Help Turkey Global Call paylaşımı yapanlar ceza alacak mı?

Temmuz 2021 ayı sonunda Ağustos 2021 ayı başlarında Türkiye’nin 200’den farklı bölgesinde çıkan orman yangınları nedeniyle sosyal medya ve internet haber siteleri etkin bir şekilde kullanıldı.

Türkiye’de güncel orman yangınları durumunu https://web.ogm.gov.tr/Sayfalar/OrmanYanginlari.aspx internet sitesinden takip edebilirsiniz.

Orman yangınları sürerken 28 Temmuz 2021’de sosyal medyada bir anda ‘Help Turkey’ Global Call paylaşımları yayıldı.

 

TRT Radyo 1 Kanalı’nda  08 Ağustos 2021 Pazar Saat 08:30’da katıldığımız canlı radyo yayınında bu konuyu konuştuk.

TRT Radyo 1 Kanalını canlı olarak internet üzerinden dinleyebilirsiniz.

https://www.trtdinle.com/channel/radyo-1

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, suç unsuru içerdiği tespit edilen ‘Help Turkey’ paylaşımlarıyla ilgili re’sen soruşturma başlattı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın resmi internet sitesine ve basın duyurularına https://ankara.adalet.gov.tr/ internet sitesinden ulaşabilirsiniz.

Paylaşımlarla ilgili soruşturma açan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasında teknik inceleme ve araştırmalar sonucu bazı kişi ve grupların gerçek veya bot hesaplar üzerinden organize bir şekilde “halk arasında endişe, korku ve panik yaratmaya, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetini aşağılamaya” çalıştıklarının belirlendiği anlatıldı.

“Kaos ortamı yaratılmaya çalışıldı”

Söz konusu hesaplar ile yangın olayına ilişkin bilgi kirliliğine yol açan gerçek dışı içeriklerin dolaşıma sokulduğu, konuya hassasiyeti olan sosyal medya kullanıcılarının tahrik edilmesiyle kaos ortamı yaratılmaya çalışıldığı vurgulandı.
Daha önce de bu hesaplar üzerinden benzer yöntemlerle terör örgütlerinin propagandalarının yapıldığı, dezenformasyon ve yıpratma haberlerinin ön planda tutularak çoklu bir strateji belirlendiği, araç olarak ise Twitter’ın aktif olarak kullanıldığı #helpturkey ana başlığı altında yapılan paylaşımların tespit edildiği anlatıldı.

“Yangınla mücadelede motivasyon düşürüldü”

Paylaşımların içeriklerinin incelenmesinde teknik düzlemde bir manipülasyonla birlikte asılsız iddia ve haberlerin dolaşıma sokulması gibi stratejiler izlenerek yangınla mücadele eden ilgili kamu görevlilerinin ve gönüllülerin moral ve motivasyonunu olumsuz yönde etkilediği kaydedildi.

“Devletin acziyet içerisinde olduğu iddiası yayıldı”

Bölge halkını ümitsizliğe sevk eden, yangınla mücadelede devletin acziyet içerisinde olduğunu gösteren görsel ve yazılı içeriklerin suç oluşturduğu değerlendirildi.

“Türk Ceza Kanununda düzenlenen kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret, Cumhurbaşkanına hakaret, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetini aşağılama, halk arasında endişe, korku ve panik yaratma, toplumun belli bir kesimini diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik etme” gibi suçların işlendiği kanaatiyle resen soruşturmanın başlatıldığı belirtildi.

Savcılık ilgili birimlere de sahte hesapların koordinasyonunun sağlayanların kimlik tespiti için talimat verildiğini duyurdu.

Sahte hesaplarla yayıldı, sonra paylaşımlar silindi

Sosyal medya ağ analizleri ile tanınan akademisyen Dr. Marc Owen Jones da orman yangınlarıyla mücadele için Türkiye’ye uluslararası yardım çağrısı yapılan “Help Turkey” etiketiyle başlatılan kampanyanın amacını “dezenformasyon” olarak tanımlamıştı.

“HELP TURKEY” dezenformasyonu deşifre oldu
Marc Owen Jones, Twitter’da 1-2 Ağustos arasında sosyal medya gündeminde yer alan “Help Turkey” etiketinin 160 bin etkileşim ve 46 bin hesabı kapsayan analizini paylaşmıştı.

Jones’un analizlerine göre önce sahte ve bot hesaplar açıldı, bu etiket ile bir anda paylaşımlar yapılmaya başlandı. O paylaşımlar, FETÖ’cü hesaplar başta olmak üzere çok kullanıcılı hesaplar tarafından yaygınlaştırıldı.

Kaynak: https://www.trthaber.com/haber/gundem/helpturkeye-sorusturma-599809.html

Dr. Marc Owen Jones

Thread] 1/ Good evening, afternoon, or morning all! Tonight’s thread is on #Turkey, and it will be a big one. Many have commented on the massive hashtag “Help Turkey” that rapidly reached 2.5 million tweets today. Read on for an in depth Twitter analysis > #Disinformation


Aşağıda Eralp Avukatlık Bürosu Dijital Staj Programı kapsamında yer alan hukukçuların konuya ilişkin hazırladıkları bilgi notlarına ulaşabilirsiniz.


