DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Mahkumiyet kararının verildiği 01.11.2010 tarihinde başka bir suçtan Ankara 2 No’lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu olarak bulunan sanık M.Ç.’nin duruşmaya getirilmediği gibi, Ceza İnfaz Kurumundan tahliye olan sanığa mahkumiyet kararının tebliğ edilememesi üzerine 31.01.2011 tarihli kolluk tutanağıyla yeni adresi tespit edilmesine rağmen, bu adrese tebligat çıkartılmadan, bu adresten de ayrılıp ayrılmadığı ve meçhul kişilerden olup olmadığı tespit edilmeden, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 28. maddesine aykırı bir şekilde 04.03.2011 tarihli resmi gazetede ilan edilen mahkumiyet hükmünün 30.03.2011 tarihinde usulsüz olarak kesinleştirildiği anlaşılmakla, sanık Mürsel’in eski hale getirme talebinin haklı, 13.10.2011 tarihli temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğuna karar verilerek yapılan temyiz incelemesinde;

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.

Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.

Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık M.Ç. hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

1-Sanık M.Ç.’nin aynı yargı çevresi içerisinde başka bir suçtan Ankara 2 No’lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olduğu ve “duruşmalardan vareste tutulmaya” dair talebi de bulunmadığı anlaşıldığından, Cumhuriyet Savcısının esas hakkında mütalaasını verdiği ve mahkumiyet kararının verildiği 01.11.2010 tarihli duruşmaya katılımı sağlanmadan yokluğunda yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmek suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 193 ve 196.maddelerine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması,

2-Sanık M.Ç. hakkında şikayetçiler S.Y. ve S.E.’ye yönelik eylemleri nedeniyle dolandırıcılık suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden, yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,

Kabule göre de;

3-Somut olayda; sanıkların birlikte anlaşarak E.C. adına posta çeki hesabı açtırdıktan sonra, www.sahibinden.com adlı internet sitesine farklı araçlara ait resimler koyup özelliklerini de belirtmek suretiyle satılık ilanı verdikleri, internetten ilanı gören şikayetçilerin ilandaki telefonu arayarak sanıklarla irtibata geçtikleri, sanıkların şikayetçilerden kaparo istedikleri, bunun üzerine şikayetçi H.K.’nin 500 TL, Selim’in 200 TL, Serdar’ın 250 TL parayı sanık E.C’ye ait posta çeki hesabına havale ettikleri, sonrasında şikayetçilerin irtibat telefonunu defalarca aramalarına rağmen sanıklara ulaşamadıkları, bu şekilde sanıkların birlikte hareket ederek basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işledikleri gözetilmeksizin, yazılı şekilde basit dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,

4-Sanıklar hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı yasanın 326/son maddesi gereğince ceza miktarı bakımından kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, sanık M.Ç. hakkındaki hüküm kesinleştirilmeden cezaevine alınması nedeniyle TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu ya da hükümlü değilse derhal serbest bırakılması için ilgili C. Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, 18.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.