Konu 13- İnternette ve Yazılımlarda Telif, Marka ve Alan Adı Hukuku
- Genel Olarak Telif Hakları
Türk Hukukunda telif hakları 5846 Sayılı Fikir ve sanat Eserleri Kanunu’nda (“FSEK”) düzenlenmiştir, ancak Kanun sistematiğinde “telif hakkı” tabiri kullanılmamaktadır. Kanunun Geçici 1 maddesinin 3. fıkrasına göre, “Mevzuat ve sözleşmelerde kullanılan hakkı telif, telif hakları, edebi mülkiyet, güzel sanatlar mülkiyeti ve buna benzer tabirlerden bu kanunun benzer hallerde tanıdığı hak ve salahiyetler anlaşılır.” ifadesi bulunmaktadır. Yaygın kullanımda fikri haklar, telif hakları, fikri mülkiyet gibi ifadelerin tümü eserler üzerindeki hakları ifade etmektedir.
FSEK, fikir ve sanat eserlerini, eser sahiplerinin haklarını, bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları düzenlemektedir.
- Eser Kavramı
FSEK 1-b/a uyarınca eser; “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade eder.
Bu tanıma göre eserin unsurları aşağıdaki gibidir:
- Fikri çalışmanın ürünü olmak
Eser olmanın kriterlerinden ilki sahibinin zihinsel çabası ile üretilmiş olmasıdır.
- Şekillenmiş, oluşturulmuş, eser haline gelmiş olmak
FSEK ile korunanın “fikirler” değil fikirlerin ifade ediliş biçimleridir. Fikirlerin ancak koşulları varsa patent veya faydalı model belgeleriyle korunabilir. (Yargıtay 11. HD. T. 23.06.2008, E. 2007/6510, K. 2008/8309) Bu nedenle FSEK koruması, fikirler için değil, fikirler sonunda ortaya çıkarılmış olan eserler içindir.
- Sahibinin hususiyetini taşımak
Sahibinin hususiyetini taşımak, eseri meydana getirenin kendi duygu, düşünce ve özelliklerinin ürünü olmak anlamına gelir. Eser olmak için estetik bir değer taşımak gibi şartlar yoktur.
- Kanunda sayılan eser çeşitlerinden birine girmek
Eser çeşitleri kanunda sınırlı sayıda sayılmış olup, eser sayılmak için bunlardan birinin kapsamında girmek gerekir.
- Eser Çeşitleri
FSEK uyarınca eser çeşitleri aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:
- İlim ve edebiyat eserleri (Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları bu kapsama girmektedir)
-
- Musiki eserleri
- Güzel Sanat Eserleri
- Sinema Eserleri
- Eser Sahibinin Hakları
Eser sahibinin hakları FSEK 13 ve 17. maddeler arasında düzenlenmiştir:
- Manevi Haklar:
- Kamuya Sunma Hakkı (Umuma arz hakkı)
Bir eserin kamuya sunulup sunulmamasını, yayımlanma zamanını ve tarzını munhasıran eser sahibi tayin eder. Bütünü veya esaslı bir kısmı alenileşmemiş olan, yahut ana hatları her hangi bir suretle henüz umuma tanıtılmayan bir eserin içeriği hakkında ancak o eserin sahibi bilgi verebilir.
- Adın belirtilmesi yetkisi
Eseri, sahibinin adı veya takma adı ile yahut adsız olarak, kamuya sunma veya yayımlama hususunda karar vermek yetkisi munhasıran eser sahibine aittir.
- Eserde değişiklik yapılmasını men etme yetkisi
Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz.
- Eser sahibinin malik ve zilyede karşı haklar
Eserin tek ve özgün olması durumunda Eser Sahibi, çalışma ve sergilerde kullanıp daha sonra iade etmek üzere eseri talep edebilir.
- Mali Haklar
- İşleme Hakkı
Diğer bir eserden yararlanmak suretiyle bu esere oranla bağımsız olmayan ve işleyenin hususiyetini taşıyan fikir ve sanat ürünleri meydana getirme hakkıdır. FSEK 6/11 uyarınca “Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan ve bir araç ile okunabilir veya diğer biçimdeki veri tabanları İstifade edilen eserin sahibinin haklarına zarar getirmemek şartıyla oluşturulan ve işleyenin hususiyetini taşıyan işlenmeler, bu kanuna göre eser sayılır.