Veysel Kutay DEDE 

Stajyer Avukat

*Anayasa’nın 22.maddesinde haberleşme hürriyeti düzenlenmiş ve bu hürriyetin kısıtlanma sebepleri belirtilmiştir. Milli güvenlik ve kamu düzeni de sayılan bu sınırlama sebeplerinden biridir. (İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 29.ve 30. Maddelerinde de sınırlama nedenleri olarak sayılmıştır.) bununla ilgili olarak;

TCK’nın 213. maddesindeki “Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit”, 214.maddesindeki “Suç işlemeye tahrik”, 216.maddesindeki “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama”, 301.maddesindeki “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlar düzenlenmiştir.

*Anılan düzenlemelerle ile benzer bir düzenleme U.S Code’da da bulunmaktadır:

Amerikan ceza kanununu içeren 18.başlık 1.part;

-15.bölüm 287.maddede ABD ve herhangi bir teşkilatı aleyhinde asılsız, hayali ve aldatıcı iddialarda bulunan kimsenin,5 yıldan fazla olmamak üzere hapis ve para cezasına çarptırılacağı belirtilmiştir. https://www.law.cornell.edu/uscode/text/18/287

– ABD’nin Yürütme, yasama veya yargı organlarının yetki alanına giren herhangi bir konuda, bilerek ve isteyerek gerçekleri gizleyen, tahrif eden veya herhangi bir konuda hileli beyanda bulunan kişinin cezalandırılacağı belirtilmiştir. https://www.law.cornell.edu/uscode/text/18/1001

-U.S Code’un 1040.maddesinde  büyük afet ve acil yardımlarla alakalı; asılsız isnatlarda bulunanlar ve gerçeği gizleyenlerle ilgili yaptırımlar ayrı olarak bir maddede düzenlenmiştir. https://www.law.cornell.edu/uscode/text/18/1040


                                                                                                   

EDANUR OKUMUŞ

Stajyer Avukat

İfade özgürlüğü kavramı dünya üzerindeki tüm devletler ve toplumları açısından oldukça bıçak sırtı bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat ifade özgürlüğü ile mezenformasyon/dezenformasyon/yalan haber sınırlarının bulanıklaşması dünyadaki birçok devleti sosyal medya üzerinde bilginin yayılması konusunda düzenleme yapmaya itmektedir. Ülkelerde birçok yayın doğrulama organizasyonu internet üzerinde yayılan ve doğruluğu şüpheli bilgiler hakkında teyit pratikleri gerçekleştirmektedir. Bunlara örnek olarak İngiltere’de Full Fact, ABD’de PolitiFact, Türkiye’de Teyit.org gibi organizasyonlar verilebilir.

Avrupa Komisyonunca Ocak 2018’de yalan haberin internette yayılışına karşı alınabilecek önlemlere ilişkin yayınlanan raporda, ifade özgürlüğünün sınırlarının kırılganlığı sebebiyle doğrudan devlet müdahalesi yerine farklı yöntemler aramanın gerekliliği, çevrimiçi haberlere ilişkin saydamlığın artırılması, medya okuryazarlığının geliştirilmesi gibi öneriler ileri sürülmüştür.

 https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_21_2288

AİHS m.10/2’de aynı zamanda görev ve sorumluluklar da yükleyen bir özgürlük olan ifade özgürlüğünün kullanımının yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi, yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan hallerde sınırlanabileceği ifade edilmiştir.

Dünya genelinde hali hazırda pek çok devlet dezenformasyon ile mücadele konusunda yasal düzenlemelere sahiptir:

        Rusya’da yalan haber niteliğindeki içeriği kaldırması için kuruluşlara 24 saat süre verilmiş ve bu yükümlülüğe uymayanlar için para cezası öngörülmüştür. 

https://www.loc.gov/item/global-legal-monitor/2019-04-11/russia-russian-president-signs-anti-fake-news-laws/

        ABD’de 2016 seçimlerinde yaşananlardan sonra eyalet yasaları, hearing usulünün yürütülmesi, federal yasa taslağı (Honest Ads Act, 2017)  gibi önlemler alınmaktadır. 

https://www.brennancenter.org/our-work/research-reports/honest-ads-act-explained  

https://ncte.org/report/california-passes-law-strengthen-media-literacy-classrooms/

https://energycommerce.house.gov/committee-activity/hearings/hearing-on-disinformation-nation-social-medias-role-in-promoting

        Fransa’da 2018’de kamuoyunda “yalan haber kanunu” olarak da bilinen Enformasyonun Manipüle Edilmesine Karşı Mücadele Kanunu’nun kabulü ile dijital mecralarda özellikle seçim süreçlerinde, ancak bu süreçlerden bağımsız olarak da sosyal medya platformlarının sponsorlu içerikler hakkında hesap vermeleri gerektiği hükme bağlanmıştır. 

 https://www.gouvernement.fr/en/against-information-manipulation

Türkiye’de ise TCK m.323 kapsamında savaşta yalan haber yayma suçu, TCK m.237 kapsamındaki fiyatları etkileme suçu ve SP Kanunu m.107’de düzenlenen piyasa dolandırıcılığı suçu dışında dezenformasyona devlet müdahalesine ilişkin hüküm bulunmamaktadır. 2020’de yürürlüğe giren ve kamuoyunda sosyal medya düzenlemesi olarak bilinen 7253 sayılı Kanun da internet ortamında asılsız bilgi paylaşımına ilişkin bir düzenleme getirmemiştir. AKP milletvekili Ali Özkaya, 26 Temmuz’daki açıklamasında sosyal medyada dezenformasyon yapanlara 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve sosyal medyayı bir süre kullanamama gibi cezalar getirilmesi düşünüldüğünü ve Almanya modelinin üzerinde durulduğunu ifade etmiştir.


