telif hakları
 

Türk Hukukunda Bilgisayar Programlarına, Yazılımlara İlişkin Hakların Korunması

telif hakları

telif hakları


 

1       GİRİŞ

Bilgisayar ve internet kullanımının artmasıyla Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunda da kapsamlı gelişmeler olmuştur. Özellikle bilgisayar programlarının ve yazılımların hukuki durumlarının belirlenmesinde de çoğu zaman problemler çıkmaktadır. Türk hukukunda bilgisayar programları ve yazılımların patent vb bir şekilde lisanslanması mümkün olmadığından özellikle bu yazılımların gerçek sahibinin kime ait olduğu konusunda hukuki uyuşmazlıklar çıkmaktadır. Belli bir grup tarafından ortaklaşa yazılan veya bir şirketin işçisi konumundaki yazılımcılar tarafından ortaklaşa yazılan bilgisayar programlarında ise durum daha karışık hale gelmektedir. Bu çalışmada ilgili mevzuat ve Yargıtay kararları eşliğinde durum incelenmeye çalışılacaktır.
 

2       BİLGİSAYAR PROGRAMI (YAZILIM)

2.1     Bilgisayar donanımının hangi veri üzerinde, hangi işlemi, ne zaman ve nasıl yapacağını belirten komut gruplarının (programların) bütününe  yazılım (software) denir. Yazılım, bilgisayarı aldığımızda içinde hazır gelebilir, ya da bir bilgisayar mağazasından alınabilir veya Internet’ten kredi kartı ile indirilebilir. Kişiye veya kuruma özel yazılım hazırlanabilmesi de mümkündür. Bu da ilgili kişi veya kuruma bağlı çalışan işçiler tarafından yapılabileceği gibi dışarıdan 3.kişi veya kurumlara da yazdırılabilir. Tüm bu aşamalarda yazılımların bir sözleşme ile hazırlanması ispat hukuku açısından önem taşıyacaktır.

2.2     Bilgisayar yazılımı, sistem yazılımı (System Software) ve uygulama yazılımı (Application Software) olmak üzere iki ana gruba ayrılır.  Sistem yazılımları uygulama yazılımlarının belli bir donanım grubu üzerinde pürüzsüz olarak çalışmasını sağlayan zemin programlarını içerir. Uygulama yazılımları; programlama dilleriyle yazılan kullanıcıya yönelik yazılımlardır.[1]

2.3     Bir bilgisayar programı yazmak için belli aşamalar vardır ve bu aşamalar geçildiğinde kodlamaya başlanabilir. Bunlar: Analiz, Algoritma, Dil Seçimi ve Kodlamadır. Analiz ile gerçekleştirilmek istenen proje tasarımlanır ve parametreleri araştırılır. Algoritma ile adımlar tayin edilir. Dil seçimi ile en uygun programlama dili seçilir ve kodlamaya başlanır. Kod yazıldıktan sonra da bazı aşamalardan geçer bunlar da genel olarak Test ve Debug Pilot denemeler ve ilk versiyon denemeleri ve Hazır halde çalışır programı sunma aşamalarıdır.

2.4     Sistem yazılımları (system software), uygulama yazılımları ile bilgisayar donanımı arasında aracılık eden yani bilgisayar sisteminin pürüzsüz bir şekilde çalışmasını sağlayan yazılımlardır. Bu gruptaki programlar genellikle konunun uzmanı olan yazılım şirketleri ya da bilgisayar üreten şirketler tarafından hazırlanmışlardır. Sistem yazılımı, genellikle bilgisayar satın aldığınızda yüklü olarak gelen, kullanıcı ve diğer programların bilgisayar ile etkileşimini sağlayan yazılımlardır. Sistem yazılımları iki ana kategoriye ayrılırlar:  a) İşletim Sistemi (Operating System) b) Hizmet yazılımları (System Utility)  İşletim sistemi (operating system), bilgisayar donanımının verimli ve kolay kullanılmasını sağlamak amacıyla hazırlanan programlardan oluşur. Genellikle bilgisayar ilk açıldığında, işletim sistemini oluşturan programlar otomatik olarak çalışırlar. Çok kullanılan bir diğer sistem yazılımı da hizmet yazılımlarıdır (system utility). Bu gruba giren programlar veri ve program hazırlama ya da düzeltme (editing), karşılaştırma (compare), sıralama(sort) vb. hizmetlerde kullanılırlar.  [2]

2.5     Uygulama Yazılımları kullanıcıların belli başlı bazı işlemleri yapmalarına imkan veren yazılımlardır. Uygulama yazılımlarının geliştirilmesi için programlama dilleri ve diğer bazı uygulama geliştirme araçları kullanılır. Uygulama yazılımları genellikle belli bir işletim sistemi altında çalıştırılmak üzere hazırlanır. Örneğin, Macintosh işletim sistemi altında çalıştırılmak üzere hazırlanan bir kelime işlem programı DOS veya WINDOWS işletim sistemini kullanan kişisel bilgisayar(PC-Personal Computer)larda çalışmayacaktır. Bununla birlikte, çoğu durumlarda ticari uygulamalar; diğer bir çok işletim sistemi altında da çalışabilecek şekilde hazırlanmaktadır. Uygulama yazılımı, çeşitli gruplara ayrılır. Eğlence amaçlı kullandığımız oyunlar, kişisel amaçlı kullandığımız yemek pişirme, ev dekorasyon gibi hobi yazılımları, eğitim amaçlı kullandığımız ansiklopedi gibi başvuru yazılımları yanında çeşitli iş yazılımları bulunmaktadır. Uygulama yazılımlarının en önemlileri, kelime işlem, elektronik tablolama, Web tarayıcı, e-posta, sunum, veri tabanı, çizim ve boyama, proje yönetimi, bilgisayar destekli tasarım, Web sayfa tasarımı, kişisel bilgi yönetimi, finans ve masaüstü yayıncılık programlarıdır.

2.6     Müşteriye Yönelik Yazılımlar (Tailor-made software): Bilgisayar programcıları ve yazılım mühendisleri tarafından kurumların özel ihtiyaçlarını karşılamak için geliştirilen yazılımlardır. Bu yazılımlar bazen de kurumların kendi içlerinde oluşturdukları bilgisayar bölümü tarafından da yazılabilmektedirler. Müşteriye yönelik yazılımlara genellikle ihtiyacı karşılayacak hazır paket programlarının olmadığı durumlarda gereksinim duyulmaktadır. Özel olarak hazırlandıklarından genellikle çok pahalı yazılımlardır. Ancak bazen organizasyonların ihtiyaçları o kadar çok uzmanlaştırılmış olabilmekte ki müşteriye yönelik pahalı yazılımlardan başka alternatifleri bulunamamaktadır. Müşteriye yönelik yazılımlar özel amaçlı yazılımlardır. Örneğin bir lisenin kayıt kabul işlerinin yapılabilmesinde kullanılan program ya da trafik ışıklarının kavşaklarda kontrolünü sağlamak için trafik kontrol bölümünün ihtiyaç duyduğu yazılımlar. Trafik ışıklarının kavşaklardaki konumları dolayısı ile her birinin farklı bir işleyiş şekli vardır. Bu nedenle de her kavşak için başka bir yazılımın yapılması gerekmektedir. [3]Günümüzde büyük ölçekteki kurumların ihtiyaç duyduğu yazılımların tamamı bu kategoriye girmektedir. Örneğin barajlardaki su seviyesi ve denetlenmesine ilişkin büyük ölçekteki yazılımlar olabileceği gibi kurum içerisindeki işleri düzenlemek için gerekli personel iş takibi, görev yöneticisi, doküman yönetim sistemi gibi kurum içi yazılımlar da olabilir.

2.7     Bir uygulama programının geliştirilmesi beş temel adımdan oluşur: Çözümleme (analysis) adımında bilgisayarda yaptırılmak istenen  programın amacı ve kimler tarafından kullanılacağı tanımlanır. Hangi giriş verilerinin alınacağı, hangi işlemlerin yapılacağı ve hangi çıkış verilerinin elde edileceği belirlenir. Bu koşulları sağlayan bir programın yazılmasının mümkün olup olmadığı araştırılır. Tüm bu araştırma ve incelemeler doküman olarak kaydedilir. Tasarım (design) adımında, önceki adımda nitelikleri belirlenen programın hangi veriler üzerinde hangi işlemleri ve hangi sıra ile yapacağı kağıt üzerinde belirlenir. Tek tek işlem adımları izlenerek istenen sonucun elde edilip edilemeyeceği denenir. Kodlama (coding) adımında, tasarım adımında belirlenen işlem adımları, seçilen bir programlama dili kullanılarak program haline getirilir ve sayısal ortama aktarılır. Derleyici (compiler) adi verilen sistem programı tarafından makine komutları haline çevrilir. Bu dönüştürme sırasında derleyici, dilin kurallarına uyulmadan yazılan komutlar için kullanıcıyı uyarır. Yazım hataları temizlendikten sonra program işletime hazır hale gelir. Deneme aşamasında bütün yazım hataları giderildikten sonra, programın gerçekten istenen işlemi yapıp yapmadığını denemek gerekir. Komutların dilin kurallarına uygun olarak yazılmış olması, onların sorunun çözümünü sağlayacak doğru komutlar olduğu anlamına gelmez. Eğer girilen örnek verilerle beklenen sonuçlar elde edilemiyorsa, programda bir mantık hatası (logic error) olduğu anlaşılır. Programdaki komutların tek tek incelenerek, nerede hangi işlemin eksik ya da fazla yapıldığı bulunmaya çalışılır. Bu süreç hata ayıklama (debugging) olarak da adlandırılır. Son adım olan belgeleme (documentation) adımında, tamamlanan programa ait çözümleme ve tasarım raporları, program metni, kullanım kılavuzları, giriş ve çıkış verilerini tanıtan belgeler vb. bir dosya haline getirilerek gerektiğinde kullanmak üzere saklanır.

2.8     Programlama dilleri dilin insana ya da makineye yakınlığına göre üç temel gruba ayrılır:  Düşük(ALT) seviyeli diller :  Konutları doğrudan donanım üzerinden yapılan işlemleri ifade eden programlama dilleridir. Bilgisayarların ilk dönemlerindeki programlama dilleri, kullanımı çok zor olan makine dili ve assembly dilleriydi. Makine dili:  Geliştirilen ilk programlama dilidir ve ilk kuşağı temsil eder. Makine dilinde yazılan tüm komutlar 0 ve 1 lerden oluşur. Bütün talimatlar en detaylı bir şekilde tanımlanır ve iki tabanlı sayı sistemi kullanılarak kodlama yapılır. Assembly dilleri : İkinci kuşak dilerdir ve geliştirilmesine 1950’li yılların başlarında Grace Hopper tarafından öncülük edilmiştir. Bu dillerde makine dili talimatları  daha kolay bir şekilde anlaşılabilecek ve hatırlanabilecek olan sembollerle ifade edilir. Düşük seviyeli diller grubundan sayılmasına rağmen, makine diline göre bir adım daha ileride olan assembly dilleri günümüzde bile programcılar tarafından kullanılmaktadır. Çünkü bu dillerle yazılan programlar genellikle çok hızlı çalışır ve daha az depolama yüzeyi gerektirirler. Bununla birlikte bu dillerle programlama yapmak çok yorucu, sıkıcı ve zaman alıcı olduğundan cazibesini kaybetmektedir. Yüksek (ÜST) seviyeli diller : Üçüncü kuşak da denilen yüksek seviyeli programlama dilleri öğrenilmesi daha kolay, program yazılması daha az zaman alan, daha  iyi sonuçlar sağlayan programlama dilleridir. Yüksek seviyeli dillerden birinde yazılan bir kaynak program makine diline çevrilmek zorundadır. Dönüştürme işini gerçekleştiren programa derleyici (compiler) denir. Basic, Cobol, Fortran ve Pascal dilleri bu kategorideki programlama dillerine birkaç örnek oluşturur. Bu dillerin bazılarının kullanım alanları aşağıdaki gibidir. BASIC — genellikle ders/öğretim dili olarak kullanılmaktadır.

• C++ — grafikler ve ticari yazılımların geliştirilmesinde kullanılmaktadırlar
• COBOL — işyerlerinin verilerini işlemelerinde kullanılırlar çünkü mükemmel dosya tutumu sunmaktadırlar
• FORTRAN — bilimsel programlarda kullanılmaktadır
• HTML (hypertext markup language) — web (ağ) sitesi yaratmak için kullanılmaktadır
• JAVA — Internet üzerinden tarama/araştırma yapabilmek için gerekli yazılımların yazılmasında kullanılır
• LOGO — çocuklara programcılığı ve bilgisayar kullanmasını öğretmek için kullanılır
Çok yüksek seviyeli diller : Bu diller programlama işini çok daha kolaylaştırmıştır. Bu dillerdeki temel özellik kullanıcıların bilgisayara bir  şeyin nasıl yapılacağını değil, ne yapılacağını ifade edebilmelerine imkan vermesidir. Örneğin; sayıların sıraya dizdirilmesi işlemini yapabilmek için bir yüksek seviyeli dil ile karmaşık bir mantık kullanarak 15-20 satırlık bir program yazmak gerekir. Bunun aksine bir çok yüksek seviyeli(dördüncü kuşak) dil ile bir kullanıcının yapacağı iş; sıraya dizilecek alanı, sıralama işleminin küçükten büyüğe mi yoksa büyükten küçüğe mi yapılacağını belirlemek ve ekrandaki bir ikona tıklayarak ya da bir mönüden “sırala” komutunu seçerek sıralama işlemini gerçekleştirmektir. İlk geliştirilen dördüncü kuşak diller ile daha sonraları geliştirilen diller arasında bile takip edilen prosedürler ve kullanılan metotlar bakımından büyük farklılıklar vardır. Yeni geliştirilen diller çok daha karmaşık işleri daha kolay bir  şekilde yapmaya imkan vermektedir.[4]

2.9      Kodlama Sistemleri; Her tür veri, bilgisayar tarafından işlenebilmesi için ikili sayı sistemine çevrilmelidir. Bilgisayara verilen bütün bilgileri kullanıcıların 1-0 dizilerine çevirmesi söz konusu değildir. Bu nedenle klavyeden girilenler de dahil olmak üzere, bütün veriler bilgisayarda bir kodlama sistemi ile ikili sayı sistemine otomatik olarak çevrilir. Örneğin klavyeden A harfine basıldığında, bilgisayar A harfine karşılık gelen ikili sayıyı alır ve işler. EBICDIC (Extended Binary-Coded Decimal Interchange; Genişletilmiş İkili Kodlanmış On Tabanlı Değişim), karakterleri simgeleyen sayılardan oluşan ve IBM ana bilgisayarlarında kullanılan bir kodlama sistemidir. EBICDIC kişisel bilgisayarların ortaya çıkışıyla yaygınlığını kaybetmeye başlamıştır. Bugün IBM’in ana bilgisayarları dışında hemen hemen hiç kullanılmamaktadır. Kişisel bilgisayarlarda ve Unix işletim sistemleri kullanan makinelerde ASCII kullanılır. ASCII (American Standard Code for Information Interchange; Amerikan Standard Veri Alışverişi Kodu), İngilizcedeki harfleri, rakamları, özel işaretleri temsil eden sayılardan oluşan bir kodlama sistemidir ve 256 karakter kodlayabilmektedir. Örneğin A harfi ASCII kodlama sisteminde 65 değeriyle (65’in ikili sistemdeki karşılığı ile) temsil edilir. Düz metinler, ASCII koduyla saklanabilir, ama içlerinde resimlerin ve çalıştırılabilir program kodlarının olduğu dosyalar bu sınıfa girmez.

