çocuk bilişim hukuku
çocuk bilişim hukuku
Av.Özgür Eralp – Eralp Avukatlık Bürosu
1 Türk Hukukunda çocuklarla ilgili olarak uygulanacak hukuki rejim
1.1 Genel düzenlemeler
Türk Ceza Kanunu’nun 56.maddesine göre çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin neler olduğu ve ne suretle uygulanacakları ilgili kanunda gösterilir.
03.07.2005’te kabul edilen ve 15.07.2005 tarihli 25876 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usûl ve esasları düzenlemiştir. Bu kanun, korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında alınacak tedbirler ile suça sürüklenen çocuklar hakkında uygulanacak güvenlik tedbirlerinin usûl ve esaslarına, çocuk mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin hükümleri kapsamaktadır.
Bu Kanunun uygulanmasında daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişiyi çocuk olarak tanımlamakta ve bu kapsamda bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuğu “korunma ihtiyacı olan çocuk” ve kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuğu “suça sürüklenen çocuk” olarak tanımlamaktadır.
Genel yetkili ve görevli mahkemelerden ziyade bu kanuna göre kurulan çocuk mahkemeleri ile çocuk ağır ceza mahkemelerinde hakkında kovuşturma başlatılmış olanlar hariç, suça sürüklenen çocuklarla korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında uygulanacak tedbir kararlarını veren çocuk mahkemesi hâkimleri bulunmaktadır. Ayrıca psikolojik danışmanlık ve rehberlik, psikoloji, sosyoloji, çocuk gelişimi, öğretmenlik, aile ve tüketici bilimleri ve sosyal hizmet alanlarında eğitim veren kurumlardan mezun meslek mensuplarından oluşan Sosyal çalışma görevlileri de hizmet etmektedirler.
Bu Kanunla çocuklarla ilgili yapılacak soruşturma ve kovuşturma aşamaları için özel düzenlemeler yapılmış olup bu durum kanun koyucunun çocuklarla ilgili olarak ayrı bir önem ve özen gösterdiğinin açık ve net bir göstergesidir.
1.2 Yaş sınırı uygulamaları
Türk Ceza Kanunu’nun 6.maddesine göre Ceza kanunlarının uygulanmasında; Çocuk deyiminden; henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişi anlaşılır denilerek ceza hukuku açısından çocukların durumu ayrıştırılmış ve belirginleştirilmiştir.
Türk Ceza Kanunu’nun 31.maddesine göre fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 11.maddesine göre Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuk hakkında idarî para cezası uygulanamaz.
1.3 Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kurumu
T.C.YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2008/2-149 K. 2008/163 T. 3.6.2008 tarihli kararında da belirtildiği üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi ile kabul edilmiş olup, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 23. maddesiyle 5271 sayılı Yasanın 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar ile de büyükler için kabul edilmiş, aynı Yasanın 40. maddesiyle 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak koşuluyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tabi kılınmıştır.
15.07.2005 tarihinde 25876 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve 19.12.2006 tarihine kadar yürürlükte bulunan 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi uyarınca; mahkemece belirlenen cezanın en çok üç yıla kadar ( üç yıl dahil ) hapis veya adli para cezası olması halinde, çocuğun daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat gelmiş olması, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları itibarıyla bir cezaya hükmedilmesine gerek görülmemesi ve çocuğun ailesinin veya kendisinin ekonomik durumunun elverişli olması koşuluyla mağdurun veya kamunun uğradığı zararın tamamen giderilmesi koşullarının varlığı halinde, çocuk hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir.
1.4 Belirli yerlere gitmek ve belirli etkinliklerden yasaklamalar
Çocuklara yapılan yargılama neticesinde verilen cezaların yanı sıra belirli yerlere gitmek ve belirli etkinliklerden yasaklamalar verildiği gözlemlenmektedir. Son yıllarda çocuklara verilen internet kafelere gitmeme yasakları ise kamuoyunda bir çok tartışmayı da beraberinde getirmiştir.
T.C YARGITAY 4. Ceza Dairesi Esas No : 2010/28924 Karar No : 2013/3537 Karar Tarihi:11/02/2013 tarihli kararında Denetimli Serbestlik ve Yaptırım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliği’nin 38/3. maddesine göre; 5237 sayılı TCK’nın 50/1-d bendinde tanımlanan belirli yerlere gitmek ve belirli etkinliklerden yasaklamanın amacı, sanığın suç işlemesinde, suça yönelmesinde, zararlı alışkanlıklar edinmesinde veya bağımlılık yapan maddeler kullanmasında; çevresel, psikolojik, sosyal veya ekonomik etkisi bulunan ya da yeniden suç işlemesine yol açan etkenleri tetikleyecek yerler ve etkinliklerden uzak tutulmasıdır. Bu şekilde sanığın, yeniden suç işlemesini teşvik edici ortamlardan uzaklaşması sağlanarak, suçu engelleyici etkenleri güçlendirmek, sosyalleşmesini sağlamak, kanunlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam sürmesine yardım etmek amaçlanmaktadır. Tedbirin Kanun’a konuluş amacı gözetildiğinde suçun nedeni tespit edilerek, sanığın, suçu doğuran ortamdan uzak tutulması sağlanmalı, hükmün gerekçesinde de yapılması yasaklanan etkinlik ile gidilmesi yasaklanan yerlerin ne şekilde sanık üzerinde olumsuz etki meydana getirdiği gösterilmelidir. Hükmolunan yaptırım tedbiri ile işlenen suç arasında, yeni suçların işlenmesine engel olacak bir bağlantı olmalıdır. Belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklama tedbiri, suçu doğuran nedenlerle sanığın temasının kesilerek yeni suçların işlenmesini engelleme amacına hizmet etmeli, yaptırımın infazının denetlenebilir, yerine getirilebilir olmasına dikkat edilmelidir. Yargılamaya konu somut olayda; sanığın, elektronik posta iletisi ile katılanı tehdit etmekten ibaret eyleminin, “5 ay süreyle internet servisi sağlanan, umuma açık ticari yerlere gitmekten yasaklanması” şeklinde, infazının denetlenmesi mümkün olmayacak, işlenen suçla zorunlu olarak bağlantısı bulunmayan yerlere gitmekten yasaklanma yaptırımına hükmolunması,Yasaya aykırı ve katılan …’ın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA karar verilmiştir.
T.C.YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ E. 2012/1778 K. 2012/9310 T. 17.4.2012 tarihli kararında Hırsızlık suçundan sanık M.T.’ın, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-d, 145, 168, 31/3, 62. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 50/1-d maddesi gereğince kısa süreli hapis cezasının internet kafelere gitmesinin yasaklanması tedbirine çevrilmesine dair Kayseri 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23.11.2005 tarihli ve 2005/160-1004 Sayılı kararının kesinleşmesi üzerine, verdiği kararda 1- ) 5237 Sayılı Kanun’un 50/3. maddesindeki “… fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış … bulunanların mahkum edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, 1. fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” ve 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106/4. maddesindeki “… Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu ceza hapse çevrilemez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır.” biçimindeki emredici düzenlemeler ve 5237 Sayılı Kanun’un 50/6-7 madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kayden 22.09.1989 olup, suçun işlendiği 31.10.2004 tarihinde 18 yaşından küçük olduğu anlaşılan sanığın kısa süreli hapis cezasının infazının mümkün olmadığı, seçenek tedbirinin değiştirilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi BOZMAYI gerektirdiği belirtilmiştir.