- Çoğaltma Hakkı
Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak nüshasının veya nüshalarının çıkarılmasıdır.
- Yayma Hakkı
Bir eserin aslını veya çoğaltılmış fiziki nüshalarını kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtma hakkıdır.
- Temsil Hakkı
Bir eserden, doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkıdır
- Kamuya İletim Hakkı
Bir eserin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının radyo-TV , uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanmasıdır.
- Hakların Devri
FSEK 48 uyarınca, eser sahipleri veya mirasçıları mali haklarını karşılıklı veya karşılıksız, süreli veya süresiz olarak devredebilirler. Mali haklara ilişkin sözleşmelerin yazılı olması ve devre konu hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.
Eser sahibi, eser üzerindeki mali hakları devredebileceği gibi bu mali haklara ilişkin lisans/ruhsat da verebilir.
-
Telif Hakkı Korumasında Süreler
FSEK 27 uyarınca, koruma süresi,
-
- Eser sahibi yaşadığı sürece ve ölümünden itibaren 70 yıldır.
- Eser sahibinin birden fazla olması durumunda, hayatta kalan son eser sahibinin ölümünden itibaren 70 yıl geçmekle son bulur.
- Eser sahibi tüzel kişiyse, koruma süresi aleniyet tarihinden itibaren 70 yıldır.
- Sahibinin ölümünden sonra alenîleşen eserlerde koruma süresi ölüm tarihinden sonra 70 yıldır.
- Eser sahibi belli değilse, koruma süresi eserin alenîyet kazanmasından itibaren 70 yıldır. Koruma süresi eser alenîleşmediği sürece işlemeye başlamaz.
Koruma sürelerinin dolmasıyla birlikte eser sahibine tanınan mali haklar sona erer. Bu sebeple koruma süresi dolmuş eserler, eser sahibinden izin alınmaksızın serbestçe kullanılabilir.
- Bilgisayar Programının Telif Hakları Kapsamında Korunması
- Bilgisayar Programının Eser Niteliği
Bilgisayar Programları,
- program akışı (yazılım fikir dizilimi),
- algoritmalar,
- kaynak kodlar ve
- arayüz olarak dört bölümden oluşur.
FSEK’te yer alan tanımlara göre bilgisayar programı, “bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmalarını” ifade eder.
Arayüz ise “ Bilgisayarın donanım ve yazılım unsurları arasında karşılıklı etkilenme ve bağlantıyı oluşturan program bölümlerini” ifade etmektedir.
Kelime anlamı olarak “arayüz” ise “Bilgisayar yazılımlarının kullanıcı tarafından çalıştırılmasını sağlayan, çeşitli resimlerin, grafiklerin, yazıların yer aldığı ön sayfa” olarak adlandırılmaktadır. Kıcacası, arayüzü, kullanıcıların yazılımı kullandıkları ve gördükleri alan olarak adlandırabiliriz.
FSEK kapsamında bilgisayar programı ilim ve edebiyat eserleri kategorisi altında “eser” olarak sayılmıştır. Bilgisayar programlarını “eser” sayan bu değişiklik, 12.06.1995 tarih ve 22311 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanan 4110 sayılı ”Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ilişkin Kanun” ile yapılmıştır.
FSEK 2/1-1 uyarınca; her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları eser kapsamına girmektedir.
FSEK 2/2 uyarınca “Arayüzüne temel oluşturan düşünce ve ilkeleri de içine almak üzere, bir bilgisayar programının herhangi bir ögesine temel oluşturan düşünce ve ilkeler eser sayılmazlar.”
FSEK 2. maddesinden yola çıkarak, “programa dönüşmesi şartıyla algoritma ve kaynak kodların da eser korumasından yararlandığı, ancak program akışı ve arayüzlerin eser korumasından yararlanmadığı” sonucuna varılmaktadır.