2.10   Bilgisayar programları için aşağıdaki türden diller kullanılabilmektedir.[5]

  • Çok yüksek seviyeli diller : VisualBasic, VB.NET, Acces , Foxpro …
  • Yüksek seviyeli diller: Pascal ,Basic ,Fortran…
  • Orta seviyeli diller: C ,C++, C# , Java ,ADA…
  • Düşük seviyeli diller: Assembly…
  • Makina dilleri: Bilgisayarın çalışma dilleri 1 ve 0’lardan oluşur…

Bilgisayar programlama dillerin kullanıldığı alanlara aşağıdaki örnekler verilebilir;

  • Bilim ve Mühendislikte: Pascal ,C ,C++ ,Java ,Fortran…
  • Veritabanı Programcılığında: Dbase ,Acces ,Foxpro ,Sql…
  • Yapay Zeka Kullanımında: Prolog ,Lisp…
  • Sistem Programcılığında: C ,C++ ,Java ve sembolik makina dilleri…

3       İLGİLİ MEVZUAT

3.1     5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Tanımlar başlıklı 1/B maddesinin g bendinde belirtildiği üzere Bilgisayar programı: Bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmalarını ifade eder.

 

3.2     5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Tanımlar başlıklı 1/B maddesinin h bendinde belirtildiği üzere Arayüz: Bilgisayarın donanım ve yazılım unsurları arasında karşılıklı etkilenme ve bağlantıyı oluşturan program bölümlerini ifade eder.

 

3.3     5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Tanımlar başlıklı 1/B maddesinin g bendinde belirtildiği üzere Araişlerlik: Bilgisayar program bölümlerinin fonksiyonel olarak birlikte çalışması ve karşılıklı etkilenmesi ve alışverişi yapılan bilginin karşılıklı kullanım yeteneğini  ifade eder.

 

3.4     5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun İlim ve edebiyat eserleri: başlıklı 2.maddesinin 1. fıkrasında belirtildiği üzere herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları ilim ve edebiyat eserleri olarak nitelendirilirler.

 

3.5     5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun İlim ve edebiyat eserleri: başlıklı 2.maddesinin ek fıkrasında belirtildiği üzere Arayüzüne temel oluşturan düşünce ve ilkeleri de içine almak üzere, bir bilgisayar programının herhangi bir ögesine temel oluşturan düşünce ve ilkeler eser sayılmazlar.

 

3.6     5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun İşlenmeler ve Derlemeler başlıklı 6.maddesinin 10. fıkrasında belirtildiği üzere bir bilgisayar programının uyarlanması, düzenlenmesi veya herhangi bir değişim yapılması bu kanuna göre eser sayılır.

 

3.7     5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun İşlenmeler ve Derlemeler başlıklı 6.maddesinin 11. fıkrasında belirtildiği üzere belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan ve bir araç ile okunabilir veya diğer biçimdeki veri tabanları (Ancak, burada sağlanan koruma, veri tabanı içinde bulunan veri ve materyalin korunması için genişletilemez) İstifade edilen eserin sahibinin haklarına zarar getirmemek şartıyla oluşturulan ve işliyenin hususiyetini taşıyan işlenmeler, bu kanuna göre eser sayılır.

 

3.8     5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun çoğaltma hakkı başlıklı 22.maddesinin 3.fıkrasında belirtildiği üzere çoğaltma hakkı, bilgisayar programının geçici çoğaltılmasını gerektirdiği ölçüde, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi ve depolanması fiillerini de kapsar.

3.9     5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Şahsan kullanma başlıklı 38.maddesine göre bilgisayar programını yasal yollardan edinen kişinin programı yüklemesi, çalıştırması ve hataları düzeltmesi sözleşme ile önlenemez. Bilgisayar programının kullanımı için gerekli olduğu sürece, bilgisayar programını kullanma hakkına sahip kişinin bir adet yedekleme kopyası yapması sözleşme ile önlenemez. Bilgisayar programının kullanım hakkına sahip kişinin yapmaya hak kazandığı bilgisayar programının yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi veya depolanması fiillerini ifa ettiği sırada, bilgisayar programının herhangi bir ögesi altında yatan düşünce ve ilkeleri belirlemek amacı ile, programın işleyişini gözlemlemesi, tetkik etmesi ve sınaması serbesttir.

3.10  5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Eser sahipleri arasındaki birlik başlıklı 10.maddesine göre Birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi, onu vücuda getirenlerin birliğidir. Birliğe adi şirket hakkındaki hükümler uygulanır. Eser sahiplerinden biri, birlikte yapılacak bir muameleye muhik bir sebep olmaksızın müsaade etmezse, bu müsaade mahkemece verilebilir. Eser sahiplerinden her biri, birlik menfaatlerine tecavüz edildiği takdirde tek başına hareket edebilir. Bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımlar, iştirake esas teşkil etmez. Birden fazla kimsenin iştiraki ile vücuda getirilen eser, ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa bir sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana getirildiğinde yürürlükte olan herhangi bir yasada aksi öngörülmediği takdirde birlikte eser üzerindeki haklar eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılır. Sinema eseri ile ilgili haklar saklıdır.

16.07.2008 tarihli Başbakanlık Lisanslı Yazılım Kullanılması İle İlgili Başbakanlık Genelgesi (2008/17)ne göre
kamu kurum ve kuruluşlarında bilgisayar teknolojisinin hızla gelişmesi sonucu, kamu hizmetlerinin görülmesinde, yaygın olarak kullanılan bilgisayar programları, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında, ilim ve edebiyat eseri olarak koruma altındadır. Birçok ülkenin telif hakları sistemine paralel şekilde, diğer eser türlerinde olduğu gibi bilgisayar programlarının da, lisanssız kopyalarının kullanılması, hak sahibinin izni olmaksızın çoğaltılması, değiştirilmesi ve dağıtılması fiillerine karşı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda cezai ve hukuki yaptırımlar öngörülmüştür. Bu sebeple, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümleri çerçevesinde, fikri hakların korunması açısından, kamu kurum ve kuruluşlarında, bilgisayar programlarının edinilmesi, kullanılması, yönetimi ve alınacak tedbirlere yönelik esasların tespiti ile ilgili düzenlemelerin yapılması gerekli görülmüştür.
       
           Yazılım yönetimi ve denetimi; kamu kurum ve kuruluşlarının bünyelerindeki yazılımların, 5846 sayılı Kanun ve lisans anlaşmalarına uygun olarak bulundurulması ve kullanılmasının sağlanması maksadıyla kuruluş içinde yapılması gerekli işlem ve denetim etkinliklerini kapsamaktadır. Söz konusu etkinlikler kamu kurum ve kuruluşunda bilgi işlem ünitesi veya bu işten sorumlu birimin koordinasyonunda, hukuk müşavirliği ve teftiş veya denetiminden sorumlu kurul veya birimlerin ayrı ayrı veya ortak çalışması sonucu yerine getirilecektir. Lisanssız yazılımlarının bulundurulması ve kullanımının önlenmesi maksadıyla kamu kurum ve kuruluşları; Lisans hakları kamu kurum ve kuruluşuna ait olmayan tüm programların, bilgisayar ve medyalardan silinmesi ve lisanslı olanların temin edilmesi, Lisans sicili oluşturularak kurumun sahip olduğu yazılım ve lisansların takip edilmesi, İhale neticesi yüklenici firma tarafından bilgisayar ve yazılımların tesliminde, yazılımların orijinal ve lisanslı olduğunun ve belgelerinin şartnameye uygunluğunun kontrol edilmesi, Kullanılan yazılımların yasal olarak kurum tarafından sağlanmış orijinaller olup olmadığının ve yazılım siciline uygunluğunun belirli aralıklarla denetlenmesi,Kamu kurum ve kuruluşunda; bilgi işlem ünitesi veya bu işten sorumlu birimde çalışanların bu genelgenin gereklerine göre işlem tesis etmelerinin sağlanması, hususlarında gereken tedbirleri alacaklardır.6/2/1998 tarihli ve 1998/10 sayılı Genelge yürürlükten kaldırılmıştır.

 
 
 

4       Yargıtay kararları

4.1     T.C. YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas:  2007/3304 Karar: 2008/9425 Karar Tarihi: 17.07.2008 tarihli kararı “ Her ne kadar, uyuşmazlık konusu bilgisayar programlarının kaynak kodları elde edilemediğinden taraflarca yapılan sözleşme konusu programların 5846 sayılı FSEK’nun 2/1. maddesi uyarınca aynı veya farklı eserler olup olmadıkları konusunda bilirkişi incelemesi yapılma olanağı mevcut değil ise de, gerek tarafların dayandıkları sözleşme hükümleri ve gerekse ihbar olunan G. Şirketi tarafından yapılan açıklamalar itibariyle, ilk kez Gür şirketine ait www.k.com adlı web sitesinde umuma arz edilen programların tarafların istekleri doğrultusunda yine G. Şirketince işlenmesi suretiyle meydana getirilen ve bu suretle çalışma sistemi ve kullanıcı arayüzü itibariye farklı şekillerde oluşturan, ancak, asıl eserlere nispetle müstakil olmamaları nedeniyle de 5846 sayılı FSEK’nun 6/10. maddesi kapsamında işleme eser niteliğinde oldukları anlaşılmaktadır. Esasen, dava konusu oyun programlarının ilk programdan bağımsız yeni bir eser niteliğinde olduğu yönünde tarafların bir itirazları da bulunmamaktadır. Bu durumda, taraflar arasında uyuşmazlığın niteliği ve dava tarihi itibariyle davalının 22.08.2000-22.08.2001 tarihleri arasında sözleşme ile mali haklarını kullanma yetkisini devraldığı işleme eser mahiyetindeki bilgisayar programları üzerinde hak sahibi olduğu gözetilerek, gerektiğinde ceza mahkemesi dosyasından getirtilen CD örneği üzerinde yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davacı ile davalı tarafından işletilen internet sitelerinde kullanılan dava konusu bilgisayar oyun programlarının aynı veya farklı işleme eserlerden oluşup oluşmadıkları belirlenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kabulü doğru görülmemiştir.” Şeklindedir.

 

4.2     T.C. YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas:  2005/13114 Karar: 2007/4345 Karar Tarihi: 13.03.2007 tarihli kararı “ FSEK.nun 83. maddesine göre, eser adının iltibasa meydan verecek surette ve haksız olarak diğer bir eserde veya çoğaltılmış nüshalarında kullanıldığı iddiasına dayalı haksız rekabete dayalı tazminat davasında, davacı tarafça davalıya ait yazılımın kopya olduğu veya bağımsız bir eser niteliği taşımadığı yönünde bir talep de ileri sürülmediğine göre, tarafların bilgisayar program kodlarının aynı olup olmadıklarının karşılaştırması için bilirkişi incelemesi yapılması zorunlu değildir. Ancak, böyle bir iddianın dinlenebilmesi için de davacıya ait yazılımın eser olup olmadığının mahkemece re’sen araştırılması gerekir. Davacı vekili, yargılama sırasında kendi bilgisayar programının yazılım kodlarını mahkemeye sunmuştur. Bu durumda, davacıya ait bilgisayar programının FSEK.nun 1/B ve 2/1. maddeleri kapsamında ilim ve edebiyat eseri olup olmadığı hususu, davacının tercihine bırakılmaksızın, mahkemece re’sen yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile belirlenerek; davacı yazılımı eser vasfında ise uyuşmazlığın FSEK.nun 83. maddesi çerçevesinde değerlendirilip bir çözüme kavuşturulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu iddianın kanıtlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.” Şeklindedir.

 

4.3     T.C. YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas:  2005/12452 Karar: 2007/3732 Karar Tarihi: 01.03.2007 tarihli kararı “Davacı vekili yargılama sırasında, davalıya ait yazılımın kodlarının kendi yazılımının kopyası olup olmadığının bir önemi bulunmadığını, talebinin; eser adının haksız bir şekilde ve izinsiz olarak kullanılması nedeniyle uğranılan zararın tazminine yönelik olduğunu, bu nedenle de taraf yazılımlarının karşılaştırılması için bilirkişi incelemesine gerek bulunmadığını belirtmiştir. Davalı vekili de, kendilerine ait bilgisayar programında farklı bir yazılımın kullanıldığını ve dava konusu <T. Robotu> adının umuma ait ve ayırt ediciliği bulunmayan bir ibare olduğunu savunmuştur. Tarafların yukarıda açıklanan iddia ve savunmaları itibariyle, davacının iddiası; <T.Robotu> ibaresinin haksız bir şekilde davalıya ait yazılımın adı olarak kullanılması suretiyle FSEK. nun 83 üncü maddesine göre yaratılan haksız rekabet nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir. FSEK. nun 83 üncü maddesine göre, eser adının iltibasa meydan verecek surette ve haksız olarak diğer bir eserde veya çoğaltılmış nüshalarında kullanıldığı iddiasıyla haksız rekabete dayalı tazminat davasında, davacı tarafça davalıya ait yazılımın kopya olduğu veya bağımsız bir eser niteliği taşımadığı yönünde bir talep de ileri sürülmediğine göre, tarafların bilgisayar program kodlarının aynı olup olmadıklarının karşılaştırması için bilirkişi incelemesi yapılması zorunlu değildir. Ancak, böyle bir iddianın dinlenebilmesi için de davacıya ait yazılımın eser olup olmadığının mahkemece re’sen araştırılması gerekir. Davacı vekili, yargılama sırasında kendi bilgisayar programının yazılım kodlarını mahkemeye sunmuştur.Bu durumda, davacıya ait bilgisayar programının FSEK. nun 1/B ve 2/1 nci maddeleri kapsamında ilim ve edebiyat eseri olup olmadığı hususu, davacının tercihine bırakılmaksızın, mahkemece re’sen yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile belirlenerek; davacı yazılımı eser vasfında ise uyuşmazlığın FSEK. nun 83 üncü maddesi çerçevesinde değerlendirilip bir çözüme kavuşturulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu iddianın kanıtlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.” Şeklindedir.

 

4.4     T.C. YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas:  2003/3630 Karar: 2003/10303 Karar Tarihi: 03.11.2003 tarihli kararı “Çekişmenin, her iki tarafın piyasadaki programlarının, her iki tarafın korumaya aldırdığı ve piyasaya sunulmayan orijinal kaynak kodları ile karşılaştırılması yapılarak, davalıların, davacının orijinal kaynak kodlarını ele geçirerek, yeni bir program oluşturup oluşturmadıklarının ortaya konulması ile saptanabileceği, delil tespit bilirkişi raporunda ve de savcılık hazırlık soruşturması ile asliye ceza yargılaması sırasında alınan uzman bilirkişi kurulu raporlarında hep dile getirilmiş, ancak bilirkişi raporunda bu karşılaştırma yapılmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, 2, 3, 4 ve 5 nolu disketlerin bozuk olması nedeniyle okunamadığı belirtilmiş, mahkemece de, her iki program arasında illiyet bağı kurulamadığı gerekçesiyle, davanın kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Oysa, her iki tarafın dayandığı disketler sayı olarak daha fazla olduğu gibi, bilirkişi kurulunun, dayanılan disketlerden hangilerini incelediği anlaşılamamıştır. Her iki tarafın piyasaya sundukları programlarının başka orijinalleri ve kaynak kodları tarafların ellerinde olduğu gibi, adı geçen noterlerde de saklanmakta olduğundan, bunların birbirleriyle karşılaştırılması olanağı her zaman mevcuttur. Taraflara ibraz ettirilerek veya adı geçen noterlerde inceleme yaptırılarak, sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle, davacıya ibraz olanağı verilmemesi ve ibraz isteğinin reddi doğru olmamıştır. Kaldı ki, davalılar vekili de davacı vekilinin dayandığı delillere dayandığından, davalılar vekili de ibraza hazır demektir. Bu durumda, mahkemece, ikisi bilgisayar programlarından anlayan, biri fikir ve sanat eserleri konusunda da uzmanlığı bulunan bir hukukçudan oluşacak bilirkişi kurulundan, tarafların dayandıkları tüm delilleri irdeleyen, tartışan ve denetime elverişli bulunan bir rapor alınarak, iddia ve savunmanın değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi, doğru olmamıştır.” Şeklindedir.