     YAĞMUR YÜRÜKOĞLU

Stajyer Avukat

Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında, sosyal medyanın aynı zamanda bir eleştiri amacı taşıdığı ve gündemin takip edilmesi noktasında büyük önem arz ettiği belirtilmiştir. Bu gerekçeyle devletin aksiyon alma ve düzenleme yapma hususunda dikkatli olması ve hassas davranması gerektiği üzerinde durulmuştur.

‘’İnternet bağlamında son yıllarda ortaya çıkan bir konu sosyal medya organlarıdır. Sosyal medya organları, “medya içeriğini oluşturmak yayınlamak ve yorumlamak şeklinde bireysel katılıma imkân veren, şeffaf ve karşılıklı iletişim kurulan bir platformdur. Bu gibi internet siteleri günümüzde sosyal medyada dünyadaki tüm kullanıcıların bir arada iletişime geçebildiği yorum, mesaj, bilgi, eleştiri, satış ve tanıtımların yapıldığı etkili bir alan haline gelmiştir.” (AYM, Youtube LLC Corporation Service Company ve Diğerleri, B. No: 2014/4705, 29/5/2014, § 40.) Bu tür internet siteleri büyük miktardaki verileri saklama ve yayınlama kapasitesi ile bunların erişilebilirliği sayesinde toplumun gündem oluşturmasına, gündemin takibini ve bilgi alışverişini kolaylaştırmaya büyük ölçüde katkı sağlamaktadır.(AİHM, Times Newspaper Ltd./the United Kingdom, Appl. No: 23676/03, 10.06.2009, § 27.) Anayasa Mahkemesi’ne göre sosyal medya organları kişilerin bilgi ve düşüncelerini açıklama, karşılıklı paylaşma ve yaymaları için vazgeçilmez niteliktedir ve bu nedenle düşünceyi açıklamanın günümüzde en etkili ve yaygın yöntemlerinden biri haline gelen internet ve sosyal medya araçları konusunda yapılacak düzenleme ve uygulamalarda devletin ve idari makamların çok hassas davranmaları gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi, internetin önemini kabul etmekle birlikte internet üzerinden iletilen her türlü haber ve düşüncenin Anayasa’nın 28. ila 32. maddelerinde güvence altına alınan basın özgürlüğü kapsamında kabul edilmeyebileceği kanaatindedir.’’

( 02_ifade_ozgurlugu.pdf (anayasa.gov.tr)

AİHM Uygulamasından Bir Örnek: Castels /İspanya Kararı

‘’Demokratik bir sistemde hükümetin eylemleri ve ihmalleri, sadece yasama ve yargılama organlarının değil, basın ve kamuoyunun yakından incelemesine tabidir. Ancak yetkili devlet otoriteleri, kamu düzeninin güvencesi olması sıfatıyla, temelden yoksun veya kötü niyetle oluşturulmuş iftira niteliğindeki suçlamalara, aşırıya kaçmadan ve gereği gibi tepki göstermeyi amaçlayan cezai nitelikte önlemleri de almakta serbesttirler…’’

( tck301.pdf (barobirlik.org.tr )

Fransa Örneği

Fransa’da 29 Temmuz 1881 tarihli Fransız Basın Özgürlüğü Yasası’nın 23. ,30. ,32/2. ,33. ,48. maddelerinde birtakım ağır cezalar örı görülmekte özellikle 30. madde ‘’hiç kimse Fransız ulusunu, Fransız devlet kurumlarını aşağılayacak yayınlar yapamaz” ifadesini içerecek bir hükme yer vermektedir. (tck301.pdf (barobirlik.org.tr )

Sosyal medya platformlarının aktif kullanımı bireylerin doğru ve güvenilir bilgiye ulaşması ve teyit etmesi zorunluluğunu beraberinde getirmektedir. Teyit etme yollarına örnek olarak ‘’Google Tersinden Görsel Arama’’ ve ‘’Teyit.org’’ verilebilmektedir. Bu gerekçeyle Facebook asılsız haberlerin tespit edilmesi açısından birtakım ipuçları yayımlamıştır.Bu ipuçları: başlıklara şüphe ile yaklaşılması , internet adresine (URL) yakından bakılması, kaynağın araştırılması ,yazı biçiminin olağandışı olup olmadığına dikkat edilmesi,  fotoğraflara dikkat edilmesi,tarihlerin incelenmesi, kanıtların kontrol edilmesi, başka haber kaynaklarına bakılması, mizahi amaç olup olmadığına bakılması,kasten yanlış bilgi olup olmadığına bakılması.

