KONU 08 – Bilişim Ortamında Şerefe Karşı Suçlar

Şerefe karşı suçlar, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 8. Bölümünde 125-131. maddeleri arasında düzenlenmektedir. Başta Hakaret suçu olmak üzere kişilerin onuruna ve kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilen suçlar şerefe karşı suçlar olarak nitelendirilmektedir. 

  • Hakaret Suçu

TCK 125 maddeye göre hakaret suçu unsurları aşağıdaki gibi tanımlanmıştır;

“Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.”

“Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.”

  • Mağdurun Belirlenmesi;

Şerefe karşı suçlarda mağdurun belirlenmesi için hakaret mağduru kişinin isminin açıkça belirtilmesi  zorunluluğu yoktur;

Madde 126- (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.

  •  İsnadın ispatı 

Hakaret suçunda isnadın ispat edilebilmesi için TCK 127’ye göre belirli şartların sağlanması yeterlidir;

(1)İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır.  Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.

(2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir.

  • İddia ve Savunma Dokunulmazlığı

TCK 128 gereğince, şerefe karşı suçların yargılamasında iddia ve savunma makamlarının bağışıklığı bulunmaktadır;

Madde 128- (1) Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.

  • Haksız fiil Nedeniyle veya Karşılıklı Hakaret

TCK Madde 129’a göre, 

(1)Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.

(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

  • Kişinin hatırasına hakaret suçu

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28. maddesine göre kişilik ölümle sona ermektedir. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu ölmüş kişiler hakkında yapılan hakaretin ölü kişilerin kişilik haklarına değil, yakınlarının kişilik haklarına karşı işlenebilen bir suç olarak kabul etmektedir.

Türk Ceza Kanunu Madde 130’da kişinin hatırasına hakaret suçu düzenlenmiştir:

(1) Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.

(2) Bir ölünün kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alan veya ceset veya kemikler hakkında tahkir edici fiillerde bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

  • Soruşturma ve kovuşturma koşulu

TCK Madde 131 uyarınca, 

(1) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır.

(2) Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir.

  • Konu ile ilgili Yargıtay Kararları
  • Kaba Hitap Tarzı- Hakaret Ayrımı

Yargıtay 18. Ceza Dairesi E. 2018/7531 K. 2019/15892 T. 11.11.2019

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.

Olay günü sanık …’un telefonla aradığı müşteki M.’ya “sen ne terbiyesiz adamsın, senin utanmak yok mu, bizi herkese rezil ettiniz, sen ne hakla annemin çiftlik evine gelip rahatsızlık veriyorsun” diyerek hakarette bulunduğu mahkemece kabul edilen sözlerinin, kaba hitap tarzı niteliğinde olduğu, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması,

Sanık …’ un kovuşturma aşamasında alınan savunmasında; katılan ve müştekiye taş attığını ikrar etmesine karşın, üzerine atılı kasten yaralamaya teşebbüs suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık … ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 Sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 18. Ceza Dairesi E. 2019/9964 K. 2020/8169 T. 25.6.2020

Ceza Genel Kurulu’nun 14/10/2008 gün ve 170-220 Sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.

Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşlara yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.

İnceleme konusu somut olayda; sanığın, hakkında işlem yapan polis memuru katılana söylediği kabul edilen “yalan söylüyorsun, sen yalancısın” biçimindeki sözün, nezaket dışı kaba hitap tarzı olup, sövme, somut bir fiil ya da olgu isnadı olarak kabul edilemeyeceği, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurları oluşmadığından, sanığın beraati yerine mahkûmiyet kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 13. Ceza Dairesi E. 2020/2347 K. 2020/6100 T. 23.6.2020

Sanığın, müştekiye yönelik söylediği kabul edilen “her şey senden çıkıyor sen bize zorluk çıkartıyorsun biz 15-20 gündür hep böyle gidiyoruz senin nöbetine gelince sen bize zorluk çıkartıyorsun, gıcıklık yapıyorsun” şeklindeki sözlerin, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi hatalıdır.

  • Haksız Fiile Tepki Olarak Hakaret

Yargıtay 4. Ceza Dairesi E. 2010/22676 K. 2011/816 T. 2.2.2011

Sanığın aşamalarda, yeşilkart başvurusu nedeniyle emniyet müdürlüğüne geldiklerini, alt kattan işlemin ikinci katta yapıldığını söylemeleri nedeniyle yukarı çıktıklarında, katılanın ameliyatlı kolundan tutup merdivenden aşağıya doğru iteklediğini ve bu sırada canının acıması nedeniyle sinirlenerek “şerefsiz” demiş olabileceğini savunması ve gerekçeli kararda kanıtlar değerlendirilerek katılanın bu davranışının mahkemece de haksız hareket olarak kabul edildiğinin anlaşılması karşısında, hakaret suçu yönünden özel olarak düzenlenmiş bulunan TCY. nın 129/2. maddesinde yazılı hükmün uygulanması gerekirken, genel nitelikli tahrik hükmünün uygulanması yasaya aykırı görülmüştür.