4.5     T.C. YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas:  2005/5049 Karar: 2006/7575 Karar Tarihi: 27.06.2006 tarihli onama kararı “Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından yapılan ve daha önce prensip olarak müvekkili şirketin ortağı olan SB B. Derneği tarafından sadece kullanım hakkı devredilen <H.Bilgi Sistemi (HBS), Birinci Basamak Sağlık Kurumları Bilgi Sistemi (BBSKBS) ve Tek Düzen Muhasebe Sistemi> bilgisayar yazılım programlarının devamlılıklarının sağlanması ve kullanıcılara gerekli desteğin verilebilmesi için analiz raporlarının, yazılımların kaynak kodları ile bütün haklarının S. B.’na devrinin müvekkili şirketten talep edildiğini, belirlenen şartlarla kullanmak kayıt ve şartı ile Bakanlığa sadece kullanım hakkının devrine dair davacı şirketin karar aldığını ve kararın SB B. Derneği’ne 07.09.2001 tarihli yazı ile bildirildiğini, kullanım şartlarına uymayan davalı Bakanlığın bilgisayar programlarının kendilerine ait olduğunu iddia ettiğini, davalıya verilen kullanım haklarına ait kayıt ve şartlarına aykırı olarak davalı idare tarafından sözkonusu programların teknik bakım ve onarım ihalelerini başka firmalara vermek suretiyle 3 üncü kişilere teslim ve müdahalelerine izin verdiğini ileri sürerek, dava konusu bilgisayar programlarının 5846 sayılı Yasa’da belirtilen eser sahibinin davacı şirket olduğunun tespitine, davalı idareye bırakılan kullanım hakkının iptaline, programlara vaki müdahalenin men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu program yazılımlarının müvekkili Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı’nca hazırlandığını ve S. B.Derneği’nin bu yazılıma gönüllü destek verdiğini, davacı iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, dava konusu bilgisayar programlarının FSEK. nun 2/1-1 inci maddesi gereğince eser vasfını taşıdığı, bu programların tek bir gerçek kişi tarafından yazılmadığı, S.Bakanlığı’nda çalışan doktor ve diğer personel ile bu amaçla kurulan ve ücretleri ödenen dernek ve şirket tarafından temin edilen görevlilerin katılımı ile oluşturulan bir ekip tarafından vücuda getirildiğinin tartışmasız olduğu, bu nedenle programın eser birliği mahiyetini taşıdığı, Bakanlık ile dernek veya şirket arasında katkılarının ne olacağı ve karşılığında ödenecek ücretin ne miktar olacağı konusunda sözleşme bulunmadığı, ancak bu eseri meydana getiren kişileri bir araya getirenin S. Bakanlığı olduğunun tartışmasız olduğu, FSEK. nun 10/4-1 ve 18/2 nci maddeleri gereğince programların mali haklarının sahibinin davalı S. Bakanlığı olduğu, programların mali haklarının kendisine ait olduğunu, davacının kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

4.6     T.C. YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas:  2005/6858 Karar: 2005/7844 Karar Tarihi: 21.07.2005 tarihli kararı “ Davacı vekili, davalı kurum ile müvekkili arasında 1997 yılında gerçekleştirilen A… ‘ün B. N. ‘nun CR-ROM projesinin, zaman içinde VCD cihazlarının yaygınlaşması ve CD-ROM’un sadece bilgisayar ortamında çalıştırılabilmesi nedeniyle, B. N. ‘un VCD formatında müvekkilce yeniden yorumlanmasının gündeme geldiğini, bu amaçla davalı kuruma 30.10.2003 tarihinde bir teklif verildiğini ve 26.12.2003 tarihinde bir adet VCD setinin son halinin kuruma teslim edildiğini, önceleri olumlu giden görüşmelerden dört ay sonra davalı kurumun bu çalışmadan vazgeçtiğini ve müvekkilinden izinsiz çoğaltılmaya çalışıldığını ileri sürerek, izinsiz çekilen kopyaların ve ana master VCD’lerin müvekkiline iadesini, VCD seti üzerindeki kullanım haklarının müvekkili şirkete verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacı şirket N… CD-ROM’u yaptırıldığını ve tüm ödemelerin tamamlanmasına rağmen davacı tarafından seslendirme ve N. CD-ROM masterlerinin müvekkile teslim edilmediği gibi yazılı olarak yapılması gereken telif hakkı devirlerinin de yapılmadığını, müvekkilce hiçbir talepte bulunulmadan davacı tarafından hazırlanan N. VCD setinde ise daha önce CD-ROM yapımında kullanılan materyallerin aynen kullanıldığını, oysa CD-ROM’un telif haklarının müvekkiline ait olduğunu ve davacının fiilinin CD-ROM hakkındaki sözleşmenin 12 nci maddesine aykırı bulunduğunu, davacının da bildiği müvekkil kurum mevzuatı gereği incelenen her eserin bir kopyasının müvekkilde kalacağından iade talebinin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davada ise; 1998 tarihli sözleşme uyarınca müvekkile devri gereken telif haklarının ve tüm mali hakların müvekkiline devrini, CD-ROM’a ait yapım ve seslendirme masterlerinin müvekkiline teslimini, şimdilik 50.000.000.000.- TL tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, CDROM ve VCD-ROM setlerinin Prof. Z. K.’a ait eserin işlenmesiyle elde edilmiş iki ayrı işleme eser olup YCD-ROM setinin, 03.02.1998 tarihli sözleşmeyle oluşturulan CD-ROM setinin bir işlemesi olmadığı, davacı-karşı davalı işleyenin asıl eser sahibinin iznini almadığı, ancak FSEK’nun 6/son maddesinde belirtilen <asıl eser sahibinin haklarına zarar getirmemek> şartının, bir eserin işleme eser olabilmesinin şartı olmadığı, zira asıl eser sahibi ile işleyen arasındaki ilişki ile işleyenin kendi hususiyetini katmak suretiyle yarattığı işleme eserin farklı kavramlar olduğu, bir başka deyişle izinsizde olsa VCD-ROM seti şeklindeki işleme eserin sahibinin davacı şirket olup bu eserde davalı kurumun bir hakkı bulunmadığı, ancak davalı kurumun bağlı olduğu mevzuatı bilmesi gereken davacının, bu mevzuat gereği alıkonan kopyanın iadesini isteyemeyeceği, CD-ROM setinin de işleme eser sahibinin davacı şirket olduğu ancak FSEK. nun 48/3 ncü maddesi uyarınca CD-ROM’lar henüz hazırlanmadan sözleşmeye konu edilmesi geçerli olmadığından davacı-karşı davalının bu sözleşmeden kaynaklanan mali hakları devretmek gibi bir zorunluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile <A… B. N. > isimli VCD-ROM eserinin kullanım haklarının davacıya ait olduğunun tespitine, bu setin ana master VCD’lerinin davalıdan alınıp davacıya teslimine, diğer taleplerin reddine, karşı davanın da reddine karar verilmiştir. Kararı, taraflar temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve bilirkişi raporu ile yerleşik ilmi ve kazai görüşler nazara alındığında gerek asıl davaya konu VCD-ROM ve gerekse karşı dava konusu CD-ROM setlerindeki yapıtların N. ‘un dava dışı Prof. Z. K. tarafından sadeleştirilerek oluşturulmuş eserin, seslendirme sanatçılarının okuması ile hareketli-hareketsiz tarihi fotoğraflar, animasyonlar ve haritalar görüntüsü ve müzik katkısı ile bilgisayar programı kullanılarak meydana getirilmiş FSEK. nun 6 ncı maddesinde belirtilen davacının hususiyetini taşıyan, birbirinden ayrı ve müstakil işlenme eser olmalarına, VCD-ROM’larda işlenen eser sahibinin izninin alınmadığı anlaşılmakta ise de; bu hususun davacı yapıtlarının İşlenme eser ve kendisinin işleme eser sahibi sayılmasını engellemeyip ancak hakkın kullanımında dava dışı eser sahibinin tazminata ilişkin hukuki ve cezai yaptırım taleplerine maruz bırakacak bulunmasına göre asıl ve karşı davaya yönelik her iki tarafın sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmek gerekmiştir. Asıl davada davacı VCD-ROM setinden izinsiz yapılan ve davalı kurumca alıkonulan bir adet kopyanın da iadesine karar verilmesini istemiş, mahkemece davacının bu istemi, davalı kurum yönetmeliğinin 6 ncı maddesindeki <basılmayan her türlü eserin bir kopyası kurumlara bırakılır> hükmüne dayanılarak reddedilmiştir. Ancak VCD-ROM ile ilgili taraflar arasında bir anlaşma olmamış, davacının anlaşma teklifi için sunduğu setlerden kurumca izinsiz olarak bir kopya çıkarılmış bilahare eseri inceleyen ilgili kurulun raporuna istinaden anlaşma yapılmayacağı bildirilmiştir. Davacının işlenme eser sahibi olarak FSEK gereğince eser üzerindeki mali ve manevi hakların sahibi bulunmasına, eserin bir kopyasının hiçbir sözleşmeye dayanmaksızın elde bulundurulmasının hak ihlali niteliğinde bulunmasına, davalı kurumun anlaşma hariç ancak kendini bağlayıcı yönetmeliğe istinaden FSEK. na aykırı biçimde eser kopyasının davacıya tesliminin reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. 3- Karşı dava işlenme eserin sahipliğinin tesbiti ve sözleşmeye aykırılık sebebiyle tazminat istemine ilişkin bulunmaktadır. Karşı davacı-davalı kurul davalı ile yapılan 03.02.1998 tarihli sözleşme ile vücuda getirilen CD-ROM’ların eser sahibinin kendileri olduğunu ileri sürerek, durumun tesbitini, sözleşme gereğince eser üzerindeki mali hakların kendilerine devrinin sağlanmasını, CD-ROM masterlerinin kurula tevdiini ve anlaşmaya aykırı hareket eden davacı-karşı davalının 50 milyar lira tazminata mahkum edilmesini istemin mahkemece işlenme CD-ROM eserinin sahibinin davacı olduğu, FSEK. nun 48/3 ncü maddesi gereğince henüz mevcut olmayan bir eserin mali haklarının devrine ilişkin sözleşmenin batıl olduğu, davacının sahibi olduğu izlenme eseri devir borcu olmadığını, davalı-karşı davacının eser sahibi olarak tazminat yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesi ile karşı davacının davasının reddine karar verilmiştir. Mahkemenin mali hak devrinin geçersizliğine dair belirlemesinde FSEK. nun 48/3 ncü maddesi göz önünde bulundurulduğunda hukuka uyarlık mevcuttur. Davacı-karşı davalı-kurulun CD-ROM’un işlenme eser olmadığı, sahibi çevirmen Prof. A. K.’ın izninin yokluğu nedeni ile işlenme eser sayılmayacağı, esasen tüm masrafları karşılayan ve davacı-karşı davalıya tüm ödemeleri yapan kurumun eserin asıl sahibi olduğu yolundaki iddiaları, önceki açıklamalarımızda yazılı nedenlerle kabule şayan görülmemiştir. Ancak 03.02.1998 tarihli sözleşme FSEK. nun 48/3 ncü maddesine göre, hak nakli yönünden geçersiz ise de; sözleşmenin devir taahhüdünü içeren bir borçlanma sözleşmesi olduğu, sözleşmenin hak nakli dışındaki hükümlerinin İcra edilmiş bulunduğu, sözleşme geçersiz addedilse de en azından tarafların verdiklerini geri almaya hakları olduğu, konuları karar yerinde tartışılmış değildir. Bu bakımdan öncelikle davacı-karşı davalıya istediği 50 milyar TL tazminatı neye< /h2>
dayandırdığı açıklattırılmak, delilleri sorulmak, yukarıda yazılı hususlarda nazara alınarak, gerektiğinde bilirkişi mütalaasına da başvurularak, sonucuna göre karar verilmek gerekirken, davalı-karşı davacının tazminat talebinin reddi de bozmayı gerektirmiştir.”

4.7     T.C. YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas:  2001/1804 Karar: 2001/4344 Karar Tarihi: 15.05.2001 tarihli kararı” Dava, bilgisayar veri tabanı programının lisanssız kullanımından doğan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, maddi olay sabit addedilerek hüküm kurulmuştur. FSEK. nun 2 nci maddesinde, fikir ve sanat eserleri çeşitlerinden olan ilim ve edebiyat eserleri sayılmakta olup, bilgisayar programları bu maddenin 1 nci bendinde yer almaktadır. Aynı yasanın 6/1 nci maddesi uyarınca ise, diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip de bu esere nispetle müstakil olmayan yazılı fikir ve sanat mahsulleri işlenmedir. Aynı maddenin son fıkrasında, işleyenin hususiyetini taşıyan işlenmelerin bu kanuna göre eser sayılacakları belirtilmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasının devamında sayılan başlıca işlenmeler arasında bilgisayar veri tabanları da bulunmaktadır. Anılan yasanın 8 nci maddesinde ise, bir eserin sahibinin onu meydana getiren; bir işlenmenin sahibinin ise, asıl eser sahibinin hakları mahfuz kalmak şartıyla onu işleyen olduğu açıklanmıştır. Somut olayda ileri sürülen, bilgisayar veri tabanı programlarının lisanssız kullanımı eylemi, FSEK. nun 22/son madde ve sonuncu fıkrasında açıklandığı üzere, bu programların izinsiz olarak başka bilgisayarlara yüklenmek ve depolanmak suretiyle çoğaltma hakkının ihlali kapsamına girmektedir. Aynı maddenin 1 nci fıkrasına göre ise, çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Davacı ise; eser sahibi olduğu iddiasında değildir. Davacının tazminat istemine dayanak yaptığı hak, dava konusu programların Türkiye yetkili satıcısı olmaktan ibarettir. Oysa FSEK. nun 52 nci maddesinde, mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesinin şart olduğu hükmolunmuştur. Bu durumda, davacı tarafa dayandığı sözleşme ibraz ettirilerek, bu sözleşmenin yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde davacıya hak sağlayıp sağlamadığı değerlendirilip, diğer bir deyişle davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durularak, sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklindedir.

