İnternetin acımasız hafızası geçmişte yaşanan hiçbir şeyi unutmuyor ve unutturmuyor. Dijital dünyada masumca paylaşılan birçok fotoğraf veya bilgi, hiç beklenmedik bir anda kötü sonuçlar doğurabiliyor.

ABD’li yazar Jill Price, dünyada “hyperthymestic syndrome” olarak bilinen hastalığın ilk teşhis edildiği kişilerden biri. 40’lı yaşların ortasındaki Price’ın hastalığı, belli bir tarihten sonraki hiçbir şeyi unutmaması.

Price, “Hiçbir şey unutmayan kadın” (The Woman Who Can’t Forget) adlı kitabında 9 yaşından itibaren anılarının nasıl giderek daha ayrıntılarla dolu olmaya başladığını ve 15 yaşından itibaren de nasıl her şeyi en ince ayrıntısına kadar hatırladığını kaleme alıyor. Jill Price’ın bu hastalığı günümüzde internetin hafızasının sembolü haline geldi.

Normalde insanlar anılarının bir kısmını unutur, bir kısmını canlı tutar. Bu bazen acı verir, bazen de iyi gelir. Bastırılması gereken anılar da vardır. Zira atalarımız “Zaman her şeyin ilacıdır” sözüyle bir gün dayanılması en zor acıların bile hafifleyeceğini kastetmişler. Ama internet hiçbir şeyi unutmuyor ve unutturmuyor da.
MY SPACE’TEKİ FOTOĞRAF MESLEK YASAĞI GETİRDİ

Bilişim teknolojisinin sınırsız bellekli sunucuları sayesinde her şeyin internette kalıcı hale gelmesi, günümüzde birçok kişinin başını ağrıtıyor. İnternete yüklenen fotoğraf veya bilgiler, beklenilmeyen ve arzulanmayan bir anda başa dert açabiliyor. Böyle bir dert ile ilk mücadele etmek zorunda kalanlardan biri de 2006 yılında tüm dünyada bir sansasyon yaratan Stacy Snyder olayıydı. Synder o zamanlar ABD’nin Pennsylvania Eyaleti’ndeki Millersville adlı küçük bir şehirde üniversiteye gidiyordu ve amacı öğretmen olmaktı. Okulda notları yüksekti ve iyi bir öğretmen olması için bütün koşullar uygundu. Ancak Synder’in bir sosyal paylaşım sitesinde paylaştığı bir fotoğrafı tüm bu koşulları tepe taklak etti. Synder’in bu fotoğrafı Cadılar Bayramı’nda çekilmişti. Genç kadın bir korsan kıyafeti giymişti ve elinde de bir bardak bulunuyordu. Fotoğrafın altında ise şu ibare vardı: “Sarhoş korsan”. İşte bu fotoğrafı internette gören üniversite dekanı, bu fotoğraf ile Synder’in gençleri alkol kullanmaya özendirdiği ve çocuklara kötü örnek olduğu gerekçesiyle Synder’in öğretmen olamayacağına karar verdi. Olay mahkemeye taşındı, ancak yargıç da bu karara onay verdi.

Hâlihazırda sadece Facebook kullanıcılarının sayısı yaklaşık 800 milyon. Bunların her biri sosyal paylaşım sitesinde çeşitli fotoğraf, video ve her türlü kişisel bilgiyi paylaşıyor. Artık birçok personel yöneticisi, iş başvurularında internet verilerini dikkate alarak kimi işe alıp almayacağına karar veriyor. İnternet insanların hayatına ne kadar çok giriyorsa, o insanlar da geride o kadar çok iz bırakıyor. Hem de hiç kaybolmamak üzere.

GOGGLE’A KARŞI BİR CERRAH

Tıpkı İspanyol doktor Hugo Daniel Guidotti örneğinde olduğu gibi. Bundan yaklaşık 20 yıl önce “El Pais” gazetesinde çıkan bir makale, estetik cerrahı Guidotti’nin peşini hâlâ bırakmıyor. Makale bir yanlış tedavi uygulamasını konu alıyor. Ancak daha sonra yapılan mahkeme kararları ve itirazları içermiyor. Bir gün “El Pais” gazetesi arşivini dijitalleştirmeye karar verince tüm bunlar büyük bir sorun haline geliyor. Zira Google’da doktorun adı arandığında, on yıllar öncesindeki eski hikaye ilk sıralarda beliriyor. Hâlâ bir muayenehane işleten estetik cerrahi uzmanı, bu haberin işine zarar verdiğini düşünüyor. Guidotti, 2011 yılının başından bu yana Google’ın “El Pais” gazetesine link vermemesi için hukukî mücadele başlatıyor.

İşte bu olay, “İnternette unutma hakkı” konusunda yürütülen tartışmaları iyice alevlendirdi. AB Komisyonu’nun adaletten sorumlu üyesi Vivianne Reding bu hakkın en büyük savunucularından biri. 2012 yılın ilkbaharında yeni bir AB Veri Güvenliği Yönetmeliği için bu konuya dair önerilerini açıklayacak. Reding, Amerikan Ticaret Odası’nın kasım ayında Brüksel’de düzenlediğini bir etkinlikte “Hem tüketiciyi koruyan hem de dijital ekonominin büyümesine olanak veren bir veri güvenliğinin yasal çerçevesini çizmeye ihtiyacımız var” diye konuştu. Ancak uzmanlar her ikisinin de bir çatı altında toplanmasının kolay olmayacağını düşünüyor.

VERİ GÜVENLİĞİ NASIL SAĞLANACAK?

Ancak bu konunun yasal çerçevesi çizilse bile, veriler bir kez internete düştükten sonra bunların daha sonra nasıl ayrıştırılıp, silineceği büyük bir sorun. Kaldı ki hangi kriterlere göre bunun silinmesine karar verileceği de bir diğer sorun.

Almanya İçişleri Bakanlığı’nın “internette unutma” konulu bir fikir yarışması düzenlemesi bir tesadüf olmasa gerek. Ocak ayının sonuna kadar öğrenciler, bilim insanları ya da ilgilenen herkes dijital unutmanın koordinasyonuna dair önerileriyle bu yarışmaya katılabilir. Bunlar “dijital silgi” ya da en son kullanma tarihi gibi teknik içerikli öneriler olabileceği gibi, yönetmelik ve yasalara getirilebilecek değişiklikler ile sanal dünyada paylaşılan bilgiler konusunda nasıl daha bilinçli bir kullanıcı olunabilineceği gibi öneriler de olabilir. Ya da insanlara, gönüllü olarak paylaştıkları verilerin daha sonra başına nasıl çorap örebileceğine dair örnekler de verilebilir.