  • Hakaret- Beddua Ayrımı

Yargitay 18. Ceza Dairesi E. 2019/23504 K. 2020/6679 T. 8.6.2020

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olayda sanığın katılana hitaben: “Allah senin belanı versin.” şeklindeki beddua niteliğinde olan sözlerinin, müşteki ve katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine mahkumiyetine dair hüküm kurulması hukuka aykırıdır.

  • Hakaret-Eleştiri Ayrımı

Yargıtay 2. Ceza Dairesi E. 2011/25113 K. 2013/3805 T. 26.2.2013

Hastaneye muayene için giden sanığın nöbetçi doktor olan mağdur tarafından muayene edildikten sonra omzundaki kırığın eski kırık olması ve acil tedavi gerektirecek bir durumunun olmaması nedeniyle ertesi gün ortopedi polikliniğinde tedavi olabileceğinin söylenmesi üzerine “… Senin ettiğin hipokrat yeminini ben saymıyorum, sana diplomayı kim verdi, sen ne biçim doktorsun…” şeklindeki sözlerinin, olayın oluş şekli ve tarafların içerisinde bulunduğu ortam birlikte değerlendirildiğinde, ağır eleştiri niteliğinde olduğu, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, eylemin nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek, 5237 sayılı TCK’nın 125/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi sonucu şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

  • Matufiyet Şartı

Yargıtay 18. Ceza Dairesi Esas:2019/15974, Karar:2020/1140, Tarih:15.01.2020

“…TCK’nın 125/1. maddesi: “(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden … veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmünü;

Aynı Kanunun 126. maddesi ise: “Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.” hükmünü içermektedir.

İncelenen dosyada, şüphelinin facebook hesabından, müştekinin fotoğrafının bulunduğu haberin altına yazdığı ifadelerin TCK’nın 126. maddesinde de belirtildiği üzere duraksamaya yol açmayacak bir şekilde mağdurun şahsına yönelik olduğunun anlaşılamaması ve dolayısıyla matufiyet şartının olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından, mercii tarafından itirazın reddine dair verilen karar yerinde görülmekle, kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir….”

  • Fiili İnkar

Yargitay 18. Ceza Dairesi E. 2019/13237 K. 2020/1689 T. 21.1.2020

Somut olayda, müştekinin müvekkilinin resminin bulunduğu internet sayfasında, “…” adlı kişinin müştekiye yönelik “küpek” şeklinde paylaşımının bulunduğu, www.facebook.com isimli internet sitesinde yapılan araştırma sonucu elde edilen kişisel veri ve profil resimleri üzerine şüpheliye ulaşılarak kolluk tarafından şüphelinin ifadesinin alındığı, şüphelinin, söz konusu paylaşımı kendisinin yapmadığını ve “…” isimli facebook hesabı ile anılan hesapta paylaşılan resimlerin kendisine ait olmadığını beyan ettiği ancak, “küpek” ifadesinin “köpek” ifadesini çağrıştırdığı ve anılan ifadenin hakaret oluşturup oluşturmayacağı hususu ile şüphelinin savunması doğrultusunda söz konusu ifadenin şüpheli tarafından paylaşılıp paylaşılmadığı hususunun takdirinin mahkemesince yapılmasının gerektiği, mevcut delillerin şüphelinin üzerine atılı suçtan kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu cihetle, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

İncelenen dosyada, şüphelinin ad ve soyadının yazılı olduğu facebook hesabından, müştekinin fotoğrafının bulunduğu bir facebook sayfasının altına yorum yapıldığının anlaşılması karşısında; CMK’nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli hakkında hakaret suçunun işlendiği hususunda iddianame düzenlenebilmesi için yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüphelinin eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırıdır.

  • Retweet Yolu ile Hakaret İçerikli Gönderinin Paylaşılmasında Soruşturma

Yargıtay 18. Ceza Dairesi, E. 2018/7790 , K. 2019/1445 TARİH:06.01.2019

İstem yazısında; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. 