Arayüz, bu niteliği ile eser korumasından yararlanamazken, arayüz görüntüsü ilim ve edebiyat eseri niteliğindeki “dil ve yazı ile ifade olunan eserler” kapsamına girebilmektedir. Buna ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dai̇resi̇ E. 2014/15884 K. 2015/13763 T. 22.12.2015 kararına göre;
“Nitekim, bilirkişi raporunda da bu husus belirtilmiş, ancak davacıya ait ….. adlı yazılımın ana ekran kullanıcı ara yüzü ile davalının ……. yazılımındaki ara yüzün aynı olduğu, davacı kullanıcı ara yüzünün FSEK’nin 2/son maddesi kapsamında kalmamakla birlikte söz konusu görünümün ilim ve edebiyat eseri vasfında bulunduğu mütalaa edilmiştir. 5846 Sayılı FSEK’nin 1/b-a ve 2. madde uyarınca bir fikri ürünün eser olarak korunabilmesi için hususiyet içerecek şekilde ifade edilmiş olması gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise uyuşmazlık konusu ana ekran kullanıcı ara yüzünün ne surette hususiyet unsuruna sahip ilim ve edebiyat eseri olduğu açıklanmamıştır.
Bu itibarla, mahkemece gerektiğinde yeni bir bilirkişi heyetinden Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde rapor alınarak, söz konusu ana ekran kullanıcı ara yüzü görüntüsünün ilim ve edebiyat eseri vasfında olup olmadığı incelenerek, şayet eser vasfına sahip değilse davalı tarafça kopya edilerek kendi yazılımında kullanılmasının FSEK’nin 84. maddesi kapsamında haksız rekabet olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği belirlenerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.”
İnternet sitesi arayüzünün işleyiş şeklinin eser sayılmadığına ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dai̇resi̇ E. 2017/2053 K. 2018/7795 T. 10.12.2018 tarihli onama kararına göre;
“Mahkemece iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflara ait web sitelerinde görsel tasarımların birbirinden farklılık arz ettiği, aynı kulvarda perakende zincirinde faaliyet gösteren şirketlere ait web sitelerinde de genellikle satışı yapılan ürünlerin ve bu ürünlere ilişkin kampanyaların sergilenip, fiyatların yayınladığı, bu bağlamda bu iş kolundaki sitelerin genel şekli ile benzerlik gösterdiği, FSEK 2/I-1 maddesi hükmü uyarınca, bilgisayar programlarının ilim ve edebiyat eserleri kategorisinde korunduğu ancak dava konusu web tasarımının kanunun ifade ettiği anlamda bilgisayar programı olarak korunacak eserler arasında yer almadığı, Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı’nın bilgisayar programını, makinenin okuyabileceği bir ortama yüklendiğine bilgi işleme kapasitesine sahip böyle bir makinenin belirli bir işlev veya görevi yerine getirmesinin ya da belirli bir sonucu göstermesini sağlayabilme yetisine sahip bir komutlar dizini olarak tanımladığı, davacıya ait web sitesinin bu kapsamda, işletim sistemi, uygulama programı yada micro kod olarak tanımlanamayacağı, öte yandan davacıya ait web sitesinin FSEK’in 4. maddesi anlamında güzel sanat eseri kategorisine giren grafik eseri niteliğinde de olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.”
- Bilgisayar Programında Telif Hakkı Korumasının Kısıtlamaları (Şahsen Kullanma)
FSEK Madde 38 uyarınca, Bütün fikir ve sanat eserlerinin, kâr amacı güdülmeksizin şahsen kullanmaya mahsus çoğaltılması mümkündür. Ancak, bu çoğaltma hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep olmadan zarar veremez ya da eserden normal yararlanmaya aykırı olamaz.
Bilgisayar programları için bu hükme ek düzenlemeler aşağıdaki gibidir:
- Sözleşmede belirleyici hükümlerinin yokluğu durumunda, hata düzeltme de dahil, bilgisayar programının düşünüldüğü amaca uygun kullanımı için gerekli olduğu durumda, bilgisayar programının onu hukuki yollardan edinen kişi tarafından çoğaltılması ve işlenmesi serbesttir
- Bilgisayar programını yasal yollardan edinen kişinin programı yüklemesi, çalıştırması ve hataları düzeltmesi sözleşme ile önlenemez.
- Bilgisayar programının kullanımı için gerekli olduğu sürece, bilgisayar programını kullanma hakkına sahip kişinin bir adet yedekleme kopyası yapması sözleşme ile önlenemez.
- Bilgisayar programının kullanım hakkına sahip kişinin yapmaya hak kazandığı bilgisayar programının yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi veya depolanması fiillerini ifa ettiği sırada, bilgisayar programının herhangi bir ögesi altında yatan düşünce ve ilkeleri belirlemek amacı ile, programın işleyişini gözlemlemesi, tetkik etmesi ve sınaması serbesttir.