(https://tr-tr.facebook.com/help/188118808357379?helpref=search&sr=1&query=%C4%B0pu%C3%A7lar%C4%B1 )


  Şaban İbrahim GÖKSAL

Stajyer Avukat

İlgili linke baktığımızda, HELP TURKEY başlığı altında sosyal medyada gerçekleştirilen kampanya için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma başlatmıştır. İlgili soruşturmada istinad edilen suçlar; kamu görevlisine kamu görevinden dolayı hakaret (TCK madde 125), cumhurbaşkanına hakaret ( TCK madde 299),  Türkiye Cumhuriyeti Devleti Aşağılama (TCK madde 301) ve halk arasında endişe, korku ve panik yaratma ayrıca toplumun belli bir kesimini diğer kesim aleyhine kin ve düşmanlığa karşı tahrik etme ( TCK madde 213 ve 216)

İstinad edilen suçlar sosyal medyada bir düşüncenin açıklanması ve yayılması ile ilgili olduğu için önce Anayasa madde 26’ya bakarız. Burada kişilerin düşünce ve kanaatlerini radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla serbestçe yapabileceklerini ve bu özgürlüğe de resmi makamlarca müdahale edilemeyeceği düzenlenmiştir. Fakat aynı maddenin ikinci fıkrasında bu özgürlüğün milli güvenlik ve kamu düzenine zarar vermesi durumunda sınırlanabileceği düzenlenmiştir. Ayrıca AİHS sözleşmesi madde 10’da da Anayasa madde 26’ya benzer bir düzenleme var. İlk fıkrasında ifade özgürlüğüne yer verilmiş ama ikinci fıkrasında bu ifade özgürlüğü demokrasiye, yasalara, kamu düzenine ve milli güvenliği zarar vermesi durumunda müdahale edilebileceği düzenlenmiştir.

Burada bireye tanınan hak ve özgürlüklerin sınırsız olmadığı aynı zamanda kısıtlama yapmak isteyen devletlerinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bireye tanıdığı özgürlüğü yok edecek şekilde yorumlanamayacağı belirtilmektedir. Sosyal medyadaki olumsuz olan ve kamu düzenini bozmaya yönelik paylaşımlar için sözleşmeye taraf olan devletlerin de içinde bulunduğu birçok devlet harekete geçerek bazı yasalar çıkarttı;

  •         2017 yılında Almanya‘da yasalaşan düzenlemede çevrimiçi platformlarda açıkça yasaya aykırı bulunan ve nefret söylemi içeren gönderilerin 24 saat içerisinde kaldırılması gerekiyor. 24 saat içerisinde kaldırılmayan gönderilerden dolayı Facebook ve Twitter gibi platformlar 50 milyon euroya varan para cezası ödemek durumunda kalacaklar. (https://www.gesetze-im-internet.de/netzdg/BJNR335210017.html )
  •       Avustralya Parlamentosu tarafından kabul edilen yeni yasaya göre, şiddet içeren unsurların hızla silinmemesi durumunda sosyal medya şirketlerine yıllık küresel cirosunun yüzde 10’una kadar ceza kesilebilecek ve yöneticileri üç yıla kadar hapis cezası alabilecek.( https://www.legislation.gov.au/Details/C2021A00021 )

Ayrıca, 1998’deki Suç ve Düzensizlik Yasası ile Birleşik Krallık, nefret suçu kapsamına giren fikirleri, özgür düşünce kapsamı dışında bırakarak 2 yıla varan hapis cezaları, yüzbinlerce sterline varan para cezaları, ağır kamu işçiliği gibi cezalarla cezalandırmaya başladı. (https://www.legislation.gov.uk/ukpga/1998/37/contents )

Yine Birleşik Krallık Parlamentosunun Dijital, Kültür, Medya ve Spor Komisyonunun 18 Şubat 2019 tarihli  “Dezenformasyon ve yalan haber” başlıklı raporunda şu ifadelere yer verilmiştir(https://publications.parliament.uk/pa/cm201719/cmselect/cmcumeds/1791/1791.pdf ) :

    Sosyal medyaya yönelik yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve yasal süreci başlatıp takip edecek bağımsız bir kurumun oluşturulması istenmiş olup, “Facebook gibi şirketlerin ‘dijital gangster’ gibi davranıp kendilerini hukukun dışında görmelerine izin verilemez.

Kaynak:https://www.indyturk.com/node/378091/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/sosyal-medya-ve-uluslararas%C4%B1-hukuk

                                                                                                         


Erdem Şahin AKAR

Stajyer Avukat

Kamu düzeni, Anayasa ve Ceza Kanunu kapsamında koruma altına alınmıştır. Anayasa’da, “Help Turkey” etiketi ile ilgili ele alınabilecek m.22/2 ve m.26/2 bulunmaktadır. Bu maddeler kapsamında düşünceyi açıklama ve haberleşme hürriyetlerinin ancak milli güvenlik, kamu düzeni ve maddelerde sayılan diğer sebeplerle kısıtlanabileceği belirtilmiştir. Ceza Kanunu kapsamında ise m.305 de milli güvenlik, kendisi veya başkası adına yarar sağlayan olmaması için koruma altına alınmış ve cezai yaptırıma bağlanmıştır.

“Help Turkey” etiketiyle yapılan paylaşımda ise Mark Owen Jones, “Help Turkey” ve “Global Call” etiketleriyle yapılan paylaşımların gerçek insanlar ve ünlüler tarafından kullanılmakla birlikte, sahte ve bot hesaplar üzerinden yapay olarak yayıldığını ve bu yönüyle bir manipülasyon kampanyasının ürünü olduğunu açıkladı. Jones, “Help Turkey” etiketi için dünya genelinde 46 bin hesaptan yapılan 160 bin etkileşim üzerine yaptığı ağ analizinde, etiketle en fazla paylaşım yapanların sahte ve bot hesaplar olduğunu tespit etti.