Cumhuriyet Savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre müştekinin şikayet dilekçesinde şüphelinin twitter isimli sosyal medya hesabında @… kullanıcı adıyla kayıtlı olduğunu ve kendisine karşı önceden de aynı şekilde sosyal medyadan hakarette bulunması sebebiyle şikayetçi olduğundan aralarında husumet bulunduğunu, bu duruma rağmen şüphelinin değişik tarihlerde başka kullanıcılar tarafından paylaşılan ve şahsına yönelik hakaret içeren paylaşımları retweet etmek suretiyle sayfasında paylaşarak hakaret ettiğini, şüpheliden şikayetçi olduğunu beyan ettiği ve şikayet üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sırasında, şüphelinin alınan savunmasında adı geçen hesabın kendisi tarafından kullanıldığını, iddia konusu paylaşımları kendisinin yapmadığını, bilgi amacıyla sayfasında retweet etmek suretiyle paylaştığını ifade ettiği görülmekle; suça konu paylaşımların müştekiye hitaben yazılmış “pislik, namert, edepsiz, yalancı, silah kaçakçısı, çirkef, imansız, izzetsiz, rüşvetçi, salyasını akıtan, şerefsiz..” şeklinde hakaret sayılabilecek sözler içeren paylaşımlar olması, bu paylaşımların şüpheli tarafından retweet edildiğinin savunmada kabul edilmesi ve taraflar arasında önceden görülen kamu davasının bulunması hep birlikte değerlendirildiğinde, şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair yeterli delil ve şüphenin elde edildiği gözetilerek itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.

İncelenen dosyada, şüphelinin ad ve soyadının yazılı olduğu @… kullanıcı adlı twitter hesabından müştekiden bahsedilerek paylaşımlar (retweetler) yapıldığının anlaşılması karşısında; CMK’nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli hakkında hakaret suçunun işlendiği hususunda iddianame düzenlenebilmesi için yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüphelinin eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırıdır.

Türkçe-İngilizce birlikte versiyonu indirmek için tıklayınız

Bu ders notları ve tüm içeriği ile ilgili Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleriyle  korunan mali (İşleme, yayma, çoğaltma, temsil,  İşaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı) ve manevi fikri hakların tümü Avukat Öğretim Görevlisi Özge EVCİ ERALP’e aittir. Bu ders notları izinsiz çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve izin alınmadan kullanılamaz, internet sitelerinde yayınlanamaz. Özge Evci Eralp 2023-2024

KONU 08 – Bilişim Ortamında Şerefe Karşı Suçlar

Şerefe karşı suçlar, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 8. Bölümünde 125-131. maddeleri arasında düzenlenmektedir. Başta Hakaret suçu olmak üzere kişilerin onuruna ve kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilen suçlar şerefe karşı suçlar olarak nitelendirilmektedir. 

  • Hakaret Suçu

TCK 125 maddeye göre hakaret suçu unsurları aşağıdaki gibi tanımlanmıştır;

“Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.”

“Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.”

  • Mağdurun Belirlenmesi;

Şerefe karşı suçlarda mağdurun belirlenmesi için hakaret mağduru kişinin isminin açıkça belirtilmesi  zorunluluğu yoktur;

Madde 126- (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.

  •  İsnadın ispatı 

Hakaret suçunda isnadın ispat edilebilmesi için TCK 127’ye göre belirli şartların sağlanması yeterlidir;

(1)İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır.  Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.

(2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir.

  • İddia ve Savunma Dokunulmazlığı

TCK 128 gereğince, şerefe karşı suçların yargılamasında iddia ve savunma makamlarının bağışıklığı bulunmaktadır;

Madde 128- (1) Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.

  • Haksız fiil Nedeniyle veya Karşılıklı Hakaret

TCK Madde 129’a göre, 

(1)Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.

(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

  • Kişinin hatırasına hakaret suçu

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28. maddesine göre kişilik ölümle sona ermektedir. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu ölmüş kişiler hakkında yapılan hakaretin ölü kişilerin kişilik haklarına değil, yakınlarının kişilik haklarına karşı işlenebilen bir suç olarak kabul etmektedir.

Türk Ceza Kanunu Madde 130’da kişinin hatırasına hakaret suçu düzenlenmiştir:

(1) Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.

(2) Bir ölünün kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alan veya ceset veya kemikler hakkında tahkir edici fiillerde bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

  • Soruşturma ve kovuşturma koşulu

TCK Madde 131 uyarınca, 

(1) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır.

(2) Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir.

  • Konu ile ilgili Yargıtay Kararları
  • Kaba Hitap Tarzı- Hakaret Ayrımı

Yargıtay 18. Ceza Dairesi E. 2018/7531 K. 2019/15892 T. 11.11.2019

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.