- Bağımsız yaratılmış bir bilgisayar programı ile diğer programların ara işlerliğini gerçekleştirmek üzere gerekli bilgileri elde etmek için, bilgisayar programının çoğaltılması ve işlenmesi anlamında kod’un çoğaltılmasının ve kod formunun çevirisinin de zorunlu olduğu durumlarda, bu fiillerin ifası aşağıdaki şartların karşılanması halinde serbesttir:
- Bu fiillerin, ruhsat sahibi veya bir bilgisayar programının kopyasını kullanma hakkı sahibi diğer bir kişi tarafından veya onların adına bunu yapmaya yetkili kişi tarafından ifa edilmesi,
- Araişlerliği gerçekleştirmek için gerekli bilginin, (1) numaralı bentte belirtilen kişilerin kullanımlarına sunulmaması,
- Bu fiillerin, araişlerliği gerçekleştirmek için gereken program parçaları ile sınırlı olması.
Yukarıdaki fıkra hükümleri, onun uygulanması ile elde edilen bilgilerin;
-Bağımsız yaratılmış bilgisayar programının araişlerliğini gerçekleştirmenin dışında diğer amaçlar için kullanılmasına,
-Bağımsız yaratılmış bilgisayar programının araişlerliği için gerekli olduğu durumlar dışında başkalarına verilmesine,
-İfade ediliş bakımından esastan benzer bir bilgisayar programının geliştirilmesi, üretilmesi veya pazarlanması veya fikri hakları ihlal eden herhangi diğer bir fiil için kullanılmasına, İzin vermez.
-Altıncı ve Yedinci fıkra hükümleri, programdan normal yararlanma ile çelişir veya hak sahibinin meşru yararlarına makul olmayan müdahale eder şekilde kullanılmasına izin verecek tarzda yorumlanamaz.
- Telif Hakkı Korumasının Diğer Kısıtlamaları
- Kamu Düzeni
Fsek 30 uyarınca, Eser sahibine tanınan haklar, eserin ispatı amacıyla mahkeme ve diğer resmi makamlar huzurunda ve genel zabıta ve ceza işlerinde bir muameleye konu teşkil etmek üzere kullanılmasına mani değildir. Fotoğraflar, kamu güvenliği amacıyla veya adli maksatlar için sahibinin rızası alınmaksızın, resmi makamlar veya bunların emriyle başkaları tarafından her şekilde çoğaltılabilir ve yayılabilir. Eserin her hangi bir suretle ticaret mevkiine konmasını, temsilini veya diğer şekillerde kullanılmasını meneden yahut müsaade veya kontrole bağlı tutan kamu hukuku hükümleri mahfuzdur.
- Mevzuat ve içtihatlar
FSEK Madde 31 uyarınca, Resmen yayımlanan veya ilan olunan kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik, tebliğ, genelge ve kazai kararların çoğaltılması, yayılması, işlenmesi veya herhangi bir suretle bunlardan faydalanma serbesttir.
- Nutuklar
FSEK Madde 32 uyarınca, Büyük Millet Meclisinde ve diğer resmi meclis ve kongrelerde, mahkemelerde, genel toplantılarda söylenen söz ve nutukların, haber ve bilgi verme maksadıyla çoğaltılması, kamuya açık yerlerde okunması veya radyo vasıtasıyla ve başka suretle yayımı serbesttir. Olayın özelliği ve vaziyetin icabı gerektirmediği hallerde söz ve nutuk sahiplerinin adı belirtilmeyebilir.
Bu söz ve nutukları birinci fıkrada bahsedilenden başka bir maksatla çoğaltmak veya diğer bir suretle yaymak eser sahibine aittir.
- Temsil serbestisi
FSEK 33 uyarınca, Yayımlanmış bir eserin; tüm eğitim ve öğretim kurumlarında, yüzyüze eğitim ve öğretim maksadıyla doğrudan veya dolaylı kâr amacı gütmeksizin temsili, eser sahibinin ve eserin adının mutat şekilde açıklanması şartıyla serbesttir.
- Eğitim ve öğretim için seçme ve toplama eserler
FSEK 34 uyarınca, Yayımlanmış müzik, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, amacın haklı göstereceği bir oran dahilinde alıntı yapılmak suretiyle, hal ve vaziyetinden eğitim ve öğretim amacına tahsis edildiği anlaşılan seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi serbesttir. Ancak bu serbestlik,hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep olmadan zarar verir veya eserden normal yararlanma ile çelişir şekilde kullanılamaz.