2 Bilişim ortamında işlenebilen suçlar
2.1 Cinsellikle ilgili suçlar
2.1.1 İnsanlığa karşı suçlar
Türk Ceza Kanunu’nun 77.maddesine göre siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak çocukların cinsel istismarı suçunun işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur. Bu maddenin uygulanması tartışmalı olmakla birlikte özellikle internette çocuklara karşı sistemli bir şekilde yapıldığı açıkça belli olan bu durumlarda bu maddenin işletilmesi gerekmektedir. Nitekim son dönemlerde bu tür suçların tamamına yakının internet aracılığıyla işlendiği gözlemlenmektedir. Bu kanun maddesi sevk maddesi olarak kullanılmasa da adam öldürme ve benzeri suçlar içerisinde kategorilendirilen bu tür suçlar artık günümüzde ciddi bir tehlike arz etmeye başlamıştır.
T.C.YARGITAY CEZA GENEL KURULU’nun E. 2002/1-294 K. 2002/425 T. 17.12.2002 tarihli kararında da belirtildiği üzere İzmir Emniyet Müdürlüğünce hazırlanarak internette yayınlanan bir raporda; Türkiye’deki Satanizmin önce internet kanalıyla tanındığı, sonları Satanist bazı Heavy Metal grupları ve masum arkadaşlık ilişkileri aracılığıyla gençler arasında yayıldığı belirtilmektedir
T.C.YARGITAY CEZA DAİRESİ E. 2001/4274 K. 2002/361 T. 6.2.2002 tarihli kararında Satanistlerin kendi aralarında ödül alma törenleri düzenledikleri, internet aracılığı ile birbirleriyle irtibat kurup kiliseleri için paralar topladıkları belirtilmiştir.
2.1.2 Çocuğun cinsel istismarı
Türk Ceza Kanunu’nun 103.maddesine göre Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden; Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış, Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılır. Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması halinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
Uygulamada internet siteleri ve sosyal medya uygulamaları aracılığıyla cinsel istismar eylemlerin yaygınlaştığı gözlemlenmektedir. Kanımızca bu konunun önemli olması ve internet aracılığıyla çocukların cinsel istismarının daha kolay ve hızlı bir şekilde yapılması ve yayılması tehlikeleri nedeniyle bu suçun bilişim araçları aracılığıyla yapılması nitelikli ve ağırlaştırıcı bir hal olarak düzenlenmelidir. Nitekim Türk Ceza Kanunu’nda hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarının bilişim araçları ile işlenmesi hallerinde nitelikli olarak değerlendirilip daha ağır ceza hükümleri uygulanabilmektedir. Özellikle uluslararası uygulamalarda siber suçlar takip bölümlerinde çocukların istismarı ile ilgili olarak “The Child Exploitation Investigations Unit” gibi adlar altında ayrı ve özel birimler oluşturulmaktadır. [1]
15 Ekim 2013’de yayınlan güncel bir raporda Avrupa Siber Suç Merkezi mevcut Başkanı Troels Oerting, internet üzerinden yapılan çocuk cinsel istismar olaylarında ciddi bir artış gözlemlendiğini suç önleme ve araştırmada çok daha fazla işbirliği yapılması gerektiğini belirtmiştir.[2] Organize suç örgütleri özellikle canlı video görüntülerinin yayınlandığı izle-ödeme mantığıyla çalışan ortamlar da oluşturmaya başlandığı gözlendiği şeklinde haberler de çıkmaktadır.[3]
2.1.3 Reşit olmayanla cinsel ilişki
Türk Ceza Kanunu’nun 104.maddesine göre Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Uygulamada özellikle internet ve elektronik sohbet uygulamaları aracılığıyla kendisini yaşça küçük olarak tanıtan kişilerle arkadaşlık kuran ve hileli davranışlar neticesinde reşit olmayan kişilerle cinsel ilişkiye girme suçunun işlendiği görülmektedir. Bu konuyla ilgili olarak mevzuatta dağınık şekilde bulunan maddeler bir araya toplanmalı ve bilişim vasıtasıyla çocukların kandırılmaları çok daha kolay olduğundan bu yönde ağırlaştırıcı ve belirginleştirici yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
2.1.4 Müstehcenlik ve Çocuk Pornografisi
2.1.4.1 Türk Hukuku
Türk Ceza Kanunu’nun 226.maddesine göre Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten, bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bu ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.
2.1.4.2 Yabancı Hukuk
2.1.4.2.1.1 Avrupa Konseyi Siber Suçlar sözleşmesi
Sanal Suçlar Sözleşmesi, bilgisayar suçlarını ve internet suçlarını gözeten ilk uluslararası sözleşmedir. Ulusal kanunların harmonisini sağlayarak, araştırma tekniklerini geliştirerek ve ülkeler arası kooperasyonu arttırarak bunu sağlamayı hedeflemektedir. Avrupa Konseyi tarafından Strazburg’da tasarlanmıştır ve Avrupa Konseyi izleyicisi statüsündeki Kanada, Japonya, Çin gibi ülkelerin de aktif katılımı sağlanmıştır.
Sözleşme ve açıklayıcı raporu Avrupa Konseyi bakanları tarafından 109. oturumda 8 Kasım 2001 tarihinde kabul edilmiştir. 23 Kasım 2001 tarihinde imzaya açılıp 1 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
2 Eylül 2006 tarihi itibariyle 15 ülke imzalayıp sözleşmeyi kabul etmiş ve tasdik etmiştir. 28 ülke ise imzalamış fakat tasdik etmemiştir.
10 Kasım 2010 tarihinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Avrupa Konseyi Sanal Suçlar Sözleşmesi’ni Strasbourg’da imzalamıştır.
Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile, Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan ve sanal ortamda işlenen suçların ortak tanımlarının yapılmasını, bu alanda ülkelerin maddi ceza hukuku unsurlarını uyumlu hale getirmeyi, suçların soruşturulması ve kovuşturulması için gerekli olan yerel ceza usul hukuku yetkilerini sağlamayı ve uluslararası iş birliği rejimi oluşturmayı amaçlayan ve ülkemizin Avrupa Konseyi çerçevesinde oluşturulan ortak hukuk sistemine siber ortamda işlenen suçlarla mücadele alanında da dâhil olmasını sağlayacak olan “Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesi”nin onaylanmasının uygun bulunması öngörülmektedir. Bu kanun tasarısı 1/676 Esas Numarası ile 03.09.2012 tarihinde TBMM Başkanlığı’na gelmiştir.