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/sosyal-medya-ve-dezenformasyon-uzmani-jonesa-gore-help-turkey-etiketi-sahte-hesaplarca-manipule-edildi/2323101

https://www.gzt.com/infografik/jurnalist/help-turkey-etiketi-nereden-cikti-nasil-yayildi-4550

https://www.gzt.com/video/jurnalist/helpturkey-etiketini-uzmaniyla-konustuk-2192216

Benzer durumlar daha önceden de farklı isimlerle yapılmış ve genel olarak insanların hassas oldukları konular kullanılarak kendilerine fayda sağladıkları haber konusu olmuştu. Bu fayda, korku ve paniğe sebep olma olabileceği gibi site trafiğinin artırılması olarak da kendisini gösterebilmektedir.

https://www.gzt.com/infografik/jurnalist/save-turkey-bagis-kampanyasi-ne-kadar-masum-4542

https://onedio.com/haber/kandirildik-instagram-dan-kopeklere-bagis-yaptigini-dusunen-insanlarin-hayalleriyle-oynayan-hesaba-bakin-986993

https://www.webtekno.com/instagram-orman-yangini-bagis-kampanyalari-guvenilir-mi-h113007.html

https://www.dunyahalleri.com/sahte-habere-en-cok-maruz-kalan-ulke-turkiye/

Haberlere göre, sahte haber ile yapılan manipülasyonlarda insanların duyarlılığı kullanılıp haberin yayılımı artırılmakta ve bu yayılım ise haberin gerçek olduğu düşüncesini oluşturup genel bir algı yaratmaktadır. Bu oluşturulan algının “Help Turkey” etiketi ile yapılan paylaşımlar açısından incelendiğinde mevcut yangının vahametinin yanında; bu etiket ile paylaşılan görüntülerin çaresizliği aşıladığı ve bunu yaparken yangınla mücadele için her mecrada yardım etmeye çalışan insanların duygularının kullanıldığı haberlere yansımıştır. Paylaşılan görüntülerin ise bazılarının sahte olduğu ya da başka zamana veya yere ait oldukları sonradan anlaşılmıştır. Dolayısıyla sosyal medya bilinci oluşması gerekliliğinin yanında bu tür durumların oluşumunun engellenmesi Anayasal olarak hüküm altına alındığı gibi Ceza Kanunu’nda da cezai müeyyideye bağlanmıştır.

Avrupa’da ise koronavirüs döneminde dezenformasyona karşı mücadelede planı oluşturulup yanlış bilginin yayılması önlenmeye çalışılmıştır:

https://setav.org/assets/uploads/2020/07/A327.pdf

 


SELİN FAYDALITÜRK 

Stajyer Avukat

Dezenformasyon kavramı, TDK’ya göre bilginin çarpıtılması anlamına gelmekle beraber, bir başka tanıma göre ise yanlış ya da doğruluğu bulunmayan kasıtlı olarak yayılan bilgi demektir. ‘’Help Turkey’’ paylaşımlarına ilişkin olarak başlatılan soruşturmalarda ilk önce bu paylaşımların dezenformasyon niteliğini taşıyıp taşımadığı irdelenmelidir. Zira söz konusu paylaşım bir Türkiye’de gerçekten yaşanan yangınlara ilişkin bir yardım çağrısıdır. 

Sonrasında ise söz konusu suçların işlenip işlenmediği tartışılmalıdır. Ayrıca söz konusu suçların oluşup oluşmadığı göz önüne alınırken suçun konusunu genişletecek şekilde yorumlardan kaçınılmalıdır. 

 

Türkiye’de meydana gelen yangınlar sonucunda başlayan ‘’Help Turkey’’ hareketini belli başlı açılardan 2020 senesinde ABD’de siyahi kökenli George Floyd’un nefessiz bırakılarak öldürülmesi neticesinde başlayan ‘’Black Lives Matter’’ hareketine benzetmek mümkündür. Zira her iki hareket de yaşanan bir olay sonucunda toplum tarafından görüşlerin ifade edilmesine ilişkindir. Ayrıca ‘’Help Turkey’’ hareketi neticesinde başlatılan soruşturmalara konu olan suçların ‘’Black Lives Matter’’ hareketi kapsamında gerçekleştirilen protestolarla kıyasalanması da suçların oluşup oluşmadığı konusunda fikir verebilir. 

➤‘’Black Lives Matter’’ hareketine yönelik protestoların ABD’de oldukça geniş çapta yapılması da ‘’Help Turkey’’ kapsamında ‘’Halk arasında korku ve panik yaratma’’ suçuna karşılık gelebilmektedir.  

‘’Black Lives Matter’’ hareketi kapsamında düzenlenen protestolarda polis memurlarına ve devlet mallarına zararlar verildiğinden bahisle protesto liderleri ve finansörlerine ilişkin olarak koordineli, suç hareketi, ayaklanmayla bağlı şiddet, devlet malına zarar verme, kamu görevlisine karşı şiddet suçlarından soruşturma başlatılmıştır. Ayrıca soruşturmanın ifade özgürlüğünü hedef almadığı özellikle belirtilmiştir. 