Yayımlanmış müzik, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, alıntılar yapılmak suretiyle eğitim ve öğretim gayesi dışında seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi ancak eser sahibinin izniyle mümkündür. Bütün bu hallerde eser ve eser sahibinin adı belirtilmesi gerekir.
- İktibas (Alıntı) serbestisi
FSEK 35 uyarınca, bir eserden aşağıdaki hallerde alıntı yapılması caizdir:
- Alenileşmiş bir eserin bazı cümle ve fıkralarının ayrı bir ilim ve edebiyat eserine alınması;
- Yayımlanmış bir bestenin en çok tema, motif, pasaj ve fikir nevinden parçalarının ayrı bir müzik alınması;
- Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ve yayımlanmış diğer eserlerin, maksadın haklı göstereceği bir oran dahilinde ve içeriğini aydınlatmak maksadıyla bir ilim eserine konulması;
- Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ilmi konferans veya derslerde, konuyu aydınlatmak için projeksiyon ve buna benzer vasıtalarla gösterilmesi.
İktibasın belli olacak şekilde yapılması lazımdır. İlim eserlerinde, iktibas hususunda kullanılan eserin ve eser sahibinin adından başka bu kısmın alındığı yer belirtilir.
-
Gazete İçeriği
FSEK 36 uyarınca, Basın Kanununun 15 inci (Yeni Basın Kanunu 24) maddesi hükmü saklı kalmak üzere (yayın sahibi yasaklamadıkça) basın veya radyo tarafından umuma yayılmış bulunan günlük havadisler ve haberler serbestçe iktibas olunabilir. Gazete veya dergilerde çıkan içtimai, siyasi veya iktisadi günlük meselelere mütaallik makale ve fıkraların iktibas hakkı sarahaten mahfuz tutulmamışsa aynen veya işlenmiş şekilde diğer gazete ve dergiler tarafından alınması ve radyo vasıtasiyle veya diğer bir suretle yayılması serbesttir. İktibas hakkı mahfuz tutulsa bile sözü geçen makale ve fıkraların kısaltılarak basın özetleri şeklinde alınması, radyo vasıtasiyle veya diğer bir suretle yayılması caizdir. Bütün bu hallerde, iktibas edilen gazete, dergi ve ajansın ve eğer bunlar da başka bir kaynaktan alınmışlarsa o kaynağın adı, tarih ve sayısından başka makale sahiplerinin adı, müstear adı veya alameti zikredilmek icabeder.
Basın Kanunu 24. maddeye göre; “Bir süreli yayında yayımlanmış haber, yazı ve resimleri kaynak göstermeksizin yeniden yayımlayanlar beşmilyar liradan onmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Bu eserleri, yeniden yayım hakkı saklı tutulmuş olmasına rağmen, süreli yayın sahibinin izni olmadan yeniden yayımlayanlar yirmimilyar liradan kırkmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.”
İki Kanun maddesinin birlikte yorumlanmasından anlaşıldığı üzere, süreli yayımlanan haberlerin yeniden yayım hakkı saklı tutulmamışsa, bu içeriğin izinsiz kullanıma imkân vardır. Ancak, a yayımlanan haberlerin yeniden yayım hakkı saklı tutulmuşsa süreli yayın sahibinin izninin alınması gerekir.
-
Haber
Haber mahiyetinde olmak ve bilgilendirme kapsamını aşmamak kaydıyla, günlük olaylara bağlı olarak fikir ve sanat eserlerinden bazı parçaların işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan vasıtalara alınması mümkündür. Bu şekilde alınmış parçaların çoğaltılması, yayılması, temsil edilmesi veya radyo ve televizyon gibi araçlarla yayınlanması serbesttir. Bu serbestlik, hak sahibinin hukuki menfaatlerine zarar verecek şekilde veya eserden normal yararlanmaya aykırı biçimde kullanılamaz.
-
Dijital Ortamda Telif Hakkı İhlallerinin Engellenmesi
Fsek Ek Madde 4 uyarınca, Dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde,
- Hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserler içerikten çıkarılır. Bunun için hakları haleldar olan gerçek veya tüzel kişi öncelikle bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak üç gün içinde ihlâlin durdurulmasını ister.