Bu kanun tasarısının Çocuk Pornografisiyle İlişkili Suçlar başlıklı 9.maddesine göre Taraflardan her biri, aşağıdaki belirtilenler kasten ve haksız yere gerçekleştirildiği zaman bunların kendi iç hukukunda cezai suç olarak tanımlanması için gerekli olacak yasama tedbirlerini ve diğer tedbirleri kabul edecektir.
a. bir bilgisayar sistemi üzerinden dağıtımını yapmak amacıyla çocuk pornografisi üretmek;
b. bir bilgisayar sistemi üzerinden çocuk pornografisini sunmak veya erişilebilir hale getirmek
c. bir bilgisayar sistemi üzerinden çocuk pornografisinin dağıtım veya iletimini yapmak;
d. kendisi veya başkası için bir bilgisayar sistemi üzerinden çocuk pornografisi temin etmek
e. bir bilgisayar sisteminde veya bilgisayar verileri depolama aygıtında çocuk pornografisi bulundurmak
2. Yukarıdaki 1.paragrafta belirtilen “çocuk pornografisi” terimi aşağıda belirtilenleri görsel anlamda tasvir eden pornografik malzemeleri içerecektir.
a. Reşit olmayan şahsın cinsel içerikli eylemlerde bulunması
b. Reşit olmayan şahıs görüntüsüne haiz şahsın cinsel içerikli eylemlerde bulunması
c. Reşit olmayan şahsın cinsel içerikli eylemlerde bulunmasını betimleyen gerçekçi görüntüler
3. Yukarıdaki paragraf 1′de geçen “reşit olmayan kişi” terimi, 18 yaşından altındaki tüm şahısları kapsar. Bununla birlikte Taraflardan herhangi biri 16’dan küçük olmamak kaydıyla daha düşük bir yaş sınırı talep edebilir.
Convention on Cybercrime İVHP tarafından Türkçeye çevrilen gerekçeli bölümünde belirtildiği üzere çocuk pornografisiyle ilgili olan Madde 9′da ceza hukuku hükümlerini, çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda bilgisayar sistemlerinin kullanımını daha iyi kapsayacak şekilde modernleştirerek, cinsel sömürüye karşı korunmaları da dahil olmak üzere çocuklarla ilgili koruyucu önlemler güçlendirilmeye çalışılmıştır.[4] Bu hüküm, Avrupa Konseyi Devlet ve Hükümet Başkanlarının 2. zirvesinde (Strasbourg, 10 – 11 Ekim 1997) hazırlanan Eylem Planında (madde III.4) belirtilen kaygılara cevap olarak hazırlanmıştır ve çocuk hakları, çocukların satışı, çocuk fuhşu ve çocuk pornografisine ilişkin BM Konvansiyonunun Seçmeli Protokolünün kısa bir süre önce benimsenmesinde ve Avrupa Komisyonunun kısa bir süre önce başlattığı çocukların cinsel sömürüsü ve çocuk pornografisiyle mücadele girişiminde (COM2000/854) görülen çocuk pornografisini yasaklamaya yönelik uluslararası trendle de uyumludur.
Bu hükümle çocuk pornografisinin elektronik üretimi, bulundurulması ve dağıtımının çeşitli yönleri suç olarak tanımlanmıştır. Çoğu ülkenin çocuk pornografisinin geleneksel üretimini ve fiziksel dağıtımını suç olarak tanımlamış durumda olmasına rağmen, bu tür malzemelerin alışverişinde başlıca araç olarak İnternet’in kullanımının giderek artması karşısında çocukların bu yeni cinsel sömürü ve tehdit biçimine karşı savunulması için uluslararası hukuki bir araca spesifik hükümlerin yerleştirilmesinin temel önemde olduğu kuvvetle hissedilmiştir. Bu malzemelerin ve pedofillerin fikir, fantezi ve tavsiye değiş tokuşunda bulunmaları gibi online uygulamaların çocuklara karşı işlenen cinsel suçları desteklemekte, teşvik etmekte veya kolaylaştırmakta rol oynadığı, yaygın olarak paylaşılan bir görüştür.
Paragraf 1(a)’da bir bilgisayar sistemi üzerinden dağıtılmak amacıyla çocuk pornografisi üretmek suç olarak tanımlanmıştır. Yukarıda tanımlanan tehlikelerle kaynağında mücadele etmek için bu hükmün gerekli olduğu düşünülmüştür.
Paragraf 1(b)’de bir bilgisayar sistemi üzerinden çocuk pornografisi “sunmak” suç olarak tanımlanmıştır. “Sunmak” kelimesinin çocuk pornografisi elde etmek amacıyla başka kişilere başvurmayı da kapsaması amaçlanmıştır. Bu, malzemeyi sunan kişinin onu gerçekten sağlayabileceği anlamına gelmektedir. “Erişim sağlamak” ifadesinin, örneğin bir çocuk pornografisi sitesi oluşturarak, başkalarının kullanımı için çocuk pornografisini online erişime sunmayı kapsaması amaçlanmıştır. Bu paragrafta, çocuk pornografisine erişimi kolaylaştırmak için çocuk pornografisi sitelerine hyperlink’lerin yaratılması ve derlenmesinin de kapsanması amaçlanmaktadır.
Paragraf 1(c)’de bir bilgisayar sistemi üzerinden çocuk pornografisi dağıtmak ve yaymak suç olarak tanımlanmıştır. “Dağıtım” malzemenin aktif olarak yayınlanmasıdır. Bir bilgisayar sistemi üzerinden başka bir kişiye çocuk pornografisi göndermek, çocuk pornografisi “yayma” suçu olarak ele alınacaktır.
Paragraf 1(d)’deki “kendisi ya da başkası için temin etmek” terimi, örneğin bilgisayarına indirme (download) yoluyla, aktif olarak çocuk pornografisi elde etmek anlamındadır.
Bir bilgisayar sisteminde ya da bilgisayar verilerinin saklandığı başka cihazlarda, örneğin bir disket ya da CD-Rom’da, çocuk pornografisi bulundurmak paragraf 1(e)’de suç olarak tanımlanmıştır. Çocuk pornografisi bulundurmak bu tür malzeme için talebi canlandırır. Üretimden bulundurmaya kadar zincirin bütün parçalarının fiilleri için cezai sonuçlar getirmek, çocuk pornografisi üretimini azaltmanın etkin bir yoludur.
Paragraf 2′deki “pornografik malzemeler” terimi, malzemelerin müstehcen, kamu ahlakına aykırı ve benzer biçimde ahlak dışı şeklinde sınıflandırılması açısından ulusal standartlara tabidir. Bu nedenle, sanatsal, tıbbi, bilimsel ya da benzer bir değeri olan malzemeler pornografik olmayan malzemeler olarak görülebilir. Görsel teşhir, bilgisayar disketi ya da başka elektronik saklama ortamlarında saklanan, görsel malzemeye dönüştürülebilen verileri de içine alır.