Olay günü sanık …’un telefonla aradığı müşteki M.’ya “sen ne terbiyesiz adamsın, senin utanmak yok mu, bizi herkese rezil ettiniz, sen ne hakla annemin çiftlik evine gelip rahatsızlık veriyorsun” diyerek hakarette bulunduğu mahkemece kabul edilen sözlerinin, kaba hitap tarzı niteliğinde olduğu, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması,

Sanık …’ un kovuşturma aşamasında alınan savunmasında; katılan ve müştekiye taş attığını ikrar etmesine karşın, üzerine atılı kasten yaralamaya teşebbüs suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık … ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 Sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 18. Ceza Dairesi E. 2019/9964 K. 2020/8169 T. 25.6.2020

Ceza Genel Kurulu’nun 14/10/2008 gün ve 170-220 Sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.

Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşlara yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.

İnceleme konusu somut olayda; sanığın, hakkında işlem yapan polis memuru katılana söylediği kabul edilen “yalan söylüyorsun, sen yalancısın” biçimindeki sözün, nezaket dışı kaba hitap tarzı olup, sövme, somut bir fiil ya da olgu isnadı olarak kabul edilemeyeceği, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurları oluşmadığından, sanığın beraati yerine mahkûmiyet kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 13. Ceza Dairesi E. 2020/2347 K. 2020/6100 T. 23.6.2020

Sanığın, müştekiye yönelik söylediği kabul edilen “her şey senden çıkıyor sen bize zorluk çıkartıyorsun biz 15-20 gündür hep böyle gidiyoruz senin nöbetine gelince sen bize zorluk çıkartıyorsun, gıcıklık yapıyorsun” şeklindeki sözlerin, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi hatalıdır.

  • Haksız Fiile Tepki Olarak Hakaret

Yargıtay 4. Ceza Dairesi E. 2010/22676 K. 2011/816 T. 2.2.2011

Sanığın aşamalarda, yeşilkart başvurusu nedeniyle emniyet müdürlüğüne geldiklerini, alt kattan işlemin ikinci katta yapıldığını söylemeleri nedeniyle yukarı çıktıklarında, katılanın ameliyatlı kolundan tutup merdivenden aşağıya doğru iteklediğini ve bu sırada canının acıması nedeniyle sinirlenerek “şerefsiz” demiş olabileceğini savunması ve gerekçeli kararda kanıtlar değerlendirilerek katılanın bu davranışının mahkemece de haksız hareket olarak kabul edildiğinin anlaşılması karşısında, hakaret suçu yönünden özel olarak düzenlenmiş bulunan TCY. nın 129/2. maddesinde yazılı hükmün uygulanması gerekirken, genel nitelikli tahrik hükmünün uygulanması yasaya aykırı görülmüştür.

  • Hakaret- Beddua Ayrımı

Yargitay 18. Ceza Dairesi E. 2019/23504 K. 2020/6679 T. 8.6.2020

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olayda sanığın katılana hitaben: “Allah senin belanı versin.” şeklindeki beddua niteliğinde olan sözlerinin, müşteki ve katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine mahkumiyetine dair hüküm kurulması hukuka aykırıdır.

  • Hakaret-Eleştiri Ayrımı

Yargıtay 2. Ceza Dairesi E. 2011/25113 K. 2013/3805 T. 26.2.2013

Hastaneye muayene için giden sanığın nöbetçi doktor olan mağdur tarafından muayene edildikten sonra omzundaki kırığın eski kırık olması ve acil tedavi gerektirecek bir durumunun olmaması nedeniyle ertesi gün ortopedi polikliniğinde tedavi olabileceğinin söylenmesi üzerine “… Senin ettiğin hipokrat yeminini ben saymıyorum, sana diplomayı kim verdi, sen ne biçim doktorsun…” şeklindeki sözlerinin, olayın oluş şekli ve tarafların içerisinde bulunduğu ortam birlikte değerlendirildiğinde, ağır eleştiri niteliğinde olduğu, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, eylemin nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek, 5237 sayılı TCK’nın 125/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi sonucu şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

  • Matufiyet Şartı

Yargıtay 18. Ceza Dairesi Esas:2019/15974, Karar:2020/1140, Tarih:15.01.2020

“…TCK’nın 125/1. maddesi: “(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden … veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmünü;

Aynı Kanunun 126. maddesi ise: “Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.” hükmünü içermektedir.