- İhlâlin devamı halinde bu defa, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcıdan ihlâle devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması istenir.
- İhlâlin durdurulması halinde bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanır. Servis sağlayıcılar, bilgi içerik sağlayıcılarının isimlerini gösterir listeyi her ayın ilk iş günü Bakanlığa bildirir.
- Servis sağlayıcılar ile bilgi içerik sağlayıcıları, Bakanlıkça istendiği takdirde her türlü bilgi ve belgeyi vermekle yükümlüdür.
- Telif Hakkı Korumasında Tescil
http://www.telifhaklari.gov.tr/Telif-Hakki-Nasil-Korunur
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunan eserler, eserin yaratıldığı andan başlayan doğal bir korumadan yararlanır. Eserin herhangi bir kuruma kayıt (tescil) ettirilmesine ya da onaylattırılmasına gerek yoktur.
Ancak eser üzerindeki hakların korunması ve özellikle hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması amacıyla bazı işlemlerin yapılması mümkündür.
Kayıt-Tescil birimi Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’dür.
- İsteğe bağlı kayıt- tescil
Eser sahibinin yani eseri meydana getiren kişi ya da kişilerin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlayan ve isteğe bağlı olarak yapılan bir işlemdir. Bu işlem beyana dayalı bir işlem olup hak kurucu niteliğe sahip değildir. Fikirler soyut halleriyle kayıt- tescil edilememekle birlikte ancak somutlaştırılıp şekillendirilmeleri (eser haline getirilmeleri) halinde kayıt –tescil edilmeleri mümkündür.
İsteğe bağlı kayıt- tescil başvurusu sonucunda, başvuru sahibine yapılan işleme ilişkin olarak esere, eser sahibine ait bilgileri içeren bir belge tanzim edilerek verilir.
- Noter tarafından düzenlenen ya da onaylanan hak sahipliği belgeleri
Kişinin söz konusu eseri kendisinin meydana getirdiğini ve bu eser üzerindeki tüm hakların kendisine ait olduğunu içeren beyanının noter tarafından düzenlenmesi ya da onaylanması mümkündür.
- Zorunlu Kayıt Tescil
Sinema ve müzik eserlerini içeren yapımlarının kayıt ve tesciline yönelik zorunlu bir işlemdir.
Aşağıdaki eserler zorunlu tescile tabidir:
-Müzik eseri içeren yerli ve ithal yapımlar
-Sinema eseri içeren yerli ve ithal yapımlar
-Yerli ve ithal bilgisayar oyunları
- MARKA HUKUKU
- Marka Tanımı ve Düzenlemeleri
Türk Hukukunda “marka” kavramı 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu’nda (“Kanun”) düzenlenmiştir.
Kanunun 4. maddesine göre, Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
Buradan hareketle, marka korumasının “mal ve hizmetleri ayırt eden işaretler” için mevcut olduğu söylenebilir.
-
Marka Koruması ve Tescil
Kanun’un 7. maddesi uyarınca, bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Bu tescil, başvuru üzerine Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından gerçekleştirilir.
Kanunun 11/3 maddesine göre, Tescil başvurusu sırasında başvuruya konu mal veya hizmetler 12/7/1995 tarihli ve 95/7094 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile katılmamız kararlaştırılan Markaların Tescili Amacıyla Mal ve Hizmetlerin Uluslararası Sınıflandırılmasına İlişkin Nis Anlaşmasına göre sınıflandırılır.
-
Koruma Süresi ve Yenileme
Kanunun 23. maddesi uyarınca, Tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren on yıldır. Bu süre, onar yıllık dönemler hâlinde yenilenir
-
Marka Hakkına Tecavüze İlişkin Cezai Hükümler
Kanunun 30. maddesinde marka tecavüzüne ilişkin cezai hükümler belirlenmiştir:
(1)Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(2)Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(3) Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(5) Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.
(6) Bu maddede yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
(7) Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz.
- Alan Adlarının Koruması
Alan adı bir web sitesinin internet sitesindeki adı ve adresidir. (örneğin: www.baskent.edu.tr)
Alan adları hiyerarşik bir yapıya sahiptir. Alan adlarında nokta ile ayrılan bölümler soldan sağa doğru artan düzeyde bir önem sırasına sahiptir. www.btk.gov.tr alan adında en sağdaki bölüm “gov.tr” TLD (Top Level Domain-Birinci Derece Alan Adı), ortadaki “btk” SLD (Second Level Domain-İkinci Derece Alan Adı)’dir. Birinci derece alan adları, kendi içinde ikiye ayrılmaktadır:
- Jenerik Birinci Derece Alan Adı (Generic Top Level Domain – gTLD) ve
- Ülke Kodu Birinci Derece Alan Adı (Country Code Top Level Domain – ccTLD).