4.8     T.C. YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas:  2005/13114 Karar: 2007/4345 Karar Tarihi: 13.03.2007 tarihli kararı “Davacı vekili, müvekkilinin büyük emekler ve paralar harcayarak, üniversite adaylarının tercihlerine yardımcı olacak bir yazılım eseri meydana getirdiğini, bu esere de T. Robotu adı verilerek, bu adın 02.05.2000 tarihinde marka olarak tescil edildiğini, davacı adına tescilli yazılım eserinin davalı tarafa ait internet sitesinde, müvekkilinin izni olmadan kullanıldığını, müvekkiline ait eserin, 5846 sayılı FSEK kapsamında korunmaya değer bir eser olduğunu, bu yayın nedeniyle müvekkili şirketin <yazılım eseri> nedeniyle elde edebileceği geliri elde edemediğini ileri sürerek, şimdilik yoksun kalınan gelirden oluşan zararın FSEK.nun 68. maddesi uyarınca üç katı olan 6.000.000.000 TL maddi, 5.000.000.000 TL manevi tazminatın 29.07.2004 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, FSEK.nun 67 ve 68. maddeleri uyarınca hüküm özetinin ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı tarafın delil listesinde belirtilen 17.11.1999 sözleşmeye göre, eserin asıl sahibinin yazılımı meydana getiren A. Tic Ltd Şti olduğunu, davacı tarafın eser sahibi olmadığını ve aktif husumet ehliyeti olmadığını, söz konusu programla aynı amaca yönelik, aynı işlevi gören bir çok yazılım programının piyasada kullanıldığını, müvekkilince kullanılan yazılım programının tamamen farklı olduğunu davacının iddia ettiği programın müvekkilince tamamen özgün olarak meydana getirildiğini ve web sayfasında ziyaretçilerin hizmetine sunduğunu ve müvekkilinin ticari bir ürün olarak pazarlamadığını, programlar arasındaki tek ortak yönün, program adlarındaki <T. Robotu> ibaresi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacı tarafın 17.02.2005 tarihli oturumda davalarını <FSEK hükümlerine, başka bir değişle yazılımın izinsiz kullanılmasına> dayandırıldığını açıklayarak, imzası ile beyanını tasdik ettiği, 4110 sayılı Yasa ile her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bunların hazırlık tasarımları, ilim ve edebiyat eserleri arasında sayılarak koruma altına alındığı, bir bilgisayar programının herhangi bir öğesine temel oluşturan düşünce ve ilkelerin eser sayılmadığı, başka bir değişle öğrencilerin tercihlerini kolaylıkla yapabilmelerini, üniversitelerin tanıtımını sağlamak, başarı oranlarını, taban puanlarını, öğrenci sayısını belirtmek amacıyla her hangi bir yazılımın gerçekleştirilmesi fikrinin <eser> olarak kabul edilemeyeceği için, ancak davacı yazılımının kopyalanması halinde eserden kaynaklanan haklarına tecavüz edildiği sonucuna varılabileceği, zira yazılımın mutlaka eser sahibinin hususiyetini taşıması gerektiği ve bu düzeyde şekillenmiş olması gerektiği, yalnızca tescilli markanın kullanılmasının, eserden izinsiz olarak faydalanma anlamına gelmediği, yazılımlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını istemeyen davacının, yazılımın eser, kendisinin de eser sahibi olduğu, davalının ise kendi eserini kopyalayarak izinsiz olarak kullandığını ve mali haklarının ihlal edildiğini ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir. HUMK. nun 74. maddesi uyarınca hukuki sebebin tayini hakime aittir. Davacı vekili yargılama sırasında, davalıya ait yazılımın kodlarının kendi yazılımının kopyası olup olmadığının bir önemi bulunmadığını, talebinin; eser adının haksız bir şekilde ve izinsiz olarak kullanılması nedeniyle uğranılan zararın tazminine yönelik olduğunu, bu nedenle de taraf yazılımlarının karşılaştırılması için bilirkişi incelemesine gerek bulunmadığını belirtmiştir. Davalı vekili de, kendilerine ait bilgisayar programında farklı bir yazılımın kullanıldığını ve dava konusu <T. Robotu> adının umuma ait ve ayırt ediciliği bulunmayan bir ibare olduğunu savunmuştur. Tarafların yukarıda açıklanan iddia ve savunmaları itibariyle, davacının iddiası; <T. Robotu> ibaresinin haksız bir şekilde davalıya ait yazılımın adı olarak kullanılması suretiyle FSEK.nun 83. maddesine göre yaratılan haksız rekabet nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir. FSEK.nun 83. maddesine göre, eser adının iltibasa meydan verecek surette ve haksız olarak diğer bir eserde veya çoğaltılmış nüshalarında kullanıldığı iddiasına dayalı haksız rekabete dayalı tazminat davasında, davacı tarafça davalıya ait yazılımın kopya olduğu veya bağımsız bir eser niteliği taşımadığı yönünde bir talep de ileri sürülmediğine göre, tarafların bilgisayar program kodlarının aynı olup olmadıklarının karşılaştırması için bilirkişi incelemesi yapılması zorunlu değildir. Ancak, böyle bir iddianın dinlenebilmesi için de davacıya ait yazılımın eser olup olmadığının mahkemece re’sen araştırılması gerekir. Davacı vekili, yargılama sırasında kendi bilgisayar programının yazılım kodlarını mahkemeye sunmuştur. Bu durumda, davacıya ait bilgisayar programının FSEK.nun 1/B ve 2/1. maddeleri kapsamında ilim ve edebiyat eseri olup olmadığı hususu, davacının tercihine bırakılmaksızın, mahkemece re’sen yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile belirlenerek; davacı yazılımı eser vasfında ise uyuşmazlığın FSEK.nun 83. maddesi çerçevesinde değerlendirilip bir çözüme kavuşturulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu iddianın kanıtlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.

 
 
 
 
 
 
 
 

5       Bilgisayar programlarının, yazılımların hukuki niteliği

5.1     Kayıt ve tescil, hak kurucu değildir, hak sahipliğinin ispatında kolaylık sağlar. Sinema ve müzik eserlerini içeren yapımlarının kayıt ve tescilini yaptırmak zorunludur. Bilgisayar oyunlarının kayıt ve tescilini yaptırmak zorunludur. Bilgisayar programlarının isteğe bağlı kayıt ve tescilinin yapılması mümkündür. Bilgisayar programlarında bandrol kullanılması zorunlu değildir. Kayıt ve tescili yapılan bilgisayar oyunlarında bandrol kullanılması zorunludur. Süreli olmayan yayınlar ile kayıt ve tescili yapılan sinema ve müzik eseri nüshalarına çoğaltmayı takiben sevkiyattan önce bandrol yapıştırılması zorunludur. Sinema ve müzik eseri nüshaları için kullanılacak bandroller İstanbul Telif Hakları ve Sinema Müdürlüğünden temin edilebilir. Tanıtım veya bilgilendirme amaçlı katalog, broşür, kullanım kılavuzu ve tarifelerde bandrol kullanılması isteğe bağlıdır. Yapımcı belgesi ve yapımcı kodu, faaliyetin devam ettiğinin belgelenmesi halinde beş yılda bir yenilenir. Geçici yapımcı belgesi ve yapımcı kodu, bir defadan fazla yenilenmez. Yapımcılar, adres ve faaliyet değişikliklerini otuz gün içinde Bakanlığımıza bildirmekle yükümlüdür. Sertifikalar dört yılda bir yenilenir. Sertifikalandırma işlemleri il kültür ve turizm müdürlükleri tarafından yapılır. Sertifikalar nama düzenlenir ve devredilemez. [6]

5.2     Bir bilgisayar programının isteğe bağlı şekilde kayıt tescil işlemi yapılabilmesi için gerekli bilgi ve belgeler şu şekildedir; T.C. kimlik numarası beyanı/vergi numarası beyanı, 2) Dilekçe, 3) Başvuru formu, 4) Yönetmelik Ek 3’de yer alan taahhütname, 5) Eserlerin dijital ortama kaydedilmiş 2 adet kopyası (Bilgisayar programlarında “text” formatında “unicode” karakterlerden oluşacak şekilde kaynak kodları/veri tabanlarında “xml” formatında kaynak kodları/güzel sanat eserlerinde detaylı tanıtıcı temsiller gibi), 6) Banka dekontu[7]

5.3     Bil-kod, bilgisayar programlarını içeren taşıyıcı materyallerde kullanılmak üzere, gösterilen faaliyete bağlı olarak gerçek ya da tüzel kişiler adına bir defaya mahsus verilen bir kod numarası olup herhangi bir eserin kayıt ve tescilini ifade etmemektedir.[8]

5.4     16.11.1997 tarihli 23172 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Fikir ve Sanat Eserlerinin İşaretlenmesi İlişkin Yönetmeliğin Bilgisayar Programlarında İşaretleme başlıklı 11.maddesine göre İşaretleme kapsamında öngörülen bilgiler, o bilgisayar programının dağıtıma sunma şekline bağlı olarak, geleneksel yollar ile fiziksel bir taşıyıcı ortamda dağıtıma sunulmuş ise taşıyıcı ortamın üzerinde disk-disket, CD-ROM, Tape ve benzerlerine paralel olarak bilgisayar programının derlenmiş kodu içinde yer almalı ve bu program ilk çalıştırıldığında bilgisayar görüntü biriminde yani monitörde görüntülenecek şekilde programın derlenmiş koduna yerleştirilmelidir. Eğer bilgisayar programı geleneksel yolların dışında, fiziksel olarak taşıyıcı bir ortam dışında dağıtıma sunulanlar tarafından yayma hakkı kullanılarak dağıtma sunulmuş ise işaretleme sadece bu bilgilerin programın derlenmiş kodu içine yerleştirilmeli ve program ilk yüklendiğinde görüntülenmelidir. İşaretleme aşağıdaki bilgileri içerir. İşaretlemede standart bir biçim zorunluluğu yoktur. İşaretleme yükümlülüğü sadece Türkiye’de üretilen ve çoğaltılan bilgisayar programları için geçerlidir. Bu işaretler; Ad, unvan ve amblem: bilgisayar programını üreten ve çoğaltarak kullanıma sunan yani kullanım lisansı veren veya başka türlü ticaret mevkiine koymak sureti ile son kullanıcıya arz edecek gerçek ve tüzel kişilerin adı, unvanı ve varsa amblemi,Yıl kodu: bilgisayar programının veya son sürümünün piyasaya sunulduğu yılın son iki rakamı, Sürüm yani versiyon, release numarası: bilgisayar programlarının sürüm numarası, şeklindedir. Üretici kuruluş, ürünle birlikte lisans anlaşması ve/veya özel sözleşme veriyorsa, yukarıda belirtilen işaretlemede kullanılan bilgiler, anılan lisans anlaşması ve/veya özel sözleşmede bulundurulmalıdır.

 

5.5     Bilgisayar programlarının diğer eserler gibi işlenmesi, programa kısmen ya da tamamen farklı bir görünüm verilmesi, başka programlara esin kaynağı olması mümkündür.[9]

 

5.6     Bilgisayar programlarının birçok farklı türleri vardır. Bunlardan bazıları kamuya açık alandaki bilgisayar programları (Public-Domain Software), ücretsiz programlar (Freeware), paylaşılabilen programlar (Shareware) kaynak niteliğindeki bilgisayar programlarıdır (open Source Software) Bu programların tam olarak sınırlandırılması mümkün değildir. Ticari amaçla kullanımı söz konusu olabilecek birçok farklı program kullanılabilmektedir.[10]

 

5.7     Yazılım üzerindeki hak sahipliği belgeler ile doğrulanmalıdır. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmamış ise bilgisayar programını kullanma hakkı, bir bilgisayar programının üretilmesine katkı sağlayan ve böylece üzerinde hak sahibi olan çalışanların  değil, istihdam eden gerçek veya tüzel kişilerindir. Bu kişiler  ile programı geliştirenler arasındaki şikayetler son zamanlardaki suçların konusu olmuştur. Bu tür soruşturmalarda kendisinin hak sahibi olduğunu iddia eden taraflar orijinal  programın bir örneğini ibraz etmekle  birlikte   kaynak kodu, yeni bir ürün olup olmadığı, üretilmesine nasıl katkı sağladıkları, üretimin kaynakları, suç konusu programın başka  bir programın uyarlaması olup olmadığı konusundaki iddialarını henüz uzman bilirkişiler inceleme yapmadan önce somut şekilde  kanıtlamalıdır. Genellikle birden fazla kişi tarafından üretilen bilgisayar programlarını oluşturan bölümler ayrılamıyorsa,  oluşturanların tamamı( adi ortaklık şeklinde ) hak sahibidir. Bölünebiliyorsa, üretime katkı sağlayanlar ürettikleri bölüm üzerinde hak sahibi olur. Birçok olay için hak sahipliğinin belirlenmesi dahi teknik incelemeyi, bilirkişi incelemesini gerekli kılabilir.

 

5.8     Suç konusu olan bilgisayar programları FSEK.nda birkaç şekilde korunmaktadır. Bilgisayar programları  ( FSEK.te ilim ve edebiyat- birçok ülkede genellikle edebi eser-)olarak fikri hukukta korunur. Ayrıca, FSEK.nda bir bilgisayar programından yararlanılarak, orijinal bilgisayar programlarının özelliklerini bozmadan ve  bağımsız olmayan  değişiklik yapılarak yada yeni bir düzenleme ile ortaya çıkarılan işlenme eser olarak , özel bir düzenleme korunmaktadır. Ancak, bir bilgisayar programında herkesin yapabileceği değişikler işlenme eser sayılmaz. İşleme hak sahibinin iznine tabidir. Bu durumda işlenme eser niteliğindeki bilgisayar programı için  hak sahibine karşı da koruma sağlanır. Bu nedenlerle, bilgisayar programı için iddiada bulunan programın ( eser&işlenme eser olma) niteliğini  açıklamalıdır.

 

5.9     Yazılımın, hak sahibinin özelliklerini taşıyan, orijinal, bağımsız çalışma ve yaratıcı düşünce ürünü olduğu konusunda ki deliller tarihleri ile açıklanmalı, bu konuda yapılacak itirazlara karşı deliller ( tanık, belgeler, CD veya disket formatında kaydedilmiş çalışmalar, yararlanılan kaynaklar vs.) belirtilmelidir. Varsa şikayet edilen ile yapılan sözleşme örnekleri eklenmeli, şikayet edilenin bilgisayar programının üretilmesine katkısı olup olmadığı açıklanmalıdır. Bilgisayar programının hangi sınıf içinde yer aldığı da delillerin toplanmasında dikkate alınacaktır. Bilgisayar programının uygulama( CORPUS, WORD vs), derleme, yorumlama, çevirme programı yada iletişim sistemi ( MS-DOS, UNIX vs)programı olmasına göre Cumhuriyet Savcısı kolluğa daha farklı yerlerde, daha kapsamlı yada daha farklı araştırma emri verebilecek, bilirkişinin uzmanlığı, incelemenin bilgisayar ve/veya bilgisayar programı ve/veya bilgisayar kütüğünde yapılıp yapılmayacağı, yedeklemenin kapasitesi, aynı olayla ilgili CD, DVD veya başka formatta yada belgelere dayalı deliller elde edilip edilemeyeceği, başka kaynaklara( internet servis sağlayıcısı, içerik sağlayıcı, erişim sağlayıcı,  iletişim kayıtları) başvurulmasına gerek olup olmadığı belirlenecektir. Algoritma( bilgisayardan istenen sonucun  alınmasını sağlayan mantık aşamalarının sınırlı serisinden oluşan uygulama metodu) ve (estetik niteliklerinin çok baskın olması hali dışında kullanıcı ile bilgisayar arasında görsel ve dokunmaya dayanan iletişimi sağlayan) Kullanıcı Arayüzü fikri hak olarak korunmayacaktır. Hazırlık tasarımları, ( programı koruyan)kaynak kodu ve (programlar arasında ara işlerliği sağlayan)  nesne kodunun bilgisayar programı-eser- olma nitelikleri mümkün ise görsel ve fiziki deliller ile kanıtlanmalıdır  ( CD veya takip eden sayfa ve evreleri  gösteren renkli bilgisayar çıktıları gibi ).Bilgisayar programları ayrıca 1)Eser olmadığından fikri hak olarak ve buluş olmadığından patent hakkı olarak korunmuyor ise haksız rekabet hükümlerine göre;2)Bilgisayar programının “ fonksiyonel nitelikte kullanıcı arayüzü” ve fikir olması nedeniyle korunmayan algoritmalar” , “ bilgisayar programı ile işletilen ancak teknik işlem yapan makineler “ patent hakkı olarak,3)Yenilik ve ayırt edicilik koşulunu taşıyan “ kullanıcı arayüzleri “için tasarım hakkı olarak korunabileceği ileri sürülmektedir.[11]

 

5.10  Bir bilgisayar programı üzerinde iki farklı mülkiyet söz konusu olabilir. Programın bulunduğu elektronik ortam üzerindeki üzerindeki fiziksel mülkiyet veya  kaydedilen programa ilişkin gayrimaddi mallar üzerindeki mülkiyet. Bilgisayar programlarına ilişkin bu hak, telif hakları (copyright – authors’ right) patent hukuku veya haksız rekabet (trade secrecy) hukukuna göre korunabilir.

