Lidyalılar parayı icat etmeden önce ticaret takas usulüyle yapılıyordu. Karşılıklı mal veya hizmet değişimi ile süregelen ticaret ise bir tarafın o mala veya hizmete ihtiyaç duymaması nedeniyle tıkanabiliyordu. Uzun süredir unutagelen takas sistemi modern ekonomide barter adıyla yeniden canlanmaktadır. Özellikle e-ticaretin artış göstermesiyle özellikle elektronik ortamda verilen hizmetlerde barter sistemi çokça kullanılmaya başlanmıştır.

Barter kelimesi İngilizce kaynaklı olup, takas (değiş-tokuş) anlamına gelmektedir. Günümüzde uluslararası ticaret dilinde mal takası anlamında kullanılmaktadır.

Barter sözleşmeleri Türk Hukukunda Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu içerisinde açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte bu tür sözleşmeleri açıkça yasaklayan bir düzenleme de bulunmamaktadır.

Nitekim  6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun Takas başlıklı 139.maddesi gereğince iki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir.

Yargıtay içtihatlarında da net olarak barter tanımı yapılmamakla birlikte barter sözleşmesi neticesinde ortaya çıkan hukuki sorunlarla ilgili olarak karar verildiği böylece dolaylı da olsa barter sisteminin Türk hukuk sisteminde kabul gördüğü söylenebilir.

T.C.YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2005/2784 K. 2006/5170 T. 4.5.2006 tarihli kararı 
 

Davalı şirket, projenin belli aşamasından sonra inşaat işinden vazgeçmiş, barter sistemi ile arsalarını kısmen devrederek, kısmen de satarak proje kapsamından 3 üncü kişilerin inşaat yapmasına izin vermiştir. Nisbi olarak davalı şirketçe yapılan konut sayısının 38, diğerleri ile birlikte ise 74 adet konutun hazır ve oturulur durumda olduğu tespit edilmiştir.
Davalılar, davacıya karşı protokol ile 1.000.000 USD. borçlu olduklarını ikrar etmiş olmaları nedeniyle bu borcun MK.nun 2 nci maddesi ve BK.nun 154 üncü maddesi gereğince uygun bir sürede ifa edilmesi gerekliliği açıktır. Davalı şirketin inşaat işini bırakmış olması karşısında burada inşaat yapmayacağı ve yapılmayan konutların satışının da sözkonusu olmayacağı gerçeği karşısında borcun hiçbir zaman muaccel hale gelmeyeceğini düşünmek hukuka uygun düşmez.

T.C. YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2010/14869 K. 2011/2621 T. 1.3.2011 tarihli kararı
 

Mahkemece toplanan delillere göre, taraflar arasında adi yazılı şekilde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşmenin ve ödenen bedelin taraflar arasında ihtilafsız olduğu, davaya konu sözleşmenin taşınmaz mülkiyetini geçirecek resmi şekilde yapılmadığından yok hükmünde olduğu, bu durumda sözleşmenin taraflarının birbirlerine ödediklerini geri vermekle yükümlü oldukları, davacı yanın ödemesini davalı şirkete barter çekiyle yaptığı, bu bedelin karşılığının davalı yanca davacıya ödendiğine ilişkin ödeme belgesi sunulmadığı gibi barter sisteminden çekin karşılığının mal ile ödendiğinin bildirilmediği, davalı S… İnşaat Ltd. Şti.nin sözleşmede taraf olmadığı gerekçesiyle davalı İ. U. hakkındaki davanın kabulüne, satış bedeli 219.269.44.-TL.nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı İ. U.’dan alınarak davacıya ödenmesine, davalı S… İnşaat Ltd. Şti.ne yönelik davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.

 
T.C.YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2010/14869 K. 2011/2621 T. 1.3.2011

Davalı vekili; müvekkili şirketle davacı şirket arasında eğitim hizmeti karşılığı reklam hizmeti verilmesi şeklinde bir tür “Barter” anlaşması düzenlediğini, ancak davacı şirketin bu sözleşmede üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini ve müvekkili şirketin eğitim hizmetini almadığını, bu şekilde sözleşme gereği yerine getirilmediğinden herhangi bir borç doğmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davacı şirketin alacak iddiasını geçerli delillerle kanıtlayamadığı, taraflar arasında bir tür “Barter” sözleşmesi kurulduğu ve fatura bedellerinin nakit olarak değil hizmet karşılığı ödeneceği hususunda bir anlaşma bulunduğu, yanlar arasındaki ticari ilişkide davalı şirketin reklam ve ilan bedellerini, verdiği eğitim hizmetiyle ödediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı vekili 1.11.2011 tarihli duruşmada; davalı şirket olarak davaya konu reklam hizmetini aldıklarını, bu hizmetin karşılığının eğitim hizmeti verilerek ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacının eğitim hizmeti almaması sebebiyle borcun doğmadığını, eğitim hizmeti vermeye hazır bulunduklarını beyan etmiştir. Dava konusu reklam hizmetini aldığını kabul eden davalının bedelini nakit, mal veya hizmet olarak ödediğini kanıtlamalıdır. Davalıdan bu yöndeki delilleri sorulup toplanan deliller değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmelidir.

Vergi hukuku açısında ise faturalandırmanın nasıl yapılacağı hususu tartışmalı olmaktadır. Özellikle kdv oranları farklı olan mal ve hizmet değişimlerinde bu sorunlar daha çok görülmektedir.