“Cinsel anlamda müstehcen eylem” gerçek ya da simülasyon olarak en az şunları içine almaktadır: a) cinsel organ-cinsel organ, oral-cinsel organ, anal-cinsel organ veya oral-anal olmak üzere, reşit olmayan kişiler arasındaki, bir yetişkin ve bir reşit olmayan kişi arasındaki, aynı ya da farklı cinsiyetler arasındaki cinsel ilişki; b) hayvanlarla cinsel ilişki; c) mastürbasyon; d) cinsel anlamda sadistik ya da mazoşistik kötü muamele; ya da e) reşit olmayan bir kişinin cinsel organlarının ya da cinsel bölgesinin şehvet uyandırıcı biçimde teşhiri. Fiilin gerçek ya da simülasyon olması önemli değildir.
Paragraf 2′de tanımlanan, paragraf 1′de belirtilen suçları işlemek amacıyla üretilen üç tür malzeme, gerçek bir çocuğun cinsel olarak kötü muameleye uğramasının teşhirini (2a), reşit görünmeyen bir kişinin cinsel anlamda müstehcen bir eyleme katılımını gösteren pornografik görüntüleri (2b), ve son olarak “gerçekçi” olmakla birlikte gerçek bir çocuğun cinsel anlamda müstehcen bir eyleme katılımını içermeyen görüntüleri (2c) kapsamaktadır. Son örnekte gerçek insanların üzerinde oynanmış görüntüleri gibi değiştirilmiş, hatta tamamen bilgisayarda üretilmiş resimler söz konusudur.
Paragraf 2′de ele alınan üç durumda korunan yasal haklar biraz değişiktir. Paragraf 2(a)’da çocukları kötü muameleden koruma daha doğrudan doğruya ele alınmıştır. Paragraf 2(b) ve 2(c)’de, malzemede gösterilen “çocuğa” gerçekten zarar verilmese ve gerçek bir çocuk söz konusu olmasa bile, çocukları bu tür fiillere teşvik edebilecek ya da ayartabilecek ve böylece çocuklara kötü muameleye izin veren bir alt kültürün oluşmasına katkıda bulunabilecek bir davranışa karşı koruma sağlamak amaçlanmıştır.
“Haksız biçimde” terimi, özel şartlar altında bir kişiyi sorumluluktan kurtaracak yasal savunmaları, mazeretleri ve ilgili benzer ilkeleri hariç tutmamaktadır. Dolayısıyla, “haksız biçimde” terimi Tarafların düşünce, ifade ve özel hayat özgürlüğü gibi temel hakları göz önünde bulundurmasına izin vermektedir. Ayrıca, Taraflar sanatsal, tıbbi, bilimsel ya da benzer bir değeri olan “pornografik malzeme”yle ilgili fiiller hakkında bir savunma sağlayabilirler. “Haksız biçimde” terimi, paragraf 2(b)’yle ilgili olarak da, örneğin Tarafların gösterilen kişinin bu hükümde kullanılan anlamda reşit olmayan bir kişi olmadığının saptanması durumunda kişinin cezai sorumluluktan kurtulmasını sağlamalarına da izin verebilir.
Paragraf 3′te “reşit olmayan kişi” terimi, çocuk pornografisiyle ilgili olarak, BM Çocuk Hakları Konvansiyonundaki “çocuk” tanımına (Madde 1) uygun biçimde, genel olarak 18 yaşından küçük herkes şeklinde tanımlanmıştır. Yaş konusunda tek bir uluslararası standart belirlemek önemli bir politika olarak görülmüştür. Burada söz edilen yaşın (gerçek ya da kurgusal) çocukların cinsel nesne olarak kullanılmasıyla ilgili olduğu ve cinsel ilişki için izin yaşından farklı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak, belli ülkelerin çocuk pornografisiyle ilgili ulusal mevzuatlarında bir alt yaş sınırı getirdiği göz önüne alınarak, paragraf 3′ün son cümlesinde, Tarafların, 16′dan küçük olmamak şartıyla, farklı bir yaş sınırı getirmelerine izin verilmiştir.
Bu Maddede, Tarafların, çocuk pornografisiyle ilgili olarak, Madde 2-8′de olduğu gibi “kasıtlı” işlendiyse suç olarak tanımlamak zorunda oldukları yasadışı fiil türleri sıralanmıştır. Bu standarda göre, çocuk pornografisi sunmak, erişim sağlamak, dağıtmak, yaymak, üretmek ya da bulundurmak konusunda bir niyet taşımayan bir kişi yükümlü tutulamaz. Taraflar daha spesifik bir standart benimseyebilirler (bkz., örneğin, hizmet sağlayıcı yükümlülükleriyle ilgili geçerli Avrupa Topluluğu yasası) ve bu durumda bu standart geçerli olur. Örneğin, yayılan ya da saklanan bilgi üzerinde “bilgi ve kontrol” mevcutsa yükümlülük doğabilir. Örneğin bir hizmet sağlayıcısının, ulusal mevzuatta bu konuyla ilgili gerekli niyet olmaksızın bir taşıyıcı işlevi üstlenmesi ya da bu tür malzemeler içeren bir web sitesi ya da haber odasını barındırması yeterli değildir. Ayrıca, bir hizmet sağlayıcı cezai yükümlülükten kurtulmak için fiilleri denetlemek zorunda değildir.
Paragraf 4′te Taraflara paragraf 1(d) ve (e) ile paragraf 2(b) ve (c) ile ilgili haklarını saklı tutma izni vermektedir. Hükmün bu kısımlarını uygulamama hakkı kısmen ya da tamamen kullanılabilir. Bu tür bütün saklı tutmalar, Madde 42 uyarınca, imza sırasında ya da Tarafın onay, kabul, tasdik ya da katılım araçlarını tevdi etmesi sırasında Avrupa Konseyi Genel Sekreterine beyan edilmelidir.
2.1.4.2.2 ÇOCUK HAKLARINA DAİR SÖZLEŞMEYE EK ÇOCUK SATIŞI, ÇOCUK FAHİŞELİĞİ VE ÇOCUK PORNOGRAFİSİ İLE İLGİLİ İHTİYARİ PROTOKOL
28/06/2002 tarihli 24799 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyari Protokolün 1.maddesine göre Taraf Devletler çocuk satışını, çocuk fahişeliğini ve çocuk pornografisini bu Protokol uyarınca yasaklayacaklardır.
Madde 2 uyarınca Çocuk pornografisi, çocuğun gerçekte veya taklit suretiyle bariz cinsel faaliyetlerde bulunur şekilde herhangi bir yolla teşhir edilmesi veya çocuğun cinsel uzuvlarının, ağırlıklı olarak cinsel amaç güden bir şekilde gösterilmesi anlamına gelir.
Madde 3 uyarınca Her Taraf Devlet asgari olarak ülke içinde veya ülke dışında veya ferdi veya örgütlü bir biçimde işlenmiş olup olmamalarına bakılmaksızın, çocuk pornografisinin, üretimi, dağıtımı, yayılması, ithali, ihracı, sunumu, satışı veya zilyetliği;kendi suç veya ceza yasalarının tam anlamıyla kapsamı içine girdiğini garanti edecektir.