5.11  Türk Hukukunda Bilgisayar    Programlarının Fikri Hukuka Göre Korunması için eser olarak nitelendirilebilmesi gerekir.       Türk Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK)  eser kavramının belirlenmesinde iki unsurun varlığını aramaktadır.   Bunlar; Kanun’da belirtilen eser kategorilerinden birine dahil olmak ve  sahibinin özelliğini taşımaktır.

5.12  Bir fikir ürününün koruma konusu düzeyine   çıkabilmesi için sahibinin özelliğini taşıyor olması  gerekir. Bağımsız ve yaratıcı bir fikri çalışma ürünü  olan eserler sahibinin özelliğini taşıyor sayılır. Sahibinin özelliğini taşımak unsuru, bazı hukuk sistemlerinde orijinallik olarak ifade edilmektedir.

5.13  FSEK’te  eser niteliğinin kazanılabilmesi için, sahibinin özelliğini taşımasının yanı sıra Kanunda dört kategori halinde belirtilen eser formlarından biriyle ifade edilmiş olması da şart koşulmaktadır. Bu eser kategorileri; İlim ve Edebiyat Eserleri, Musiki Eserleri, Güzel Sanat Eserleri ve Sinema Eserleridir.

5.14  Bilgisayar programlarının birbirinden ayrılması ve gözlemlenmesi mümkün olan, program akışı, algoritma, kaynak ve objekt kodu, kullanıcı arayüzü, unsurlarından oluşur.

5.15  FSEK’te 7.6.1995 tarih ve 4110 sayılı Kanun’la  yapılan değişiklikle bilgisayar programları, kanuni koruma altına alınmıştır. Bu değişiklikle, bilgisayar programları ve program sonucu doğurması koşuluyla program hazırlık tasarımları, “ilim ve edebiyat eserleri” kategorisine dahil edilmiştir.

5.16  Bağımsız eser olarak yaratılan bilgisayar programlarının yanında, “işleme eser” olarak geliştirilen bilgisayar programları da koruma altındadır.

5.17  İşleme eser, bir esere sadık kalmak suretiyle onun başka şekle dönüştürülmüş şeklidir. FSEK’e göre bir bilgisayar programının uyarlanması, düzenlenmesi veya herhangi bir değişim yapılmasıyla ortaya çıkan yeni bilgisayar programı “işleme eser” olarak korunur.

 

5.18  Bir bilgisayar programının tıpkısıyla aynı olacak şekilde (slavish copy), kopya edilmesinin telif hakkını ihlal edeceği   açıktır. Hukuka aykırı kopyalama veya çoğaltma bu dereceye ulaşmaksızın temelde veya büyük ölçüde benzerlik gösteriyorsa; bu durumda  telif hakkının ihlal edilip edilmediğini saptamak güçlük arz eder. Bilgisayar programlarının tamamına veya belirli  unsurlarına fikri hukuk tarafından koruma sağlanabilmesi için onun şekil veya ifade mi, yoksa fikir mi olduğunun tespiti zorunludur. [12]

5.19  Bilgisayar programlarının fikri, o programla gerçekleştirilen sonuç veya fonksiyondur. Program geliştiriciler bir programla benzer sonuçları doğurabilen diğer bir programı, başka ifadeler kullanarak meydana getirebiliyorlarsa; o zaman ilk program, bir fikrin ifadesi yani şekildir. Bununla beraber, diğer programların farklı bir ifade kullanarak o özel sonucu elde etme imkanlarının bulunmadığı hallerde, fikir ve ifade   birbirinin içine girmiştir. Fikri hukuk, son durumdaki bilgisayar programlarına koruma sağlamaz.

5.20  Programcının bir bilgisayar programı geliştirmeye  başlarken programın yerine getireceği fonksiyonun aşamalarını mantıksal olarak sıralamasına program akışı denir. FSEK m.2/1.  hükmü, bilgisayar programlarının hazırlık tasarımları dahi eser sayılır demek suretiyle “program akışına” da koruma sağlamaktadır. Bununla beraber, Kanunda hazırlık tasarımlarının korunabilmesi için bir sonraki aşamada program sonucunu doğurmaları şartı aranmaktadır.

 

5.21  Kaynak Kodu ve Objekt Kod: Bilgisayar programlarının programlama dillerinden biriyle yazılması ve sonrada bu kodun bilgisayarın anlayacağı dile çevrilmesi programlama sürecinin son aşamalarındandır. Programlamanın bu aşamasında fikirler detaylı ifadelere dönüştürüldüğünden, hem kaynak kodu hem de objekt  kod fikri hukuk tarafından  korunur. Bundan başka, bilgisayar programlarının detaylı yapısı da programın korunabilir ifadesinden sayılmaktadır.

5.22  Algoritma, bilgisayardan istenen sonucun alınmasını sağlayan mantık aşamalarının  sınırlı serisinden oluşan bir uygulama metodudur. Bir işlem metodu olduğundan, başka bir bilgisayar programında kullanılması mümkün bir fikir niteliğindedir. FSEK m.2/son da bilgisayar programının herhangi bir unsuruna  temel oluşturan fikir ve    ilkelerin eser sayılmayacağı hükmüne yer verilmiştir. Aynı maddenin gerekçesinde, algoritmanın  koruma kapsamı dışında olduğu açıkça belirtilmiştir.

5.23  Kullanıcı Arayüzü (User Interface) Bilgisayar programının “bak ve hisset” (look and feel) i olan kullanıcı arayüzü, kullanıcı ile bilgisayar arasındaki iletişimi sağlar.Kullanıcı arayüzünün biri fonksiyonel diğeri görsel ve işitsel (audovisual)  olmak üzere iki unsuru  vardır. Kullanıcı arayüzünün fonksiyonel unsuru, “kullanıcının klavyede özel bir tuşa bastığında  özel bir fonksiyonu  yerine getiren unsur” olarak tarif edilebilir.Kullanıcı arayüzünün fonksiyonel unsuru, kesinlikle, fikri hukuk tarafından korunmaz. Zira, endüstriyel  standartlar ve fikirler kamunun mülkiyetinde kalmalıdır. Kullanıcı  arayüzünün audovisual unsuruna ise bilgisayar kullanıcısı insanın bilgisayarla etkileşimini sağlamak için kullanılmayan sadece  has bir estetik görüntü veren unsurdur, denilebilir.Kullanıcı arayüzünün bu unsuru, estetik  niteliğin fonksiyonel niteliğe göre baskın olması halinde  telif  hakkına konu olabilir. Yalnız bu  şart, çoğu olayda  gerçekleşmeyeceği için, kullanıcı arayüzüne fikri hukuk korumasının ancak çok sınırlı hallerde tanınabileceğini  belirtmekte yarar vardır.

5.24  Eser sözleşmesi veya vekalet sözleşmeleri gereğince geliştirilen bilgisayar programlarında fikri hakkın kime ait olduğu hususunda BK ve FSEK’de hüküm bulunmamaktadır. Bu konuda direktifde de bir hüküm yer almamaktadır. Bu nedenle sorunun çözümünde taraflar arasındaki sözleşmeye bakmak gerekir. Bu sözleşmenin yorumundan fikri hakkın iş sahibine mi yoksa programı geliştirene mi ait olduğu belirlenebilir.[13]

 

5.25  Birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa eserin sahibi onu vücuda getirenlerin birliğidir.[14]

5.26  Eser sahipleri arasında mülkiyet, elbirliği(iştirak halinde) mülkiyetidir. Birliğe, fesih ve tasfiye haricindeki adi ortaklığa ilişkin hükümler uygulanır. Oysa ortak eserler bakımından kural olarak müşterek mülkiyet hükümleri geçerlidir.[15]

 
Av.Özgür Eralp
Mayıs 2004-ANKARA
avukat@ozgureralp.av.tr

 

 

..::internette telif hakları::..

 
 
Bu çalışma ELSA tarafından düzenlene “İnternette telif hakları” konulu panelde sunulmuş olan Powerpoint sunumunun wordleştirilmiş halidir. Sunumun akıcılığının bozulması için bazı eklemeler yapılmıştır.

Telif Hakları Açısından İnternet’in Özellikleri[1]

n       Kolay çoğaltma ve dağıtım
n       Eser türlerinin eşitliği.
n       Yeni eser türleri: bilgisayar oyunları, sanal gerçeklik uygulamaları.
n       Etkileşimlilik ve değişkenlik
n       Doğrusal olmama
n       Sınırlar üstü (transborder) kapsam
 

İnternet uygulamaları

n       e-mektup (e-mail)
n       haber grupları (newsgroups)
n       E-mektup grupları (mailgroups)
n       söyleşi odaları (chat)
n       çerçeveli servisler (framing services)
n       etkileşimli ağ oyunları (interactive network games),
 

Fikri haklarda Hirş nazariyesi

“Eserini umuma bahşeden ve milletin fikri servetini çoğaltan kimseye, bu hizmetine karşı bir mükafat olmak üzere, mevzu, müddet ve yer itibariyle mahdut bir hak tanınmaktadır…Eser sahibine, eser üzerinde mutlak mahiyette ferdi bir hak tanımak, haklı görünememektedir. Eser sahibine, eser üzerindeki hak ve salahiyetler yalnız ona değil, içinde yaşadığı ve faaliyette bulunduğu ve eserin vücuda getirilmesi için ilham almış olduğu cemiyete de teveccüh eder. O halde, eser sahibine, eseri üzerinde tanınan hak ve salahiyetler, mali veya manevi mahiyeti hiz ferdi haklar olarak değil, belki sadece ‘cemiyete bağlı haklar’ diye vasıflandırılabilir.
 

ABD Anayasası madde I, 8

Fikri mülkiyet hakları, eser sahibinin çıkarları doğrultusunda değil, öncelikle kamu yararının gerçekleştirilmesi amacıyla bahşedilirler. Bu haklar, bir takım yurttaşların yararlanması için tanınmazlar. Bu haklar sayesinde eser meydana getirenlere ve mucitlere bir nevi ikramiye verilerek, halkın meydana getirilen eserlerden ve yapılan icatlardan yararlanması sağlanır.
 

Uluslararası düzenlemeler[2]

n       Bern Antlaşması
n       Universal Telif Hakları Antlaşması
n       Roma Antlaşması
n       Cenevre Antlaşması
n       GATT-TRIPs (Dünya Ticaret Örgütü (WTO) Trips Antlaşmaları)
n       WIPO düşünce Hakları Anlaşması
n       Phonograms Antlaşması
 

BİLGİSAYAR SUÇLARI SÖZLEŞMESİ
(CONVENTION ON CYBERCRIME) [3]

4.BaşlıkTelif hakları ve bununla bağlantılı hakların ihlaline ilişkin suçlar.
n       Madde 10.1
Herbir taraf devlet telif hakları ihlallerini 24 Temmuz 1971 Paris Şartıyla yükümlülük altına girilen Yazın ve Sanat Ürürlerinin Korunmasına ilişkin Bern Anlaşması’na Fikri Ürün haklarının ticari yönü üzerine anlaşma ve WIPO Telif hakları anlaşmasına uygun olarak anlaşmalarda belirtilen etik hak istisnaları saklı kalmak üzere bilgisayar sistemleri aracılığıyla ticari boyutta ve isteyerek gerçekleştiğinde ulusal kanununda suç olarak tanımlamak için gerekli hukuki düzenlemeyi yapmalı ve gerekli diğer önlemleri yerine getirmelidir.
n       10.2
Her bir taraf devlet belirtilen konularla ilişkili hakların ihlallerini kendi kanununda tanımlandığı üzere Roma’da yapılan Uluslar arası Fonogram üreticileri ve kullanıcılarını ve yayıncı kurumları koruma anlaşması (Roma Anlaşması) fikri ürün haklarının ticari yönleri hakkındaki anlaşma, WIPO uygulayıcılar ve
Fonogramlar Antlaşması ile yükümlülük altına girilen anlaşmalara uygun olarak, bu anlaşmalarla belirtilen etik hakların istisnaları saklı kalmak üzere, böylesi fiiller isteyerek, ticari bir boyutta ve bilgisayar sistemleri vasıtasıyla işlendiğinde bu fiillerin suç tanımlamasını kendi kanunlarında düzenlemeli diğer önlemleri almalıdırlar.
n       10.3
Taraf devlet, başkaca etkin çıkar yolun olmadığı ve bu maddenin 1. Ve 2. Paragrafında geçen Uluslar arası gerekceleri de ortaya konan taraf devletin Uluslar arası sorumlulukları arasında yer almayan bir koruma sınırlı bazı durumlarda bu maddenin 1. Ve 2. Paragraflarında belirtilen suç sorumluluğunu uygulama hakkını saklı tutar.
 

ABD’deki suç kriteri

n       “Digital Millennium Copyright Act”(1998)
n       “No Electronic Theft Act” (1997)
“bir fikri hakkın izinsiz olarak kullanılması suçun gerçekleşmesi için yeterli değildir. Bu eylemin ticari çıkarla ya da kişisel ticari kazanç amacıyla yapılmış olması veya ihlal edilen hakkın belirli bir miktara ulaşan ekonomik bir değerinin olması ve belirli bir süre devam etmesi gerekmektedir.
 

Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun

Kanun No. 5101
Kabul Tarihi : 3.3.2004

  1. Belediye Kanunu
  2. Belediye Gelirleri Kanunu
  3. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun
  4. Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu
  5. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu

FSEK ek madde 4
MADDE 25. – 5846 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserler içerikten çıkarılır. Bunun için hakları haleldar olan gerçek veya tüzel kişi öncelikle bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak üç gün içinde ihlâlin durdurulmasını ister. İhlâlin devamı halinde bu defa, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcıdan ihlâle devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması istenir. İhlâlin durdurulması halinde bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanır. Servis sağlayıcılar, bilgi içerik sağlayıcılarının isimlerini gösterir listeyi her ayın ilk iş günü Bakanlığa bildirir. Servis sağlayıcılar ile bilgi içerik sağlayıcıları, Bakanlıkça istendiği takdirde her türlü bilgi ve belgeyi vermekle yükümlüdür. Bu maddede belirtilen hususların uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.
Birinci fıkrada bahsi geçen fiilleri kasten ve yetkisiz olarak işleyenler ile bu Kanunda tanınmış hakları ihlâl etmeye devam eden bilgi içerik sağlayıcılar hakkında bu Kanunun 72 nci maddesinin (2) numaralı bendi hükümleri uygulanır.
 