Jenerik Birinci Derece Alan Adları, alan adlarını belli bir amaç altında gruplayan, herhangi bir coğrafik anlam taşımayan ve üç veya daha fazla karakterden oluşan ve “com, net, org, gov, edu, mil, int” gibi bir uzantı ile biten alan adlarıdır. Bu adlar 1984 yılında alan adları sistemine eklenmiş olup, o zamandan beri kullanılmaktadır.
Ülke Kodu Birinci Derece Alan Adları, bir ülkeyi, bir toprak parçasını veya bir coğrafi bölgeyi gösteren ve ISO (International Organization for Standardization-Uluslararası Standardizasyon Örgütü) 3166 standardında tanımlanan iki harflik kısaltmalar ile biten alan adlarıdır. Örneğin, ülkemizin kodu “.tr”, Fransa’nın “.fr” ve Japonya’nın “.jp”dir. (kaynak: https://www.btk.gov.tr/internet-alan-adlari-genel)
5.1. Jenerik Birinci Derece Alan Adlarının Korunması (gTLD)
Alan adları ile ilgili kabul gören uluslararası kuruluş ICANN’dir.
ICANN 1998’de kurulan, kar amacı gütmeyen, kamu yararı için çalışan bir kuruluştur. ICANN alan adı tahsis eden kuruluşlara yetki vermekte ve kayıtları koordine etmektedir. Bir alan adı kayıt ettirildiğinde aynı zamanda ICANN’e de kayıt olur, aynı zamanda alan adını alan kişi ve kuruluşun kaydı tutulur.
Alan adları ile ilgili ilk gelen alır prensibi geçerlidir. Bu konuda yaşanan uyuşmazlıklarda, ICANN’in UDRP kuralları geçerli olacaktır. (Rules for Uniform Domain Name Dispute Resolution Policy) Bu kurallarda alan adlarının uluslararası tahkim yolu ile sonuca ulaştırılması usulü ve kuralları belirlenmektedir.
5.2. Ülke Kodu Birinci Derece Alan Adlarının Korunması (ccTLD)
Ülke kodlu alan adlarının düzenlenmesi 07.11.2010 tarihli İnternet Alan Adları Yönetmeliği’nde geçmektedir.
Bu yönetmeliğe göre “alan adı: tr uzantılı internet alan adı” olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle yönetmelik düzenlemeleri ülke kodlu birinci derecede alan adları içindir.
Yönetmelik gereğince “.tr ağ bilgi sistemi (TRABİS)” de “.tr” uzantılı internet alan adı sisteminin ve buna ait merkezi veritabanının işletilmesine, rehberin oluşturulmasına, güncellenmesine ve rehberlik hizmetinin sunulmasına ve alan adı başvuru işlemlerinin gerçek zamanlı olarak yapılmasına imkân veren, tüm bu faaliyetlerin güvenli ve iş sürekliliğini sağlayacak şekilde gerçekleştirildiği sistem” olarak tanımlanmıştır.
5.2.1. ccTLD Ülke Kodlu Alan Adı Tescili ve Devri
Yönetmeliğin 8. maddesi uyarınca Alan adı tahsisleri belgeli veya belgesiz olarak iki yöntemle yapılır.
- Belgesiz alan adı tahsisi “ilk gelen ilk alır” kuralının geçerli olduğu tahsislerdir. İlk gelenin tespitinde, alan adı başvurusunun TRABİS’e ulaştığı zaman kaydı esas alınır.
- Belgeli alan adı tahsisi, ilgili bilgi ve/veya belgelerin başvuru sahibi tarafından Kayıt Kuruluşu’na (KK) verilmesini ve bu bilgi ve/veya belgelerin TRABİS’e ulaştırılmasını müteakip yapılan tahsislerdir. Belgeli olarak tahsis edilecek alan adları bu Yönetmeliğin ekinde düzenlenmiştir.