9.maddeye göre Taraf Devletler önleyici tedbirler ve bu Protokolde belirtilen suçların zarar verici etkileri hakkında tüm uygun araçlarla edinilecek bilgi, eğitim ve öğretim yoluyla çocuklar dahil kamuoyunun, büyük ölçüde bilincini artıracaklardır. Taraf Devletler bu maddedeki yükümlülüklerini yerine getirirken toplumun ve özellikle de çocukların ve çocuk mağdurların, bu türden bilgilendirme ve eğitim ve öğretim programlarına, uluslararası düzey de dahil olmak üzere, katılımını teşvik edeceklerdir.
Taraf Devletler bu Protokolde tanımlanan suçların reklamında kullanılan malzemelerin üretiminin ve yayılmasının etkin şekilde yasaklanması için uygun önlemleri alacaklardır.
Madde 10 uyarınca Taraf Devletler çocuk pornografisi içeren faaliyetlerden sorumlu olanların önlenmesine, meydana çıkarılmasına, soruşturma, kovuşturma ve cezalandırılmasına yönelik uluslararası işbirliğini çok taraflı, bölgesel ve iki taraflı düzenlemelerle güçlendirmek için gerekli olan bütün adımları atacaklardır. Taraf Devletler kendi makamları, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları ve uluslararası örgütler arasındaki uluslararası işbirliği ve eşgüdümü de geliştireceklerdir.
Daha ayrıntılı bilgi için aşağıdaki makaleyi okuyabilirsiniz.
https://www.ozgureralp.com.tr/makaleler/cocuk-pornografisi-pornosu-mustehcenlik/
2.1.4.2.2.1 Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi
Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 32.maddesi uyarınca da, taraf devletler, çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ya da toplumsal gelişmesine zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı koruma sağlayacaktır. Bu sözleşmenin 34.maddesine göre ise, çocuğun yasadışı bir cinsel faaliyete girişmek üzere kandırılması veya zorlanmasını, çocukların fuhuş ya da diğer yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini, çocukların pornografik nitelikteki gösterilerde ve malzemede kullanılmasını önlemek amacıyla ulusal ve ulusal arası düzeyde gerekli her türlü önlemi alırlar.
çocuk bilişim hukuku yargıtay kararları
2.1.4.3 Yargıtay kararları
T.C. YARGITAY 5.Ceza Dairesi Esas: 2010/2024 Karar: 2010/6003 Karar Tarihi: 06.07.2010
Olay tarihinde N… Hastanesi ‘nde bulunan erkek tuvaletine giren sanığın yan tarafta bulunan bayan kabininin alt kısmından kamera kaydı yapabilen cep telefonunu uzatıp burada bulunan mağdurenin görüntülerini kaydettiği sırada yakalanması üzerine başlatılan adli soruşturma sırasında, üzerinde bulunması nedeniyle el konulan cep telefonunun dahili hafızası ile bu telefonda takılı bulunan 2 adet SD kart içerisinde toplam 236 adet pornografik görüntüden 10 adedinin çocukların kullanıldığı video görüntülerinden oluştuğu, yine hayvanlarla insanların cinsel ilişkiye girdiklerini gösteren 2 adet video görüntüsü bulunduğu, keza üst araması sırasında bulunan ve üzerlerinde <liseliler, sübyanlar> gibi ibareler yazılı 6 adet CD’nin de müstehcenlik içerdiği CMK yeminli bilirkişisi ve bilişim suçları uzmanı tarafından tespit edilmiş olmasına nazaran, 5237 sayılı TCK’nın 226/3. maddesinde çocukların kullanıldığı müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin ülkeye sokulması, çoğaltılması, satışa arzı, satışı, nakli, ihracı veya başkalarının kullanımına sunulmasının yanında, bu ürünlere olan talebin azaltılmasının da çocuklara koruma sağlayacağı düşünülerek, kasıtlı olarak yapılan bireysel amaçlı bulundurma ve depolamanın da suç sayıldığı, bu nedenle sanığın oluşa uygun olarak işlediği kabul edilen ve müstehcen görüntülerin miktarına, niteliğine ve kayıt biçimine göre uzun süre içerisinde ve kasten yapıldığı anlaşılan <çocuk pornografisi ve hayvanlarla yapılan cinsel davranışlara ilişkin resim ve video kaydını dijital ortamda depolama ve bulundurma> fiilinin kişisel amaçlı dahi olsa 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesi yoluyla aynı Yasa’nın 226/3. maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden seçimlik hareketlerden her birinin ayrı suç oluşturduğu kabul edilerek sanık hakkında ayrıca 226/4. madde ile uygulama yapılmak suretiyle fazla ceza tayini nediyle kararın BOZULMASINA karar verilmiştir.
T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu Esas: 2010/5-243 Karar: 2010/250 Karar Tarihi: 07.12.2010 tarihli kararıyla Sanık hakkında müstehcenlik suçundan kurulan hükme gelince, Sanığın işyerinde ele geçirilen ve mağdureye izlettiği kabul edilen 30 adet CD içeriklerinin bizzat mahkeme heyetince ya da tayin edilecek bilirkişi tarafından izlenerek görüntülerinin TCK’nun 226. maddesi uyarınca müstehcen nitelikte olup olmadıkları araştırılıp saptandıktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi> isabetsizliğinden bozulmuştur.