BİLGİSAYAR SUÇLARI SÖZLEŞMESİ
(CONVENTION ON CYBERCRIME)
MADDE 1- Tanımlar
c) “Servis sağlayıcı”
i. sistemi aracılığıyla kullanıcılarına bilgisayar sistemleriyle iletişim imkan sunan kamuya açık veya özel kuruluşlardır.
ii. veya bu iletişimin datalarını servis sağlayıcı ya da kullanıcıları adına işleyen ve tutan kamuya açık ya da özel kuruluşlardır.
 

Ankara 5.Ticaret Mahkemesi[4]

Davalı Murat Güzel imzalı (Dünden bugüne Türkiye’de internet) yazıda görsel malzeme olarak müvekkilinin kitabının 85. sayfasında ve ayrıca veb sitesinde yer alanve müvekkilinin kendi özgün eseri olan turistik Türkiye haritasının internette bulunan veb sayfasından elektronik kopyalama yöntemi ile zinsiz olarak alınıp kullanıldığını, müvekkilinin davalının adresine elektronik posta yolu ile kınama yazısı gönderdiğini, davalılardan Murat Güzel’in aynı yolla gönderdiği yazıda haritayı müvekkilinden kopyalayan bir başka kişiden kopya ettiğini, ancak kopya ettiği adresi veremeyeceğini belirterek izinsiz kullanma olgusunu kabul ettiğini ve izin isteğinde bulunduğunu, müvekkilinin eserini hazırlama sırasında çok uzun süren titiz bir çalışma içine girdiğini ve büyük bir maddi yük altına girdiğini, durum böyle iken eserden belirtilen şekilde yapılan bir alıntının faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesinitalep ve dava etmiş, karar celsesinde de istediği tazminat BK nun maddesine dayalı bir tazminat değil FSEK dayalı bir manevi zarar olduğu belirtmiştir. SAVUNMA: Davalılar vekili davacı tarafın kendi fikri çalışma ürünü iddia ettiği eserin ülkemizin coğrafi bölgelerini gösteren Türkiye haritasından başkası olmadığını ve özgün niteliği bulunmadığını, haritanın veb sitesinden kopyalandığı iddiasının da yerinde bulunmadığını, internetin binlerce sayfadan oluşan sonsuz nitelikte bilginin herkesin kullanımına açık olduğu bilgisayar ortamındaki kayıtlardan oluştuğunu, bu bilgilerin veb sitesi olarak adlandırılan bölümler halinde kullanıcılara sunulduğunu, herkese açık olan bu sitelerden elektronik ortamda her türlü kopyalamanın imkan dahilinde bulunduğunu, dergide kullanılan resim ile davacının sitesinde yer alan resmin teknik nitelilerinin birbirinden farklı olduğunu, davacı sitesindeki haritanın 72 dpi çözünürlüğe sahip olduğunu, dergide kullanılan görsel malzemenin ise 250 dpi çözünürlüğe sahip olmak zorunda olduğunu, şayet resim davacı veb sitesinden alınmış olsaydı görsel açıdan aynı kaliteyi sağlayabilmek için 1/3 oranında küçültülmesi gerekeceğini, boyutta küçültme olmamasının iddiayı çürüttüğünü, davacı yan tarafından anonim nitelikteki bir ortamda herkesin kullanımına açık şekilde bir resmin dergide yayınlanmış olması nedeni ile istenen tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
 

Yargıtay 11.Hukuk Dairesi[5]

22.6.2000
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna nazaran , olayda MK.nun 618.maddesinin uygulama olanağı bulunamayıp, FSEK hükümlerinin uygulanması gerektiği, davalının, Devleti temsil eden, davacı kuruluşca yayımlanan ve herkesin her türlü şekilde faydalandığı “Resmi Gazete” içeriğini fotokopi, tarayıcı, optik okuyucu gibi, kolaylık sağlayan araçlardan veya aynı vasıtadan değil de emek, para ve zaman harcayarak, bilgisayar klavyesi ile yeniden yazmak suretiyle, kağıt türünden olmayan disket, hard disk gibi unsurlar üzerine yeniden kendi müstakil tespitlerini çoğaltıp, elektronik ortamda ve “Elektronik Resmi Gazete” olarak internet ortamına aktarıp yayımlaması eyleminin haksız rekabet de oluşturmayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Avukat Özgür Eralp
Mart  2011-Ankara
www.ozgureralp.av.tr
 
TEKNOLOJİK GELİŞMELER VE FİKRİ HAKLAR
Teknolojideki gelişmeler neticesinde bu alanda fkri haklar ihlalleri de ciddi bir artış göstermiştir. Özellikle bilgisayar yazılımlarının kopyalanması şeklinde görülebilen bu tür ihlaller internetin gelişmesiyle hemen hemen tüm fikri hakların kolay şekilde ihlal edilebilir hale gelmiştir. Bu çalışmada ilgili mevzuat maddelerinin yanı sıra uluslar arası düzenlemeler eşliğinde konu incelenmeye çalışılacak bilişim ortamlarındaki fikri hak ihlalleriyle ilgili tanımlamalar yapılmaya çalışılacaktır. –
Telif Hakları Açısından İnternet’in Özellikleri
Kolay çoğaltma ve dağıtım
Eser türlerinin eşitliği.
Yeni eser türleri: bilgisayar oyunları, sanal gerçeklik uygulamaları.
Etkileşimlilik ve değişkenlik
Doğrusal olmama
Sınırlar üstü (transborder) kapsam
İnternet uygulamaları
e-mektup (e-mail)
haber grupları (newsgroups)
E-mektup grupları (mailgroups)
söyleşi odaları (chat)
çerçeveli servisler (framing services)
etkileşimli ağ oyunları (interactive network games),
Fikri haklarda Hirş nazariyesi
“Eserini umuma bahşeden ve milletin fikri servetini çoğaltan kimseye, bu hizmetine karşı bir mükafat olmak üzere, mevzu, müddet ve yer itibariyle mahdut bir hak tanınmaktadır…Eser sahibine, eser üzerinde mutlak mahiyette ferdi bir hak tanımak, haklı görünememektedir. Eser sahibine, eser üzerindeki hak ve salahiyetler yalnız ona değil, içinde yaşadığı ve faaliyette bulunduğu ve eserin vücuda getirilmesi için ilham almış olduğu cemiyete de teveccüh eder. O halde, eser sahibine, eseri üzerinde tanınan hak ve salahiyetler, mali veya manevi mahiyeti hiz ferdi haklar olarak değil, belki sadece ‘cemiyete bağlı haklar’ diye vasıflandırılabilir.
ABD Anayasası madde I, 8
Fikri mülkiyet hakları, eser sahibinin çıkarları doğrultusunda değil, öncelikle kamu yararının gerçekleştirilmesi amacıyla bahşedilirler. Bu haklar, bir takım yurttaşların yararlanması için tanınmazlar. Bu haklar sayesinde eser meydana getirenlere ve mucitlere bir nevi ikramiye verilerek, halkın meydana getirilen eserlerden ve yapılan icatlardan yararlanması sağlanır.
Uluslar arası düzenlemeler
Bern Antlaşması
Universal Telif Hakları Antlaşması
Roma Antlaşması
Cenevre Antlaşması
GATT-TRIPs (Dünya Ticaret Örgütü (WTO) Trips Antlaşmaları)
WIPO düşünce Hakları Anlaşması
Phonograms Antlaşması
BİLGİSAYAR SUÇLARI SÖZLEŞMESİ (CONVENTION ON CYBERCRIME)
4.BaşlıkTelif hakları ve bununla bağlantılı hakların ihlaline ilişkin suçlar.
Madde 10.1
Herbir taraf devlet telif hakları ihlallerini 24 Temmuz 1971 Paris Şartıyla yükümlülük altına girilen Yazın ve Sanat Ürürlerinin Korunmasına ilişkin Bern Anlaşması’na Fikri Ürün haklarının ticari yönü üzerine anlaşma ve WIPO Telif hakları anlaşmasına uygun olarak anlaşmalarda belirtilen etik hak istisnaları saklı kalmak üzere bilgisayar sistemleri aracılığıyla ticari boyutta ve isteyerek gerçekleştiğinde ulusal kanununda suç olarak tanımlamak için gerekli hukuki düzenlemeyi yapmalı ve gerekli diğer önlemleri yerine getirmelidir.
10.2
Her bir taraf devlet belirtilen konularla ilişkili hakların ihlallerini kendi kanununda tanımlandığı üzere Roma’da yapılan Uluslar arası Fonogram üreticileri ve kullanıcılarını ve yayıncı kurumları koruma anlaşması (Roma Anlaşması) fikri ürün haklarının ticari yönleri hakkındaki anlaşma, WIPO uygulayıcılar ve
Fonogramlar Antlaşması ile yükümlülük altına girilen anlaşmalara uygun olarak, bu anlaşmalarla belirtilen etik hakların istisnaları saklı kalmak üzere, böylesi fiiller isteyerek, ticari bir boyutta ve bilgisayar sistemleri vasıtasıyla işlendiğinde bu fiillerin suç tanımlamasını kendi kanunlarında düzenlemeli diğer önlemleri almalıdırlar.
10.3
Taraf devlet, başkaca etkin çıkar yolun olmadığı ve bu maddenin 1. Ve 2. Paragrafında geçen Uluslar arası gerekceleri de ortaya konan taraf devletin Uluslar arası sorumlulukları arasında yer almayan bir koruma sınırlı bazı durumlarda bu maddenin 1. Ve 2. Paragraflarında belirtilen suç sorumluluğunu uygulama hakkını saklı tutar.
“Digital Millennium Copyright Act”(1998)
“No Electronic Theft Act” (1997)
ABD’deki suç kriteri
“bir fikri hakkın izinsiz olarak kullanılması suçun gerçekleşmesi için yeterli değildir. Bu eylemin ticari çıkarla ya da kişisel ticari kazanç amacıyla yapılmış olması veya ihlal edilen hakkın belirli bir miktara ulaşan ekonomik bir değerinin olması ve belirli bir süre devam etmesi gerekmektedir. “
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Kanun No. 5101
Kabul Tarihi : 3.3.2004
Belediye Kanunu 
Belediye Gelirleri Kanunu 
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun 
Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu 
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
1. Manevi haklara tecavüz:
Madde 71 – (Değişik: 1/11/1983 – 2936/11 md.)

B) Ceza davaları:
I – Suçlar:
Bu Kanunun hükümlerine aykırı olarak kasten:
1. Alenileşmiş olsun veya olmasın, eser sahibi veya halefinin yazılı izni olmadan bir eseri umuma arz eden veya yayımlayan,
2. Sahip veya halefinin yazılı izni olmadan, bir esere veya çoğaltılmış nüshalarına ad koyan,
3. Başkasının eserini kendi eseri veya kendisinin eserini başkasının eseri olarak gösteren veya 15 inci maddenin ikinci fıkrası hükmüne aykırı hareket eden,
4. 32, 33, 34, 35, 36, 37, 39 ve 40 ıncı maddelerdeki hallerde kaynak göstermeyen veya yanlış yahut kifayetsiz veya aldatıcı kaynak gösteren,
5. (Ek: 21/2/2001 – 4630/26 md.) Eser sahibinin yazılı izni olmaksızın bir eseri değiştiren,
(Değişik: 3/3/2004-5101/17 md.) Kişiler hakkında, iki yıldan dört yıla kadar hapis veya ellimilyar liradan yüzellimilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunur.
2. Mali haklara tecavüz:
Madde 72- (Değişik: 3/3/2004-5101/18 md.)
Bu Kanuna aykırı olarak kasten;
Aralarında mevcut bir sözleşme olmasına rağmen bu sözleşme hükümlerine aykırı olarak bir eser veya işlenmelerinin kendi tarafından çoğaltılmış nüshalarını satan veya dağıtan kişiler hakkında, üç aydan iki yıla kadar hapis veya onmilyar liradan ellimilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden,
Hak sahibinin izni olmaksızın bir eseri ve çoğaltılmış nüshalarını, bu Kanunun 81 inci maddesinin yedinci fıkrasında sayılan yerlerde satan kişiler hakkında üç aydan iki yıla kadar hapis veya beşmilyar liradan ellimilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden,
Hak sahibinin izni olmaksızın;
Bir eseri herhangi bir şekilde işleyen,
Bir eseri herhangi bir şekilde çoğaltan,
Bir eseri herhangi bir şekilde yayan,
Bir eserin nüshalarını yasal veya yasal olmayan yollardan ülkeye sokan ve her ne şekilde olursa olsun ticaret konusu yapan,
Bir eseri topluma açık yerlerde gösteren veya temsil eden, bu gösterimi düzenleyen veya dijital iletim de dahil olmak üzere her nevi işaret, ses ve/veya görüntü iletimine yarayan araçlarla yayan veya yayımına aracılık eden,
Kişiler hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis veya ellimilyar liradan yüzellimilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunur.
3. Diğer suçlar:
Madde 73 – (Değişik: 3/3/2003-5101/19 md.)
Bu Kanunun 71, 72, 80 ve 81 inci maddelerinde belirtilen suçlar dışında kalan diğer suçlar hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:
Kasten;
Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak çoğaltıldığını bildiği veya bilmesi icap ettiği bir eserin nüshalarını ticarî amaçla elinde bulunduran,
Mevcut olmadığını veya üzerinde tasarruf selahiyeti bulunmadığını bildiği veya bilmesi icap ettiği malî hakkı veya ruhsatı başkasına devreden veya veren yahut rehneden veyahut herhangi bir tasarrufun konusu yapan,
Yegâne amacı bir bilgisayar programını korumak için uygulanan bir teknik aygıtın geçersiz kılınmasına veya izinsiz ortadan kaldırılmasına yarayan herhangi bir teknik aracı, ticarî amaç için elinde bulunduran veya dağıtan,
Kişiler hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis veya ellimilyar liradan yüzellimilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden,
Kasten; bu Kanunun hükümlerine uygun olarak çoğaltılmış ve yayılmış eser nüshalarının, yapımların ve fonogramların, çoğaltma ve yayma hakkı sahiplerinin ayırt edici unvan, marka ve künye bilgileriyle birlikte tıpkı basım ve yapım yoluyla, işaret, yazı, ses, hareketli veya hareketsiz görüntü ya da veri tekrarına yarayan alet veya yöntemlerle çoğaltan veya bu şekilde çoğaltılmış nüshaları yayan, kişiler hakkında üç yıldan altı yıla kadar hapis veya yirmimilyar liradan ikiyüzmilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden,
Hükmolunur.
II – Fail:
Madde 74 –
71, 72, 73 ve 80 inci maddelerde sayılan suçlar, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından işlenmiş ise, suçun işlenmesine mani olmıyan işletme sahibi veya müdürü yahut her hangi bir nam ve sıfatla olursa olsun işletmeyi fiilen idare eden kimse de fail gibi cezalandırılır. Cezayi mucip fiil işletme sahibi veya müdürü yahut işletmeyi fiilen idare eden kimse tarafından emredilmiş ise bunlar fail gibi; temsilci veya müstahdem ise, yardımcı gibi cezalandırılır.(1)
Temsil edilmesinin kanuna aykırılığını bildiği bir eserin umuma gösterilmesi için karşılıklı veya karşılıksız olarak bir mahalli tahsis eden veya böyle bir eserin temsilinde vazife veya rol alan kimse, yardımcı olarak cezalandırılır.
Bir tüzelkişinin işleri çevrilirken 71, 72, 73 ve 80 inci maddelerde sayılan suçlardan biri işlenirse; masraf ve para cezasından tüzelkişi diğer suçlularla birlikte müteselsilen mesuldür.(1)
Ceza Kanununun 64, 65, 66 ve 67 nci maddelerinin hükümleri mahfuzdur.
FSEK ek madde 4
MADDE 25. – 5846 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserler içerikten çıkarılır. Bunun için hakları haleldar olan gerçek veya tüzel kişi öncelikle bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak üç gün içinde ihlâlin durdurulmasını ister. İhlâlin devamı halinde bu defa, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcıdan ihlâle devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması istenir. İhlâlin durdurulması halinde bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanır. Servis sağlayıcılar, bilgi içerik sağlayıcılarının isimlerini gösterir listeyi her ayın ilk iş günü Bakanlığa bildirir. Servis sağlayıcılar ile bilgi içerik sağlayıcıları, Bakanlıkça istendiği takdirde her türlü bilgi ve belgeyi vermekle yükümlüdür. Bu maddede belirtilen hususların uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.
Birinci fıkrada bahsi geçen fiilleri kasten ve yetkisiz olarak işleyenler ile bu Kanunda tanınmış hakları ihlâl etmeye devam eden bilgi içerik sağlayıcılar hakkında bu Kanunun 72 nci maddesinin (2) numaralı bendi hükümleri uygulanır.
İkramiye
Ek Madde 12 – (28/12/2006-5571/3 md.)