➤‘’Black Lives Matter’’ hareketinin siyahi kökenli olduğu düşünülerek Beyaz ırka karşı ‘’Toplumun belli bir kesimini diğer bir kesim aleyhine kin ve düşmanlığa sürükleme’’ suçunu da oluşturduğunu Türkiye şartlarında düşünmek pekala mümkündür. Ancak az önce açıklandığı üzere ABD’de yürütülen soruşturma kapsamında böyle bir suçun oluştuğu göz önüne dahi alınmamıştır. 

➤‘’Black Lives Matter’’ hareketi kapsamında düzenlenen protestoların bir kısmı doğrudan o dönemin ABD başkanı Donald Trump’a yönelmiş, ‘’Trump Meydana Çık’’ şeklinde pankartlar açılmış ve benzer şekillerde sosyal medyada birçok gönderi paylaşılmıştır. ‘’Help Turkey hareketinde ise Cumhurbaşkana yönelen bir yön bulunmamaktadır. Ayrıca ‘’Black Lives Matter’’ hareketinde Donald Trump’a yönelen bu ifadelere karşı herhangi bir soruşturma yürütülmemiştir.

Ayrıca aşağıda yer alan Yargıtay kararı göz önüne alındığında ‘’Help Turkey’’ paylaşımını ‘’Cumhurbaşkanına Hakaret’’ suçu kapsamında değerlendirmek emsal kararlara ters düşecektir.

‘Yalancı Tayyip’ Diktatör Tayyip! Tencere tava hep aynı hava dediğin protesto seni kelle paça yapacaklar! Haberin olsun!” şeklindeki ve eleştiri niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir’’

 (YARGITAY 18. Ceza Dairesi -Karar: 2017/9587).

 

https://www.usatoday.com/story/news/politics/2020/09/01/justice-department-investigating-blm-protest-leaders-funding/3454937001/

https://www.aa.com.tr/tr/pg/foto-galeri/new-yorkta-trump-karsiti-protesto-duzenlendi/0

https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/cumhurbaskanina-hakaret-sucu-cezasi-nedir.html

 


A.Tuğçe ÖZKOÇAK

Stajyer Avukat

İfade özgürlüğünün gerek uluslararası hukuk  bağlamında gerek iç hukuk araçlarıyla güvenceye alınmış biçimiyle temel insan hakları kapsamında olduğuna şüphe yoktur.

Anayasa 25..maddeye baktığımızda görürüz ki: 25) “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”

İfade özgürlüğünün öznesini ele aldığımızda burada bir ırk, dil, din ve benzeri ayrımlar gözetilemeyeceği gibi siyasi görüş ayrımcılığı da gözetilemez. İfade özgürlüğünün öznesi herkestir.

Anayasa Mahkemesi’ne göre “herhangi bir kimsenin yalnızca kişiliğine bağlı olarak düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne müdahale edilmesinin” haklı görülmesi hukuki olamaz.

“AİHM’in içtihatları ile ifade özgürlüğünün siyasi, sanatsal, ticari vs. her türlü ifadeyi kapsamına aldığı ortaya konulmuştur. Bir ifadenin “değerli-değersiz”, “topluma yararlı-yararsız” veya “ticari yarar amacıyla yapılması-yapılmaması” biçiminde ayrıştırılması ifade özgürlüğü açısından önemli değildir.”(Dr. Ulaş Karan, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru El Kitapları Serisi -2 https://www.anayasa.gov.tr/media/3545/02_ifade_ozgurlugu.pdf )

İnsanların farklı düşünce ve eleştirilerini serbestçe açıklayabiliyor olması yaşadıkları toplumun demokrasi kültürü bakımından oldukça büyük önem taşır. Ayrıca:

“Bilgi ve kanaat açıklama özgürlüğünün tam olarak kullanımı, özgür ve demokratik bir devlet sisteminin temel göstergesi olan hükümetin serbestçe eleştirilmesini de mümkün kılar.” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10.maddesinin uygulanmasına ilişkin kılavuz  -MONICA MACOVEI – İnsan Hakları El Kitapları , No 2 http://tbbyayinlari.barobirlik.org.tr/TBBBooks/io-aihs.pdf )

Örnek olay da bu kapsamda değerlendirilmesi gereken meşru muhalif bir görüş kapsamındadır. Bahsedilen suçlar TCK’da 213, 216, 125/3’te düzenlenmiştir.

Bu suçların maddi unsuru tehdittir ancak yapılan paylaşımlarda böyle bir tehdit söz konusu değildir.(https://medyascope.tv/2021/08/05/help-turkey-etiketiyle-paylasimda-bulunanlar-hakkinda-resen-sorusturma-baslatildi-avukat-baran-kaya-asagilama-fiilinin-islendigi-iddiasi-oldukca-soyut-ve-dayanaksiz/

Bununla birlikte sosyal medya platformlarının açıkladığı şeffaflık raporları incelendiğinde sansür uygulamalarının ülkemizdeki artışı da açıkça görülebilmektedir. Özellikle twitter açısından: “Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında 2019 Birinci Yarı Yıl döneminde Twitter’a gönderilen toplam 1.243 mahkeme kararından 711 tanesi Rusya’dan gönderilmiş, Türkiye ise 388 kararla ikinci sırada ve 46 kararla Brezilya üçüncü sırada yer almıştır.”  (https://ifade.org.tr/reports/EngelliWeb_2019.pdf )Örnek olay da internet sansürünün çarpıcı şekilde artışı bakımından olumsuz olarak değerlendirebilecek niteliktedir. 