T.C. YARGITAY 5.Ceza Dairesi Esas: 2007/9856 Karar: 2007/6957 Karar Tarihi: 01.10.2007 tarihli kararında Ankara Emniyet Müdürlüğü Bilgi İşlem Şube Müdürlüğü Bilişim Suçları Kısım Amirliği’nin araştırmaları sırasında sanığın çocuk pornografisine sahip olduğunun ve internet ortamında bu içerikte görüntüleri sağladığının anlaşılması üzerine usulüne uygun arama ve el koyma kararları doğrultusunda evinde ele geçirilen bilgisayar kayıtlarının incelenmesinde çocuk pornografisi içerikli 23.000′den fazla fotoğraf ve 550′nin üzerinde video kaydının yanında çocuk ve yetişkin birinin hayvanlarla cinsel ilişkisine ait görüntüleri kapsayan video kaydına rastlandığı, ülkemizin taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 34/c maddesiyle <çocukların pornografik nitelikteki gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini önlemek amacıyla her türlü önlemi alma>, Uluslararası Çalışma Örgütü’nce kabul edilen 182 sayılı Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Sözleşmesi’nin 1 ve 3/b maddeleriyle <pornografik yayınların üretiminde veya pornografik gösterilerde kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumunun yasaklanmasını ve ortadan kaldırılmasını temin edecek ivedi ve etkin tedbirleri alma>, ayrıca Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fa¬hişeliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyari Protokol’ün 1, 2/c, 3/1, 3/1-c ve 3/3. maddeleriyle de, <ülke içinde veya ülke dışında veya ferdi veya örgütlü bir biçimde işlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın çocuk pornografisinin üretimi, dağıtımı, yayılması, ithali, ihracı, sunumu, satışı veya kasıtlı zilyetliğini suç ve ceza yasalarının tam anlamıyla kapsamı içine girdiğini garanti etme ve fiillerin vahametini dikkate alan uygun cezalarla cezalandırılabilir suçlar haline getirme>yi kabul ettiği, bu uluslararası yükümlülükler paralelinde düzenlenen 5237 sayılı TCK’nın 226/3. maddesinde çocukların kullanıldığı müstehcen gö¬rüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin ülkeye sokulması, çoğaltılması, satışa arzı, satışı, nakli, ihracı veya başkalarının kullanımına sunulmasının yanında, bu ürünlere olan talebin azaltılmasının da çocuklara koruma sağlayacağı düşünülerek, kasıtlı olarak yapılan bireysel amaçlı bulundurma ve depo¬lamanın da suç sayıldığı, bu nedenle sanığın oluşa uygun olarak işlediği kabul edilen ve müstehcen görüntülerin miktarına, niteliğine ve kayıt biçimine göre uzun süre içerisinde ve kasten yapıldığı anlaşılan <çocuk pornografisi ve hayvanlarla yapılan cinsel davranışlara ilişkin çok sayıda resim ve video kay¬dını bilgisayar sistemi vasıtasıyla temin edip bilgisayarında sistematik biçimde depolama ve bulundurma> fiilinin kişisel amaçlı dahi olsa 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesi yoluyla aynı Yasa’nın 226/3. maddesine uyan suçu oluşturduğu ve hükmün gerekçesinde eylem bu şekilde doğru olarak nitelendirildiği halde 226/4. madde ile uygulama yapılması,
Suçun soruşturulması sırasında Emniyet Müdürlüğü Bilgi İşlem Şube Müdürlüğü’nün takipte ve teknik çalışmalarda kullandığı elektronik posta adresine sanığın müstehcen içerikli resim gönderdiği sabit ise de; elektronik posta yolu ile bilgi ve belge aktarımının mevcut yasal düzenlemeler karşısında basın yayın yoluyla yayma sayılamayacağı, bunun dışında basın yayın yolu ile yayınladığı ya da çocukların görmesini sağladığı hususundaki kanıtların nelerden ibaret olduğu karar yerinde açıklanmadan hakkında TCK’nın 226/5. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı ve sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.10.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
2.1.5 Çocukların fuhuşa teşviki
Türk Ceza Kanunu’nun 227.maddesine göre Çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhşuna aracılık eden kişi, dört yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır. Günümüzde özellikle internet siteleri kullanılarak fuhşa aracılık eylemleri artmış reklam ve tanıtım faaliyetleri gözle görülür bir artış göstermiştir. Kanaatimizce bu nedenle özellikle çocuklara yönelik olarak yapılacak eylemlerin bilişim araçlarıyla yapılması nitelikli hal olarak düzenlenmeli ve yaptırımlar daha da ağırlaştırılmalıdır. Özellikle seks turizmi olarak adlandırılan yeni bir sektör doğmuş olup çocukların kullanıldığı bu alanda İnterpol tarafından ciddi izleme ve denetleme işlemleri başlatılmıştır.[5]
2.2 Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar
2.2
2.2.1 Sağlık için tehlikeli madde temini
Sağlık için tehlike oluşturabilecek maddeleri çocuklara, akıl hastalarına veya uçucu madde kullananlara veren veya tüketimine sunan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Son dönemlerde özellikle internet siteleri ve sohbet ortamları aracılığıyla 15-18 yaş arasındaki çocukların sağlıkları için tehlike oluşturabilecek maddelerin pazarlandığı gözlemlenmektedir. Bu tür internet siteleri ve sohbet ortamlarının gerekli yasal koşullar yerine getirilerek daha sıkı bir şekilde izlenmesi ve denetlenmesi neticesinde bu suçlar işlenmeden çocukların korunması sağlanabilecektir. Öyle ki çoğu internet sitesinde şeker görünümünde tehlikeli maddelerle ailelerin kredi kartlarını kullanmaları suretiyle çocukların bu maddeleri kullanması alıştırılmaya çalışılmaktadır. [6]
2.3 Genel Ahlaka Karşı Suçlar
2.3
2.3.1 Kumar oynama
Türk hukukunda kumar oynatma suç, kumar oynama ise kabahat olarak düzenlenmiştir. Günümüzde özellikle lise çağındaki çocukların internet üzerinden kumar oynadığı ve en çok da yasal düzenlemelerin bir türlü netleştirilemediği bahis sitelerinde işlemler yapıldığı görülmektedir. Özellikle kahve ve benzeri yerlerde yaşları küçük olduğu için fiziken bu oyunları oynayamayan çocuklar yaşlarını daha rahat gizleyebildikleri için internet ortamını tercih etmektedirler. Uluslararası platformlarda bu konu sıklıkla tartışılmaya başlanmış ve özellikle 18 yaşından küçüklerin internet üzerinden kumar ve bahis oynama alışkanlıklarının ciddi seviyelere geldiğinin gözlemlendiği belirtilmiştir. Hatta internet sitelerine 12 yaşında bir çocuğun nasıl basit hilelerle kendini 18 yaşından büyükmüş gibi gösterip ön ödemeli banka kartlarıyla kumar ve bahis oynadığı somut örneklerle gösterilmektedir.[7] Hatta çocuklarının internette kumar ve bahis oynamasını engellemek için internet siteleri ve çağrı merkezleri bile oluşturulmuştur.[8]
2.3.1.1 Türk Ceza Kanunu’nun 228.maddesine göre Kumar oynanması için yer ve imkan sağlayan kişi, bir yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. Çocukların kumar oynaması için yer ve imkan sağlanması halinde, verilecek ceza bir katı oranında artırılır. Ceza Kanununun uygulanmasında kumar, kazanç amacıyla icra edilen ve kar ve zararın talihe bağlı olduğu oyunlardır.
2.3.1.2 Kabahatler Kanunu’nun 34.maddesine göre Kumar oynayan kişiye, yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, kumardan elde edilen gelire elkonularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir. 2013 yılı için bu miktar 182 TL’dir. Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya kolluk görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir karar verir.
2.3.2 Dilencilik
Türk hukukunda çok fazla uygulanmayan ama kanımızca özellikle internette çok farklı çeşitlerine rastlanabilen dilencilik kavramı üzerine özel ve yoğun bir çalışma yapılması gerekmektedir. Internet begging, cyber-begging, e-begging, Internet panhandling gibi adlandırılan bu yeni çevirim içi dilencilik modellerinde çocuklar çok fazlasıyla kullanılmaktadır.[9] Özellikle sosyal medya hesapları aracılığıyla ameliyat vb. paraları olmadığından bahisle çocukları kullanma şeklinde ortaya çıkabilmektedirler.[10]
Türk Ceza Kanunu’nun 229.maddesine göre Çocukları, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımları ya da eş tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
2.4 Aile Düzenine Karşı Suçlar
2.4
2.4.1 Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü
Henüz uygulamada çok fazlasıyla kullanılmasa da özellikle internet ve sosyal medya uygulamalarının gelişmesiyle birlikte özellikle onur kırıcı tavır ve hareketlerin sonucunda maddi ve manevi özen noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlak güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokulması durumları özenle izlenmelidir. Türk Ceza Kanunu’nun 233.maddesine göre Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi, şikayet üzerine, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Velayet hakları kaldırılmış olsa da, itiyadi sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılması ya da onur kırıcı tavır ve hareketlerin sonucu maddi ve manevi özen noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan ana veya baba, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Anne ve babasının sosyal medya hesabında paylaştığı uygunsuz içerikler nedeniyle zor duruma düşen çocuklar açısından kanımızca bu madde açısından değerlendirilebilecektir. En azından bu konunun Türk hukukunda tartışmaya açılması gerektiğini düşünüyoruz.