Bu Kanunun 81 inci maddesine aykırı olarak çoğaltılan nüsha ve yayınların yakalanması halinde, bu Kanun hükümleri ve ilgili diğer mevzuat hükümleri çerçevesinde suça konu olan materyalleri yakalama işlemine fiilen katılan, önleme, izleme ve soruşturmakla görevli olan denetim komisyonu başkan ve üyelerinden kamu görevlisi olanlara ikramiye ödenir.
Bir denetim faaliyeti çerçevesinde yapılan el koymalar neticesinde denetim komisyonu başkan ve üyelerine verilebilecek ikramiyenin toplam tutarı, ellibin gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçemez. İkramiye tutarı ilgililere eşit olarak paylaştırılır. Bir kişiye ödenecek ikramiyenin yıllık toplam tutarı kırkbin gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçemez.
Ödenecek ikramiyenin yüzde ellisi, nüsha ve yayınlar sahipsiz yakalanmışsa mahkemesince verilecek olan müsadere kararını, sahipli yakalanmış ise kamu davası açılmasını, kalan yüzde ellisi ise müsadereye veya mahkûmiyete ilişkin hükmün kesinleşmesini takip eden bir ay içinde Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden ödenir.
Bu Kanunun 81 inci maddesinin yedinci fıkrası ile satış yapılması yasaklanmış olan yerlerde satılan yasal nüshalara el konulması halinde ikramiye ödenmez.
Bu maddeye göre ödenecek ikramiyelerden herhangi bir vergi ve kesinti yapılmaz.
Denetim komisyonlarının oluşumu ve çalışma esasları ile ödenecek ikramiyenin hesabında el konulan materyalin niteliği ve miktarı dikkate alınarak belirlenecek göstergeler ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelik ile düzenlenir.
Ankara 5.Ticaret Mahkemesi
davalı M. G. imzalı (Dünden bugüne Türkiye’de internet) yazıda görsel malzeme olarak müvekkilinin kitabının 85. sayfasında ve ayrıca veb sitesinde yer alanve müvekkilinin kendi özgün eseri olan turistik Türkiye haritasının internette bulunan veb sayfasından elektronik kopyalama yöntemi ile zinsiz olarak alınıp kullanıldığını, müvekkilinin davalının adresine elektronik posta yolu ile kınama yazısı gönderdiğini, davalılardan M. G.’in aynı yolla gönderdiği yazıda haritayı müvekkilinden kopyalayan bir başka kişiden kopya ettiğini, ancak kopya ettiği adresi veremeyeceğini belirterek izinsiz kullanma olgusunu kabul ettiğini ve izin isteğinde bulunduğunu, müvekkilinin eserini hazırlama sırasında çok uzun süren titiz bir çalışma içine girdiğini ve büyük bir maddi yük altına girdiğini, durum böyle iken eserden belirtilen şekilde yapılan bir alıntının faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesinitalep ve dava etmiş, karar celsesinde de istediği tazminat BK nun maddesine dayalı bir tazminat değil FSEK dayalı bir manevi zarar olduğu belirtmiştir. SAVUNMA: Davalılar vekili davacı tarafın kendi fikri çalışma ürünü iddia ettiği eserin ülkemizin coğrafi bölgelerini gösteren Türkiye haritasından başkası olmadığını ve özgün niteliği bulunmadığını, haritanın veb sitesinden kopyalandığı iddiasının da yerinde bulunmadığını, internetin binlerce sayfadan oluşan sonsuz nitelikte bilginin herkesin kullanımına açık olduğu bilgisayar ortamındaki kayıtlardan oluştuğunu, bu bilgilerin veb sitesi olarak adlandırılan bölümler halinde kullanıcılara sunulduğunu, herkese açık olan bu sitelerden elektronik ortamda her türlü kopyalamanın imkan dahilinde bulunduğunu, dergide kullanılan resim ile davacının sitesinde yer alan resmin teknik nitelilerinin birbirinden farklı olduğunu, davacı sitesindeki haritanın 72 dpi çözünürlüğe sahip olduğunu, dergide kullanılan görsel malzemenin ise 250 dpi çözünürlüğe sahip olmak zorunda olduğunu, şayet resim davacı veb sitesinden alınmış olsaydı görsel açıdan aynı kaliteyi sağlayabilmek için 1/3 oranında küçültülmesi gerekeceğini, boyutta küçültme olmamasının iddiayı çürüttüğünü, davacı yan tarafından anonim nitelikteki bir ortamda herkesin kullanımına açık şekilde bir resmin dergide yayınlanmış olması nedeni ile istenen tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi
22.6.2000
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna nazaran , olayda MK.nun 618.maddesinin uygulama olanağı bulunamayıp, FSEK hükümlerinin uygulanması gerektiği, davalının, Devleti temsil eden, davacı kuruluşca yayımlanan ve herkesin her türlü şekilde faydalandığı “Resmi Gazete” içeriğini fotokopi, tarayıcı, optik okuyucu gibi, kolaylık sağlayan araçlardan veya aynı vasıtadan değil de emek, para ve zaman harcayarak, bilgisayar klavyesi ile yeniden yazmak suretiyle, kağıt türünden olmayan disket, hard disk gibi unsurlar üzerine yeniden kendi müstakil tespitlerini çoğaltıp, elektronik ortamda ve “Elektronik Resmi Gazete” olarak internet ortamına aktarıp yayımlaması eyleminin haksız rekabet de oluşturmayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
T.C. Kültür Bakanlığı
Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü
Bilgisayar Programları/Veritabanları Kayıt – Tescil İşlemleri
1) Dilekçe (Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’ne Hitaben)

2)
 1 adet başvuru formu bilgisayarda doldurularak imzalanacak.
3)  Kayıt- Tescil belgesi başvuru sahibi sayısından 3 adet fazla olacak şekilde bilgisayarda doldurulacak ve imzalanmayacak.(Örnek: Eğer eser 2 kişiye ait ise doldurulacak belge sayısı 2+3=5 adettir).
4) Taahhütname bilgisayarda doldurularak imzalanacak.
5) Kayıt – Tescil ücreti ve Eserin Kayıt – Tesciline ilişkin bilgiler içintıklayınız.
6) Bilgisayar Programları/Veritabanları Kayıt – Tescil başvurusu kabul işlemi içintıklayınız.
Gerekli Form ve Belgeler
Bilgisayar Programları/Veritabanları Kayıt – Tescil Başvuru Formu 
Bilgisayar Programları/Veritabanları Kayıt – Tescil Belgesi 
Taahhütname
DOSYA PAYLAŞIM PROGRAMLARI
LimeWire Basic
LimeWire Basic, Gnutella ağı üzerinden kullanıcılarına hizmet veren bir dosya paylaşım yazılımıdır. Açık kaynak kodlu bir yazılım olduğundan tümüyle ücretsiz olarak sunulmaktadır. Birçok farklı kategoride arama yapabilmenizi sağlamaktadır; ses, video, görüntü, belge ve program dosyaları. Ayrıca herhangi bir kategori belirtmeden de arama yapılabilmektedir.
Yazılım özellikle ses dosyalarını bulabilmesi ile ünlüdür. Arama yapabilmek için ses dosyasının, parçayı seslendirenin veya bulunduğu albümün adını bilmeniz yeterlidir. Bilgileri uygun alanlara girdikten sonra “Search”(Ara) düğmesine basmanız gerekmektedir. Yazılım size dosyanın bulunduğu tüm kaynakları innDirilme sayısına göre sıralayacaktır. En çok innDirilme yapılan kaynağın en güvenli ve en hızlı kaynak olduğu varsayımına güvenebilirsiniz.
Yazılım yaptığınız arama sonuçlarında dosyaların kalitesini, lisans durumunu, dosya biçimini, dosya boyutunu, bit oranını ayrıntılı biçimde gösterdiğinden size en uygun olan arama sonucunu seçebilirsiniz. Dosyaların yüklenme hızları kaynağına göre değişmekte olup genel anlamda oldukça hızlıdır. İnnDirdiğiniz dosyaları gruplayabilir, varsayılan olarak seçilmiş dosya innDirme dizinini isteğinize göre değiştirebilirsiniz.
Yazılımın En Gözde 10 Özelliği:
. Farklı yazılımların toplanması ile oluşturulmamıştır, yani tek başına tümleşik bir yazılımdır. İçerisinde de hiçbir casus yazılım ve reklam ajanı bulundurmadığını garanti eder.
2. Güvenlik duvarından – güvenlik duvarına aktarım özelliği ile şu an kullanıcıların % 60’a yakını güvenlik duvarı kullandığından dosyaların innDirilmesi sırasında herhangi bir güvenlik sorunu yaşama riskiniz oldukça düşüktür.
3. Hızlı ağ bağlantıları; yeni kullanılan “UDP Host Önbellekleri” ile LimeWire çalıştırıldıktan hemen sonra, kullanıcılar daha önce hızlı bağlandıkları ağlara bağlanabilirler.
4. Uluslararası tak ve çalıştır özelliği ile; UPnP desteğine izin verilerek daha çok arama sonucu bulunması ve daha hızlı yüklemeler yapılması sağlanır.
5. iTunes bütünleşmesi; Windows ve Mac kullanıcıları şimdi LimeWire’in iTunes bütünleşmesinden faydalanabilirler.
Creative Commons bütünleşmesi; LimeWire şimdi bir Creative Commons Lisansı altında lisanslı OGG ve MP3 dosyalarını tanıyabilmektedir.
7. “Yenilikler Neler?” özelliği; kullanıcılar eklenen en yeni içerikler için ağa göz atabilir.
8. LimeWire’de yapılan aramalar şimdi tam olarak dosyaları tanımlayan bilgileri göstermektedir.
9. Proxy desteği; ağ üzerindeki vekil kullanıcıların da innDirme yapabilmelerine izin verilmektedir.
10. Uluslararası arama ve gruplama için destek; kullanıcılar artık herhangi bir lisanda arama yaparak diğer yabancı kullanıcıların yüklediği içeriklere de ulaşabilmektedir, ayrıca en yakın kaynaktan yükleme yapılabilmesi de sağlanmaktadır.
 
 


[1] [1] http://www.history.hacettepe.edu.tr/archive/InternetTelif.html İnternette telif hakları – Ramazan Acun
[2] İnternet Ortamındaki Yayınlarda Telif Hakları- Emine Nergiz Köseoğlu
[3] Siber Suçlar Sözleşmesi –İVHP çevirisi
[4] http://www.hukukcu.com/
[5] http://www.hukukcu.com/
 
Av.Özgür Eralp
www.ozgureralp.av.tr
Aralık 2012 – Ankara
 
Avukat Özgür Eralp
Mart 2010-Ankara
www.ozgureralp.av.tr

İNTERNET SİTESİ TASARIM İŞİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ

İnternet sitesi tasarım işiyle ilgili olarak taraflar arasında yapılacak bu tür bir sözleşme Borçlar Kanunu’nun 355. ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiş olan istisna (eser) sözleşmesi niteliğindedir. Dolayısıyla, uyuşmazlığın çözümünde hem taraflar arasındaki sözleşmenin, hem de Borçlar Kanunu’nun eser (istisna) sözleşmesine ilişkin 355. ve sonraki hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Eser sözleşmesi; ücret, eser, bir eserin meydana getirilmesi ve tarafların anlaşması şeklinde dört temel unsuru içermektedir. Eser sözleşmesinde, yüklenicinin iki asli yükümü bulunmaktadır. Bunlardan biri eser meydana getirme, diğeri eseri teslimdir. Teslim, tamamlanmış eserin iş sahibine ifa olarak arz edilmesidir. Eserin tamamlanması, kararlaştırılan işlerin tamamen yapılmasıyla gerçekleşir. İş sahibine ifa olarak arz edilen eserin ayıplı olması, bu anlamda teslime engel değildir. Eserin ayıpsız olması, onun teslim edilmesinin ve teslim alınmasının şartını teşkil etmez. Yüklenici işi sözleşmede kararlaştırılan bedelle yapmak ve teslim etmek yükümlüğü altındadır. İş bitmediği takdirde, yüklenici bunun sonuçlarına katlanmak ve işin tamamlanması için başkasına yaptırılmasından doğacak zararları da karşılamak zorundadır.
Esasen internet(web sitesi) sitesi tasarımı işi bir bütün olarak değerlendirilmektedir. Örneğin bir alışveriş sitesinde kullanıcı bu web siteleri aracılığıyla ürünlerini sergilemekte ve online sipariş ve satış işlemlerini gerçekleştirebilmektedirler. Satış imkanı olmayan bir online satış sitesi de tamamlanmış olarak kabul edilemez. Tüm tasarım ve yazılım işlemleri bitmiş fakat sözleşmede olmasına rağmen online ödeme sistemi entegre edilerek faaliyete geçirilememiş bir alışveriş sitesinde durum böyledir.
İşveren yaptığı ödemeleri yüklenici ise yaptığı işi ispatlamak zorundadır. Yüklenici sözleşmede yer alan internet sitesini sözleşmede yer alan şartlara göre eksiksiz olarak ve süresinde tamamlayıp işverene teslim ettiğini ispatlamak zorundadır. Eğer internet sitesini yaparken sözleşmede yer alan edimlerini aşarak, işverenin talepleri üzerine fazlasıyla emek sarf ederek ekstra özellikler hazırlamak zorunda kalmışsa veya internet sitesinin hazırlanması için gerekli olan bilgileri kendisine vermesini istediği halde bilgiler işveren tarafından yükleniciye verilmemişse yüklenici elinde olmayan ve işverenden kaynaklanan nedenlerden dolayı ikinci internet sitesini tamamlayamadığını iddia edebilir. Şüphesiz bu durumda yüklenici bu iddialarını ispatlamak zorunda kalır.
Eksik veya ayıplı dahi olsa bir teslim söz konusu olmayan durumlarda internet sitesi tasarım işinin özelliği gereği iş bir bütün olarak değerlendirildiğinden herhangi bir kesinti hesaplaması da yapılması da çoğu zaman mümkün olamamaktadır.
İnternet sitesi tasarım işiyle ilgili olarak hukuk yargılamasında sunulması ve incelenmesi için gerekli baçlıca deliller;