 


Selin AKLAN

Stajyer Avukat

 HELP TURKEY adına başlatılan soruşturmada değinilmesi gereken kanun maddelerini; TCK 125 uyarınca kamu görevlisine kamu görevinden dolayı hakaret, TCK 229 Cumhurbaşkanına hakaret, TCK 301 Türkiye Cumhuriyeti Devletini Aşağılama ve Halk Arasında Endişe, Korku, Panik Yaratma, TCK 213 ve 216 uyarınca Toplumun Belli Bir Kesiminin Diğer Kesim Aleyhine Kin ve Düşmanlığa Karşı Tahrik Etme; Anayasa Maddelerine baktığımızda ise Anayasa Madde 25 Düşünce ve kanaat özgürlüğü, Anayasa Madde 22: Haberleşme Hürriyeti, Anayasa Madde 26 Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti olarak belirleyebiliriz.

 

 Haber içeriğinde de gördüğümüz üzere Mark Owen Jones’un “Help Turkey ve “Global Call” etiketlerinin paylaşımının çok fazla sayıda olmasından kaynaklı sahte ve bot hesapların var olduğunu ileri sürdü. Bu süreçte Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın ilk olarak incelemesi gereken konunun Bot, cyborg ve yapay hareketliliğini saptaması gerekmektedir.

(https://www.aa.com.tr/tr/dunya/sosyal-medya-ve-dezenformasyon-uzmani-jonesa-gore-help-turkey-etiketi-sahte-hesaplarca-manipule-edildi/2323101

 

https://www.gzt.com/infografik/jurnalist/help-turkey-etiketi-nereden-cikti-nasil-yayildi-4550 )

 

 Var olan Yargıtay kararlarına baktığımızda bu tarz eylemlerin halkın hassas olduğu durumlarda bot sahiplerinin kendilerine fayda sağladıkları haber konusu olmuştur. Bu durum halkı korku ve paniğe sürüklemiştir.

 

(https://www.webtekno.com/instagram-orman-yangini-bagis-kampanyalari-guvenilir-mi-h113007.html

 

https://www.dunyahalleri.com/sahte-habere-en-cok-maruz-kalan-ulke-turkiye/ )

 

 

 Bahsi geçen “Dezenformasyon” kavramının teknik boyutuna baktığımızda, Dezenformasyon ve Medya Manipülasyonu Üzerine Doğrulama El Kitabı’na göre (https://teyit.org/files/dezenformasyon-el-kitabi.pdf) “Bot, insanlar tarafından kendisine atanmış görevleri otomatik olarak gerçekleştiren bir uygulama yazılımıdır. Bir botun iyi ya da kötü amaçlı kullanılması tamamen “sahibi”nin niyetine bağlıdır. Kamusal alandaki tartışmalarda sıklıkla bahsi geçen botlar Facebook, Twitter ve LinkedIn gibi sosyal ağlarda aktif olan sosyal botlardır. Sosyal botlar bu platformlarda belirli ideolojik mesajları yaymak ve genellikle de belirli bir konu, kişi, içerik ya da etiketin kayda değer sayıda destekçisi olduğu görünümü vermek için kullanırlar. Sosyal medya botlarına çoğunlukla üç ana kategori altında rastlarız: zamanlanmış botlar, izleyici botlar ve güçlendirici botlar. Hangi tip botla ilgilendiğinizi bilmeniz önemli çünkü her biri belirli bir amaca hizmet ediyor. Her birinin benimsediği amaç beraberinde farklı bir dil ve iletişim yolu gerektiriyor. Dezenformasyon söz konusu olduğunda çoğunlukla güçlendirici botlarla karşılaşırız.

 

Bir dezenformasyon kampanyasının sosyal botlar tarafından mı yoksa çeşitli motivasyonlarla veya para için belirli bir konu hakkında geniş çapta içerik paylaşan gerçek insanlar tarafından mı yürüttüğünü tespit etmek bir hayli zor olabiliyor. Örneğin BBC, Kasım 2019’da Boris Johnson lehine içerikleri yayan ve birbirine benzer Facebook mesajlarını paylaşan hesapların sosyal botlar gibi davranan gerçek insanlar tarafından yürütüldüğünü tespit etmişti.

 

 Farklı türdeki botlar, cyborglar ve fazla aktif paylaşım yapan gerçek hesaplarla başa çıkmanın bir yolu, şüpheli hesabın tek bir türünü tanımlamaya çalışmak yerine araştırmanızın odağına tüm yapay ve bot benzeri davranışların takibini koymak. Örneğin Bot Sentinel kullanıcılarına, ABD’de şüpheli davranışlar sergileyen Twitter hesaplarını içeren halka açık bir veritabanı sunuyor. Bu veritabanını hazırlayanlar, özellikle sosyal botları tespit etmeye odaklanmak yerine “sürekli olarak Twitter kurallarını ihlal eden hesapları” bir araya getirmeye karar vermişti.”

 


SİMGE DAĞ

Stajyer Avukat

Anayasa 26. Maddesine göre; Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayınların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği gibi amaçlarla sınırlanabilir.  