2.5 Hürriyete Karşı Suçlar
2.5.1 Huzur ve sükûnunu bozmak
Türk Ceza Kanunu’nun 123.maddesine göre Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikayeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. Özellikle lise çağındaki çocuklar tarafından işlenen bu suç türünde genellikle internet sitelerine belli mesajlar bırakmak, e-posta göndermek, sms göndermek, whatsapp ve benzeri iletişim araçlarıyla mesajlar göndermek şeklinde eylemler gözlemlenmektedir. Cyberbullying olarak tanımlanan ve Türkçeye sanal-siber zorbalık, klavye delikanlısı olarak da çevrildiği görülen eylemler son zamanlarda çocuklar tarafından sıklıkla yapılmaya başlanmıştır.[11] Bu eylemler neticesinde ayrıca hakaret ve benzeri suçların da oluşması mümkündür.
2.5.2 Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi
Türk Ceza Kanunu’nun 124.maddesine göre Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. Özellikle lise çağındaki gençler arasında eylemin hukuki mahiyetinin farkında olmadan özel arkadaşlık ilişkisi içerisinde bulundukları kişilere karşı işledikleri bir suç türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanımızca belli internet siteleri, sosyal medya uygulamaları, elektronik iletişim araçlarının fiziki veya teknik yöntemlerle önlenmeye çalışılması durumunda bu kanun maddesinin uygulanma olasılığı bulunmaktadır.
2.6 Şerefe Karşı Suçlar
2.6.1 Hakaret
Çocuklar tarafından internet ve sosyal medya üzerinden en çok suç işlenen suç türlerinden biri de hakarettir. Özellikle okul dönemindeki çocukların gerek arkadaşları gerekse hiç tanımadığı kişiler hakkında çoğu kez hakarete varan paylaşımlarda bulundukları gözlemlenmektedir.
Türk Ceza Kanunu’nun 125.maddesine göre Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
Hakaret suçunun Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
Türk Ceza Kanunu’nun 126.maddesine göre Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.
2.7 Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar
2.7.1 Haberleşmenin gizliliğini ihlal
Çocuklar tarafından cep telefonu kullanılarak en çok işlenen suç türlerinden biri de haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarıdır. Türk Ceza Kanunu’nun 132.maddesine göre Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır. Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
Genellikle bir arkadaşıyla yaptığı özel görüşmeyi diğer arkadaşlarıyla paylaşmak için kaydeden ve kaydedilmiş bu görüşmelerin internet ve sosyal medya hesaplarına gönderilmesiyle çok hızlı bir şekilde yayıldığı durumlarda bu maddenin uygulanması gerektiğini düşünmekteyiz.
Ayrıca özellikle kız çocuklarının çeşitli hilelerle özel fotoğraflarını ele geçiren organize suç örgütleri bu kızlara ve ailelerine karşı tehdit ve şantaj eylemlerinde bulunmaktadır. FBI tarafından hazırlanan raporlar durumu tüm açıklığıyla ortaya koyabilmektedir.[12]
2.7.2 Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
Yine aynı şekilde günümüzde akıllı cep telefonlarının kullanımın yaygınlaşmasıyla bu cihazlar aracılığıyla gerek ses gerek görüntü kaydı çok rahatlıkla yapılabilmekte ve bu türden suçlar işlenebilmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 133.maddesine göre Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve dörtbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
2.7.3 Özel hayatın gizliliğini ihlal
Günümüzde lise çağındaki her çocuğun kullanımında internet bağlantısı özellikle akıllı cep telefonları bulunmaktadır. Bu cihazlar aracılığıyla özellikle okullarda çekilen bazı uygunsuz görüntülerin saniyeler içerisinde tüm okulda ver sonrasında internet sitelerinde yayılması mümkün olabilmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 134.maddesine göre Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
2.7.4 Kişisel verilerin kaydedilmesi
2.7.4
Genellikle yetişkinlikler tarafından işlenebileceği düşünülen bu suç türü çocuklar tarafından da sıklıkla işlenebilmektedir. Ancak henüz Türk Hukukunda kişisel verilerin sınırını tam olarak çizilememiş olması nedeniyle bu konu tartışmaya açıktır. Türk Ceza Kanunu’nun 135maddesine göre Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
2.7.5 Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Türk Ceza Kanunu’nun 136.maddesine göre Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kanımızca bu kanun maddesi de çok genel ifadeler şeklinde düzenlenmiş olup uygulamada sorunlar yaratmaktadır.
2.8 Malvarlığına karşı suçlar
2.8.1 Bilişim suretiyle hırsızlık
Ülkemizde maalesef çocuklar tarafından en çok işlenen suçların başında gelen hırsızlık suçunun bilişim araçları suretiyle işlenmesinde artış görülmektedir. Özellikle oyun internet sitelerinde item olarak belirtilen ve para karşılığında satılabilen oyun araç ve gereçleri, silahları, karakterler, canlar ve benzeri, materyallerin çeşitli hileli yöntemleriyle çalındığı gözlemlenmektedir. Eylemin gerçekleştiriliş şekli itibariyle bilişim suçu olarak da nitelendirilebilecek bu durumlar kanaatimizce bilişim hırsızlığı olarak değerlendirilmelidir. Türk Ceza Kanunu’nun 142.maddesine göre Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunun ilenmesi halinde üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
2.8.2 Güveni kötüye kullanma
Türk Ceza Kanunu’nun 155.maddesine göre Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. Özellikle lise çağındaki çocuklar arkadaşlarının e-posta ve sosyal medya hesaplarını şifrelerini bilmekte ve kendi aralarında paylaşabilmektedir. Örneğin msn sohbet programının, facebook, twitter, instagram hesabının şifrelerini arkadaşına veren ve bu şifreleri kullanarak bu işlemleri yapan kişilerin eylemlerine uyan yasa maddesi budur. Ancak uygulamada şartları oluşmamasına rağmen bu eylemlerin bilişim suçları olarak da nitelendirilebildiği görülmektedir.
2.8.3 Bilişim suretiyle dolandırıcılık
Özellikle yetişkinler tarafından çocukların internet üzerinden dolandırıldıkları gözlemlenmektedir. Bir kişinin facebook, twitter gibi sosyal medya hesaplarını ele geçirerek yapılan kontör dolandırıcılığı eylemleri de kanımızca bu madde kapsamına girmektedir. Nitekim dünyada çocuklar en çok sohbet odaları, forumlar, oyun siteleri, e-posta, msn gibi anlık mesajlaşma programları aracılığıyla dolandırılabilmektedirler. [13] Durumun çok ciddi boyutlar alması üzerine çocukların internet, e-posta ve benzeri araçlarla dolandırmalarının önüne geçmek için çeşitli organizasyonlar oluşturulmaya başlanmıştır. [14] Türk Ceza Kanunu’nun 158.maddesine göre Dolandırıcılık suçunun; Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle, İşlenmesi halinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak 2005 yılında yapılan eklemeyle bu suçun işlenmesinde hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.