  • Taraflar arasında akdedilmiş sözleşme
  • Alan adı uzantısı tr. ise ODTÜ nic.tr yönetiminde tutulması gereken bilgi ve belgeler (özellikle idari-ödeme ve teknik sorumlulara ilişkin bilgi ve belgeler)
  • .tr uzantısı dışında genel nitelikteki alan adları için ilgili alan adı yönetiminde tutulması gereken bilgi ve belgeler
  • Muhasebe kayıtları (ödemeler, faturalar, cari hesap ekstresi)
  • Hosting – yer sağlayıcı bilgi ve belgeler
  • Taraflar arasındaki elektronik postalar da dahil olmak üzere tüm yazışmalar
  • Elektronik posta hizmeti dahil edilmişse bunlara ilişkin bilgi ve belgeler
  • İçerik yönetimi vb. konularda eğitim verilmesi taahhüt edilmişse buna ilişkin bilgi ve belgeler
  • İnternet sitesinin mevcut durumunun tespit edildiği bilirkişi raporunu içeren tespit dava dosyası(olayın niteliğine göre Sulh Hukuk – Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemelerinden alınmış olabilir – Noterliklerce internet sitesi tespit edilmesi ispat hukuku açısından tarafımızdan çok önerilen bir yöntem değildir.
  • Online katalog-alışveriş veya yazılım barındırması gereken bir internet sitesiyse buna ilişkin yazılım kodlar vb. bilgi ve belgeler
  • İnternet sitesi yaptıracak kişi veya kurumun internet sitesi tasarım işini yapacak kişi veya kuruma teslim ettiği bilgi,belge,fotoğraflar ve bu materyallerin kime ne şekilde ne zaman teslim edildiği
  • Sözleşmede cezai şart vb. hükümlerin var olup olmadığı var ise sözleşmeye uyulmaması üzerine karşı tarafa gönderildiyse faks, mektup veya  noterden çekilmiş ihtarname örneği

 

 


[4] http://brahms.emu.edu.tr/babagil/bilg101Chapter5.pdf
[5]http://www.godoro.com/Divisions/Ehil/Mecmua/Magazines/Articles/txt/html/article_ProgrammingAndLanguage.html
[9] Bilgisayar Programlarının Fikri Mülkiyet Hukukunda korunması – Yrd.Doç.Dr. Mustafa Aksu – Sayfa 121
[10] İnternet Ortamında Fikri Hakların Korunmasına Uygulanacak Hukuk – Yard.Doç.Dr.Yavuz Kaplan Sayfa 86
[11] www.izmir.adalet.gov.tr/Eklemeler/makale/sunum1.ppt  – FİKRİ MÜLKİYET BİLGİSAYAR PROGRAMLARININ ADLİ SORUŞTURMASINDA DELİLLERİN TOPLANMASI – M.Nevhan Akyıldız
[13] Rekabet Hukukunda Bilgisayar Programlarının Korunması – Yard.Doç.Dr.Sevilay Eroğlu – Sayfa 50
[14] İnternet ortamında fikir ve sanat eserlerinin korunmasına ilişkin sorunlar  ve çözüm önerileri – İnternet ve Hukuk – Erdem Türkekul – sayfa 561
[15] Uygulamalı Fikri Mülkiyet Hukuku – Dr.Cahit Suluk – Hakim Ali Orhan – Sayfa 286

internet alan adları
İNTERNET ALAN ADLARI YÖNETMELİĞİ açısından Alan Adlarının Hukuki Durumu

internet alan adları

internet alan adları

Alan adı nedir?

Alan adı, bir İnternet sitesini veya İnternet üzerindeki bir noktayı tanımlayan ve ona ulaşmayı sağlayan, kullanıcılara bir anlam ifade eden ve hatırlanması kolay biricik (eşsiz-unique) alfa nümerik gösterimlerdir.

Alan adı sistemi (DNS) nedir?

İnternet üzerinden haberleşmenin sağlanabilmesi için bu ağa bağlı olan her uç birimin bir İnternet Protokol (IP) adresi bulunması zorunludur. Ancak IP adreslerinin son kullanıcılar tarafından bilinmesi ve hatırda tutulması zor olduğu için, İnternet üzerinden iletişimi kolaylaştırmak amacıyla alan adlarını IP adreslerine çeviren Alan Adı Sistemi (Domain Name System-DNS) geliştirilmiştir.

“.tr” nedir?

Hiyerarşik bir yapıya sahip olan alan adlarında nokta ile ayrılan bölümler soldan sağa doğru artan düzeyde bir önem sırasına sahiptir. TLD (Top Level Domain-Birinci Derece Alan Adı), alan adının en sağındaki bölümdür. Ülke kodu uzantılı alan adları ise (ccTLD) ilgili ülkeler ya da bölgeler için rezerve edilmiş ve bir ülkeyi, bir toprak parçasını veya bir coğrafi bölgeyi gösteren, ISO 3166 standardında tanımlanan iki harflik kısaltmalardan oluşan birinci derece alan adlarıdır. Ülkemize ait ccTLD “.tr” olup, birici derece alan adı .”tr” olan tüm alan adları genel olarak .tr uzantılı alan adları olarak ifade edilmektedir.

internet alan adları Tanımlar

07.11.2010 tarihli 27752 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan İnternet Alan Adları Yönetmeliği’ne göre tanımlar aşağıdaki gibidir;
CENTR: Avrupa Ulusal Üst Düzey Alan Adı Kayıt Kurumları Konseyini,
ICANN: İnternet Tahsisli Adlar ve Sayılar Kurumunu,
İnternet alan adı: İnternet üzerinde bulunan bilgisayar veya İnternet sitelerinin adresini belirlemek için kullanılan İnternet protokol adresini tanımlayan adları,
RIPE NCC: RIPE Şebeke Koordinasyon Merkezini,
.tr ağ bilgi sistemi (TRABİS): “.tr” uzantılı internet alan adı sisteminin ve buna ait merkezi veritabanının işletilmesine, rehberin oluşturulmasına, güncellenmesine ve rehberlik hizmetinin sunulmasına ve alan adı başvuru işlemlerinin gerçek zamanlı olarak yapılmasına imkân veren, tüm bu faaliyetlerin güvenli ve iş sürekliliğini sağlayacak şekilde gerçekleştirildiği sistemi,
Uyuşmazlık Çözüm Hizmet Sağlayıcı (UÇHS): Alan adları ile ilgili ihtilafların çözüm sürecini hakemler veya hakem heyetleri vasıtasıyla yürüten kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını, üniversiteleri veya uluslararası kuruluşları,

internet alan adlarının yapısı

07.11.2010 tarihli 27752 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan İnternet Alan Adları Yönetmeliği’nin 5.maddesi gereğince Alan adlarının yapısı “a.b.tr” ve “a.tr” şeklindedir.

Alan Adlarının Yapısı ve Belgeli Tahsis Edilen Alt Alanlar

Tanımlar

“a.b.tr” ve “a.tr” yapısındaki İnternet alan adlarında; Tr Ülkemizin ISO (International Organization for Standardization –Uluslararası Standardizasyon Örgütü) 3166 standardı ile belirlenen ve İnternet alan adlarında kullanılan kodunu “.tr” uzantılı İnternet alan adları altında tanımlanan alt alan adlarını Bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde kişilerin serbestçe belirlediği alanı ifade eder.

Alt Alanlar

“.tr” altında tanımlanan alt alanlar aşağıda belirtilmiştir.
“.com”“.net”“.biz”“.info”“.bbs”“.name”“.org”“.web”“.gen”“.av”“.tv”“.dr”“.k12”“.tel”“.bel”“.gov”“.edu”“.pol”“.tsk”

Belgeli Tahsis Edilen Alt Alan Adları

Aşağıda yer alan alt alanlar belirtilen taraflara Kurumun belirleyeceği belgeler karşılığında tahsis edilir.
Alt Alan
Tahsis Edilecek Taraf
“.av”Türkiye Barolar Birliğine kayıtlı serbest avukatlar, hukuk büroları ve avukatlık ortaklıkları
“.bel”İçişleri Bakanlığı kayıtlarında yer alan belediyeler
“.dr”Türk Tabipler Birliğine kayıtlı tıp doktorları, doktor ortaklıkları, hastaneler ve Sağlık Bakanlığı birinci basamak sağlık kuruluşları
“.edu”T.C. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) tarafından tanınan yüksek eğitim kurumları
“.gov”Kamu kurum ve kuruluşları
“.pol”Emniyet Genel Müdürlüğü ve bünyesindeki birimler
“.k12”Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından onaylanmış okul öncesi eğitim veren kreş, anaokulu, ilköğretim, lise ve dengi öğretim kurumları
“.tsk”Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yer alan birimler

Başvurulabilecek alan adları

07.11.2010 tarihli 27752 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan İnternet Alan Adları Yönetmeliği’nin 6.maddesi gereğince Başvuruda bulunulabilmesi için bir alan adının “a” kısmının;
a) Yalnız harfler (a-z), rakamlar (0-9) ve tire (-) işaretinden oluşması,
b) En az iki en fazla altmışüç karakter uzunluğunda olması,
c) Tire (-) işareti ile başlamaması ve/veya bitmemesi,
ç) Yalnızca üçüncü ve dördüncü karakterlerin birlikte tire (-) olmaması,
d) Başkasına tahsisli olmaması,
e) Tahsise kapalı adlar listesinde yer almaması gerekmektedir.

Uyuşmazlık çözüm mekanizması

07.11.2010 tarihli 27752 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan İnternet Alan Adları Yönetmeliği’nin 23.maddesi gereğince Alan adları ile ilgili ihtilaflar alternatif olarak UÇHS’ler tarafından işletilen uyuşmazlık çözüm mekanizması vasıtasıyla çözülür. Uyuşmazlık çözüm mekanizmasının işletilmesine ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından düzenlenir.

Hakemler

07.11.2010 tarihli 27752 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan İnternet Alan Adları Yönetmeliği’nin 26.maddesi gereğince UÇHS’lerin listelerinde yer alacak hakemlerin fikri mülkiyet hakları hukuku, marka hukuku, ticaret hukuku veya bilişim hukuku alanlarında uzman olması gerekir. Hakemler, uyuşmazlık konusu alan adına ve taraflarına ilişkin bağımsızlık ve tarafsızlıklarını gösterir yazılı beyanlarını UÇHS’ye sunmalarını müteakip çalışmaya başlarlar. Hakemlerin çalışmalarını kendilerine iletilen bilgi, belge ve delillerden oluşan dosya üzerinden yapmaları esas olup, gerek görülmedikçe, taraflar şahsen dinlenmez.

Kararın alınması

07.11.2010 tarihli 27752 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan İnternet Alan Adları Yönetmeliği’nin 27.maddesi gereğince Hakem veya hakem heyeti, ilgili mevzuat, içtihatlar ve yargı kararlarını da göz önüne alarak, şikâyetçi tarafın talebi doğrultusunda alan adlarının iptaline, şikâyetçi tarafa devrine veya şikâyetçi tarafın talebinin reddine karar verir. Hakem kurulunun kararları basit çoğunlukla alınır, çekimser oy kullanılamaz.UÇHS, kendisine iletilen kararı bir gün içinde Kuruma ve şikâyetle ilgili taraflara bildirir ve İnternet sitesinde yayımlar.

TRABİS

5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 35 inci maddesi gereğince internet alan adlarının tahsisini yapacak kurum veya kuruluşun tespiti ile alan adı yönetimine ilişkin usul ve esaslar Ulaştırma Bakanlığı tarafından belirlenir.
Bu kapsamda hazırlanan İnternet Alan Adları Yönetmeliği 7 Kasım 2010 tarihinde yayımlanmıştır.
BTK bu Yönetmeliği’nin 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca TRABİS’i kurmak ve işletmek veya belirlediği usul ve esaslar çerçevesinde TRABİS’in üçüncü bir tarafça kurulması ve işletilmesini sağlamakla görevlendirilmiştir.
“.tr” ağ bilgi sistemi (TRABİS); “.tr” uzantılı internet alan adı sisteminin ve buna ait merkezi veritabanının işletilmesine, rehberin oluşturulmasına, güncellenmesine ve rehberlik hizmetinin sunulmasına ve alan adı başvuru işlemlerinin gerçek zamanlı olarak yapılmasına imkân veren, tüm bu faaliyetlerin güvenli ve iş sürekliliğini sağlayacak şekilde gerçekleştirildiği sistem olarak tanımlanmaktadır. Bu çerçevede TRABİS kurulum çalışmaları devam etmektedir. http://www.trabis.gov.tr/tr/index.html

internet alan adları Kayıt Kuruluşları

Kayıt kuruluşu (KK); Başvuru, yenileme, iptal gibi alan adları ile ilgili işlemlerin yapılmasına aracılık eden taraf olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre KK’lar alan adı tahsisi, başvuru, yenileme ve iptal işlemlerinin yürütüldüğü, alan adı sahibi ile birebir irtibatta olan tarafı ifade etmektedir. Söz konusu yönetmelik sonucu ortaya çıkan yaklaşımla, alan adı tahsis işlemlerinin kolaylaştırılması, ilk gelen ilk alır kuralının uygulanması, KK’ların sayısının artırılması ve daha rekabetçi bir pazarın oluşturulması hedeflenmektedir. KK olma koşulları, uyulması gereken kurallar ve diğer hususlar Kurum tarafından yayımlanacak Tebliğ ile belirlenecektir.
Bu kapsamda Kurum, küresel internet toplumunun ihtiyaçlarının dikkate alınması amacıyla bir araştırma yapmakta, mevcut ve potansiyel ”.tr” kayıt kuruluşlarını görüşlerini paylaşmaya davet etmektedir.

Uyuşmazlık Çözüm Mekanizması (UÇM)

07.11.2010 tarihli 27752 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan İnternet Alan Adları Yönetmeliği’nin 23.maddesinin birinci fıkrası uyarınca alan adları ile ilgili ihtilafların alternatif olarak Uyuşmazlık Çözüm Hizmet Sağlayıcıları (UÇHS) tarafından işletilen uyuşmazlık çözüm mekanizması vasıtasıyla çözüleceği hüküm altına alınmıştır. Mezkûr yönetmelik kapsamında UÇHS, alan adları ile ilgili ihtilafların çözüm sürecini hakemler veya hakem heyetleri vasıtasıyla yürüten kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler veya uluslararası kuruluşlar olarak tanımlanmıştır. Bu doğrultuda, internet alan adları ile ilgili uyuşmazlık çözüm mekanizmasının işletilmesi ile uyuşmazlık çözüm hizmet sağlayıcıların belirlenmesine ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla dünya uygulamalarına paralel olarak Uyuşmazlık Çözüm Mekanizması öngörülmüştür.
İnternet Alan Adları Yönetmeliği’nin 23 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca uyuşmazlık çözüm mekanizmasının işletilmesine ilişkin usul ve esasların Kurum tarafından düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Bu doğrultuda BTK tarafından başta ICANN ve IANA olmak üzere dünya uygulamaları incelenmiş ve kamu kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin ve diğer ilgililerin de görüşleri alınarak “İnternet Alan Adları ile İlgili Uyuşmazlık Çözüm Mekanizmasının İşletilmesine ve Uyuşmazlık Çözüm Hizmet Sağlayıcılara İlişkin Tebliğ Taslağı” hazırlanmıştır. Söz konusu Tebliğ Taslağının yayımlanmasını müteakiben ülkemizde internet alan adları ile ilgili ihtilafların alternatif olarak çözülmesi amacıyla Uyuşmazlık Çözüm Mekanizması işletilmeye başlanacaktır.
Avukat Özgür Eralp
Mayıs 2012 – Ankara 
www.ozgureralp.av.tr