KK’ların, TRABİS üzerinden başvuru işlemlerini tam ve doğru olarak tamamladıkları ve ücretini ödedikleri alan adları, başvuru sahiplerine tahsis edilir.Alan adı bir defada en az bir en fazla beş yıl süre için tahsis edilir.
Yönetmelik madde 13’e göre “Alan adları satılabilir veya devredilebilir.”
Satış veya devir işleminin gerçekleşmesi için hizmet alınan KK’nın İnternet sitesinde yer alan ilgili formun tam ve doğru olarak doldurulması gerekir. KK’nın, TRABİS üzerinden gerekli işlemleri tamamlaması halinde alan adının satışı veya devir işlemi doğrultusunda ilgili alan adı sahibi değişikliği gerçekleştirilir.
Gerçek kişilerin ölüm, gaiplik, gaiplik karinesi gibi durumlarında alan adı yasal mirasçılara devredilebilir.
5.2.2. ccTLD Ülke Kodlu Alan Adı Uyuşmazlıklarının Çözümü
Yönetmelik uyarınca İnternet alan adları ile ilgili uyuşmazlıkların çözüm sürecini hakemler veya hakem heyetleri vasıtasıyla yürüten üniversiteleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya uluslararası kuruluşlar “uyuşmazlık çözüm hizmet sağlayıcı” olarak faaliyet gösterecektir.
Yönetmelik madde 25 uyarınca, Uyuşmazlık çözüm mekanizmasına başvuru için;
- a) İhtilaf konusu alan adının, sahip olunan ya da ticarette kullanılan marka, ticaret unvanı, işletme adı ya da diğer tanıtıcı işaretlerle benzer ya da aynı olması ve
- b) Alan adını tahsis ettiren tarafın bu alan adı ile ilgili yasal bir hakkı ya da bağlantısının olmaması ve
- c) Bu alan adının alan adı sahibi tarafından kötü niyetle tahsis ettirilmesi veya kullanılması gerekmektedir.
İnternet Alan Adları Uyuşmazlık Çözüm Mekani̇zmasi Tebli̇ği̇ madde 19’a göre aşağıdaki durumlar, alan adının kötü niyetle tescili ve kullanılması düzenlenmiştir.
- a) Şikâyet konusu İAA’nın, ticaret veya hizmet markası, ticaret unvanı, işletme adı veya kişi adı ya da diğer tanıtıcı işaretin sahibi olan şikâyetçiye veya şikâyetçinin ticari olarak rekabette bulunduğu tarafa, bu İAA’nın (internet alan adı) belgelenmiş tahsis masraflarını ve yatırım maliyetini aşan miktardaki bir meblağ karşılığında satma veya devretme amacıyla tahsis ettirilmiş olması,
- b) Şikâyet konusu İAA’nın, ticarette kullanılan marka, ticaret unvanı, işletme adı ya da diğer tanıtıcı işaretin sahibinin, bu marka, unvan, ad ya da işareti İAA’da kullanmasını engellemek amacıyla tahsis ettirilmiş olması,
- c) Şikâyet konusu İAA’nın, esasen ticari rakiplerin işlerine ya da faaliyetlerine zarar vermek amacıyla tahsis ettirilmiş olması,
ç) İhtilaf konusu İAA’nın, ticari kazanç elde etmek amacıyla, şikâyetçinin sahibi olduğu ticarette kullanılan marka, ticaret unvanı, işletme adı ya da diğer tanıtıcı işareti ile benzerlik sağlayarak karışıklık meydana getirmek suretiyle internet kullanıcılarının İAAS’nin internet sitesine veya herhangi bir internet sitesine yönlendirilmesi amacıyla bu İAA’nın kullanılması.
(2) Bu maddenin birinci fıkrasındaki durumlar tahdidi olmayıp, hakem veya hakem heyeti takdiri ile de İAA’nın kötü niyetle tahsis ettirildiği veya kullanıldığına karar verilebilir.
————————————————————————————————————
Bu ders notları ve tüm içeriği ile ilgili Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleriyle korunan mali (İşleme, yayma, çoğaltma, temsil, İşaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı) ve manevi fikri hakların tümü Avukat Öğretim Görevlisi Özge EVCİ ERALP’e aittir. Bu ders notları izinsiz çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve izin alınmadan kullanılamaz, internet sitelerinde yayınlanamaz.Av.-Öğretim Görevlisi Özge Evci Eralp 2023-2024