2.8.4 Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi
Türk Ceza Kanunu’nun 165.maddesine göre bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı veya diğer malvarlığı değerini, bu suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Özellikle internet sitelerinde gerek ucuz gerek kolay ulaşılabilir olması nedeniyle çocuklar tarafından çokça tercih edilen bir yöntem haline gelmiştir. Özellikle oyun sitelerinden hırsızlık, dolandırıcılık ve bilişim suçları işlenmek suretiyle gerçekleştirilen item, karakter ve benzeri materyaller bu ortamlarda satışa sunulmakta ve çoğu kez bu özelliklerini bilerek satın almakta ve devretmektedirler.[15] Konunun önemine binaen burada sunmak istediğimiz internet ortamında forumlarda çocuklar arasında gerçekleşen bir yazışma aynen şöyledir.
“arkadaşlar inanmayın çaldığı itemleri ucuzdan satıyor +5 reverse bombastic ballı benden çaldı sw de tek bende vardı sahte knighonlineworld sitesi yapıp giriş yapınca çalıyolar”
“itemlerin ucuz olmasının sebebi çalınmış olmasıdır arkadaşalar +5 reverse ball dün benim chardan çalındı oyundan herkeste bunun hırsız olduğunu biliyor”
“Evet kardeşim haklısın ben hırsızım kendi malına sahip çıkamazsa senden çalan adamdan bende ucuza alırım herkes tanır beni kimseye bişey ispatlamak zorunda da değilim… hatta krovaz set falan da satıyorum onları da çaldım ne mal adamsın ya”
2.9 Bilişim Alanında Suçlar
2.9.1 Bilişim sistemine girme
Türk Ceza Kanunu’nun 243.maddesine göre Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir. Bu fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Özellikle ekonomik durumları yeterli olmadığı için bedeli karşılığı yararlanabilen sistemler üzerinde çocuklar tarafından bu suçlar işlenmektedir. Digiturk maç yayınları, film, müzik ve benzeri medyayı izlemek için genellikle bilişim suçu işlemek suretiyle bu eylemleri gerçekleştirilmektedirler.
2.9.2 Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme
Türk Ceza Kanunu’nun 244.maddesine göre Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Uygulamada en çok karşılaşılan maddelerden bir tanesi de budur. Özellikle bilgisayar korsanı ve hacker olarak kendini ispatlamak isteyen çocuklar farkında olmadan bu suçu işlemekte ve yakalandıklarında çoğu kez ağır cezai yaptırımlarla karşılaşmaktadırlar. Bir internet sitesinin hack edilmesi, arkadaşlarına ait sosyal medya hesaplarına ait şifrelerin ele geçirilmesi gibi eylemler kanaatimizce bu yasa maddesi çerçevesinde değerlendirilmelidirler.
2.9.3 Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması
Günümüzde organize suç çeteleri özellikle ATM’lerden para çekme eylemlerinde çocukları kullanmaktadırlar. Çoğu kez küçük komisyonlar karşılığında çocuğun ATM’ye gitmesi ve kendisine verilen sahte kredi kartı ve şifresiyle parayı çekip getirmesi istenir. Çocuk için hiçbir zorluğu olmayan bu eylem nedeniyle yakalanması durumunda çok ağır cezai yaptırımlar uygulanabilmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 245.maddesine göre Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun; Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın, Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, Zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz. Bu kapsama giren fiillerle ilgili olarak bu Kanunun malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır.
Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
2.10 Adliyeye Karşı Suçlar
2.10
2.10.1 Suç delillerini gizleme
Türk Ceza Kanunu’nun 281.maddesine göre gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla, bir suçun delillerini yok eden, silen, gizleyen, değiştiren veya bozan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçla ilgili olarak kişiye bu fıkra hükmüne göre ceza verilmez. Genelde arkadaşları suç karışan çocukların yapılan araştırma ve soruşturmadan çekinerek panikle cep telefonlarında, bilgisayarlarında, hafıza kartlarında, harici hafızalarda yaptıkları silme eylemleri buna örnek olarak gösterilebilir.
3 İnternet sitelerine erişimin engellenmesi
5651 sayılı İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ VE BU YAYINLAR YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİ HAKKINDA KANUN’un Erişimin engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi başlıklı 8.maddesine göre konumuz itibariyle Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra),Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190), Sağlık için tehlikeli madde temini (madde 194),Müstehcenlik (madde 226), Fuhuş (madde 227),Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228),İnternet ortamında yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar verilir:
5651 sayılı yasanın 10.maddesine göre Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, Bakanlık tarafından 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesi uyarınca, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, çocuk, kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığı ile Kurum ve ihtiyaç duyulan diğer bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları ile internet servis sağlayıcıları ve ilgili sivil toplum kuruluşları arasından seçilecek bir temsilcinin katılımı suretiyle teşkil edilecek İnternet Kurulu ile gerekli işbirliği ve koordinasyonu sağlar; bu Kurulca izleme, filtreleme ve engelleme yapılacak içeriği haiz yayınların tespiti ve benzeri konularda yapılacak öneriler ile ilgili gerekli her türlü tedbir veya kararları alır.
4 Güvenli İnternet Hizmeti,
Altyapısı erişim sağlayıcılar tarafından oluşturulan ücretiz, talebe bağlı, alternatif bir İnternet erişim hizmetidir. [16]
Güvenli İnternet Hizmetine ilişkin çalışmalar, Anayasanın “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41. Maddesi ve “Gençliğin korunması” kenar başlıklı 58. Maddesi hükümlerine dayanmaktadır. Ayrıca bu Anayasal hükümlerin yanında Elektronik Haberleşme Kanununun Tüketici ve Son Kullanıcı haklarını düzenleyen hükümleri ile bu kanun uyarınca çıkarılan Tüketici Hakları Yönetmeliği’nin “İnternetin Güvenli Kullanımı” başlıklı 10.maddesi de uygulamanın kapsamını belirlemiştir. Yönetmelik, İşletmecilere İnternetin Güvenli Kullanımına yönelik ücretsiz alternatif hizmeti sunma yükümlülüğü getirmiştir.
Söz konusu çalışmalar, hukuki dayanaklar çerçevesinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun 22/02/2011 tarihli ve 2011/DK-10/91 sayılı Kurul Kararı ile “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar” şeklinde düzenlenmiştir.
Kamuoyundaki yanlış anlaşılmaları gidermek amacıyla söz konusu Usul ve Esaslar, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun 24/08/2011 tarihli ve 2011/DK-14/461 sayılı Kurul Kararı ile “Güvenli İnternet Hizmetine İlişkin Usul ve Esaslar” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
[10] Child Abuse on the Internet: Ending the Silence – editör: Carlos A. Arnaldo – sayfa 9