İncelenen dosyada, şüphelinin facebook hesabından, müştekinin fotoğrafının bulunduğu haberin altına yazdığı ifadelerin TCK’nın 126. maddesinde de belirtildiği üzere duraksamaya yol açmayacak bir şekilde mağdurun şahsına yönelik olduğunun anlaşılamaması ve dolayısıyla matufiyet şartının olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından, mercii tarafından itirazın reddine dair verilen karar yerinde görülmekle, kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir….”

  • Fiili İnkar

Yargitay 18. Ceza Dairesi E. 2019/13237 K. 2020/1689 T. 21.1.2020

Somut olayda, müştekinin müvekkilinin resminin bulunduğu internet sayfasında, “…” adlı kişinin müştekiye yönelik “küpek” şeklinde paylaşımının bulunduğu, www.facebook.com isimli internet sitesinde yapılan araştırma sonucu elde edilen kişisel veri ve profil resimleri üzerine şüpheliye ulaşılarak kolluk tarafından şüphelinin ifadesinin alındığı, şüphelinin, söz konusu paylaşımı kendisinin yapmadığını ve “…” isimli facebook hesabı ile anılan hesapta paylaşılan resimlerin kendisine ait olmadığını beyan ettiği ancak, “küpek” ifadesinin “köpek” ifadesini çağrıştırdığı ve anılan ifadenin hakaret oluşturup oluşturmayacağı hususu ile şüphelinin savunması doğrultusunda söz konusu ifadenin şüpheli tarafından paylaşılıp paylaşılmadığı hususunun takdirinin mahkemesince yapılmasının gerektiği, mevcut delillerin şüphelinin üzerine atılı suçtan kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu cihetle, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

İncelenen dosyada, şüphelinin ad ve soyadının yazılı olduğu facebook hesabından, müştekinin fotoğrafının bulunduğu bir facebook sayfasının altına yorum yapıldığının anlaşılması karşısında; CMK’nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli hakkında hakaret suçunun işlendiği hususunda iddianame düzenlenebilmesi için yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüphelinin eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırıdır.

  • Retweet Yolu ile Hakaret İçerikli Gönderinin Paylaşılmasında Soruşturma

Yargıtay 18. Ceza Dairesi, E. 2018/7790 , K. 2019/1445 TARİH:06.01.2019

İstem yazısında; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. 

Cumhuriyet Savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre müştekinin şikayet dilekçesinde şüphelinin twitter isimli sosyal medya hesabında @… kullanıcı adıyla kayıtlı olduğunu ve kendisine karşı önceden de aynı şekilde sosyal medyadan hakarette bulunması sebebiyle şikayetçi olduğundan aralarında husumet bulunduğunu, bu duruma rağmen şüphelinin değişik tarihlerde başka kullanıcılar tarafından paylaşılan ve şahsına yönelik hakaret içeren paylaşımları retweet etmek suretiyle sayfasında paylaşarak hakaret ettiğini, şüpheliden şikayetçi olduğunu beyan ettiği ve şikayet üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sırasında, şüphelinin alınan savunmasında adı geçen hesabın kendisi tarafından kullanıldığını, iddia konusu paylaşımları kendisinin yapmadığını, bilgi amacıyla sayfasında retweet etmek suretiyle paylaştığını ifade ettiği görülmekle; suça konu paylaşımların müştekiye hitaben yazılmış “pislik, namert, edepsiz, yalancı, silah kaçakçısı, çirkef, imansız, izzetsiz, rüşvetçi, salyasını akıtan, şerefsiz..” şeklinde hakaret sayılabilecek sözler içeren paylaşımlar olması, bu paylaşımların şüpheli tarafından retweet edildiğinin savunmada kabul edilmesi ve taraflar arasında önceden görülen kamu davasının bulunması hep birlikte değerlendirildiğinde, şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair yeterli delil ve şüphenin elde edildiği gözetilerek itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.

İncelenen dosyada, şüphelinin ad ve soyadının yazılı olduğu @… kullanıcı adlı twitter hesabından müştekiden bahsedilerek paylaşımlar (retweetler) yapıldığının anlaşılması karşısında; CMK’nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli hakkında hakaret suçunun işlendiği hususunda iddianame düzenlenebilmesi için yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüphelinin eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırıdır.

Türkçe-İngilizce birlikte versiyonu indirmek için tıklayınız

Bu ders notları ve tüm içeriği ile ilgili Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleriyle  korunan mali (İşleme, yayma, çoğaltma, temsil,  İşaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı) ve manevi fikri hakların tümü Avukat Öğretim Görevlisi Özge EVCİ ERALP’e aittir. Bu ders notları izinsiz çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve izin alınmadan kullanılamaz, internet sitelerinde yayınlanamaz. Özge Evci Eralp 2023-2024