Ayrıca, AİHS’nin 10. maddesinin 2. paragrafında ifade özgürlüğünü, milli güvenlik veya kamu sağlığı gibi menfaatlerin veya değerlerin koruması nedeniyle sınırlandırılması belirtilmiştir. Böyle bir çatışma ortaya çıktığında, Mahkeme bir hakkın diğer hak üzerinde üstünlüğünü sağlamak üzere bir denge kurar. Devletler ifade özgürlüğüne her türlü müdahaleyi meşru biçimde gerekçelendirmeye mecburdur. Devlet makamları tarafından gerçekleştirilen her türlü müdahale şüphesiz AİHS’in 10. maddesinde düzenlenen kanunla öngörülme, meşruluk ve ölçülülük koşullarına uygun olmalıdır. İfadenin “gerçekliği” de farklı bir önem taşımaktadır.

https://rm.coe.int/aihs-kapsam-nda-ifade-ozgurlugu/16808db5d5

-TCK m. 216 – Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suç için söz konusu paylaşımların halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmeye elverişli olmadığı söylenebilir. Bu paylaşımların “kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması” olası değildir. 

Yargıtay kararından bir alıntıya göre: “Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda, özellikle güncel kullanımda hemen her konuda düşünce ifadesine rastlandığı, buna özel anlam atf edilebilmesi için çok kapsamlı, özellikle hazırlanmış ve bilinçli bir şekilde belli bir amaca yönelik planlı bir paylaşım gerekeceği düşünülmelidir. Özenli ve özellikli bir yaklaşımla bu amaç gerçekleştirilebilir. Dosya kapsamı sanığın böyle bir kastının var olduğunu işaret etmemektedir. […] 

-Görüldüğü üzere özgürlük esas, kısıtlamalar istisnadır.

https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/1967647/?v=list&aranan=%C4%B0ma

Dezenformasyon açısından değerlendirirsek; günümüzde pek çok ülke dezenformasyonla mücadele etmektedir. Ülkemizde de dezenformasyonun toplumumuz açısından ciddi sorun olduğu bir gerçektir. Türkiye’nin enformasyon ortamı, haber medyası ve sosyal medya platformları da dahil olmak üzere, her türde yanlış bilgiden ve koordineli manipülasyon kampanyalarından etkilemeye devam etmektedir. Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü 2018 ‘Dijital Haberler Raporu’nu Londra’da düzenlenen bir panelle kamuoyuna duyurdu. Reuters Enstitüsü’nün yaptığı araştırmaya göre Türkiye, dezenformasyon ve sahte haberin en çok görüldüğü ülke. Ayrıca internette siyasi görüşlerini açıklamaktan ‘yetkililerle sorun yaşama’ ihtimâli sebebiyle en çok Türkiye’deki kullanıcılar çekiniyor.

https://reutersinstitute.politics.ox.ac.uk/sites/default/files/digital-news-report-2018.pdf

-Help Turkey olayına baktığımızda ise var olan ve devam eden yangınların durdurulması için halkın seferber olduğunu, yurtiçi ve yurtdışı kaynakları kullanılmaya çalıştığını gözlemleyebiliriz. Dezenformasyon ise gerçek olmayan, yanıltıcı bilgiler anlamına gelmektedir. Bu nedenle hala gerçekleşmekte olan yangınlara yardım için yapılan paylaşımların halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak kapsamında değerlendirmek ölçülülük koşuluna uygun değildir. Suçlamalar asılsızdır.

 


YAREN AKBABA

Stajyer Avukat

İfade özgürlüğü; dar anlamda bireyin kendi düşüncelerini sosyal medya, söz, yazı, ses vb. araçlarla başkalarına aktarmasıdır. Geniş anlamda ifade özgürlüğü ise bireylerin her çeşit bilgi ve düşünceye erişme, bu bilgi ve düşüncelerle ilgili bir görüş belirtme veya belirtmemeyi kapsamaktadır. Bir başka deyişle ifade özgürlüğü; haberleşme, bilgi edinme, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini kapsamaktadır. İfade özgürlüğü, en temel hürriyetlerden bir tanesidir. Bu nedenle birçok ülke iç hukukunda ifade özgürlüğünü güvence altına almış ve uluslararası sözleşmelere imza atmıştır. Teknolojinin hayatımızda gün geçtikçe daha fazla yer etmesi ve herkesin her türlü bilgiye ulaşması kaçınılmaz olmuştur. Ancak sosyal medyanın herkesçe ulaşılabilir olması sebebiyle, toplumu yanıltan ve yanlış nitelikte olup manipülasyona sebebiyet veren bilgilerin sayısında ciddi bir artış olmuştur. Bu nedenle ülkeler toplumu, manipülasyonun yaratacağı sonuçlardan korumak adına çeşitli hukuki düzenlemeler yapmaktadırlar.  (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/195090)

Belçika

Belçika Hükümeti, 2018 yılında online platformlarda yanlış bilginin önüne geçebilmek için vatandaşın bilgilendirildiği ve hükümet tarafından sunulan önerileri olumlu/olumsuz oylayabildiği bir web sitesi oluşturdu. Bu uygulama ile vatandaşlar, online sahte haberler ve dezenformasyon ile ilgili sunulan tekliflere yanıt verebilir ve bu sürecin belirlenmesinde katkı sağlayabilir. Belçika hükümetinin yaptığı bu uygulamanın amacı ifade özgürlüğünü teşvik etmek ve güçlendirmektir. (https://www.poynter.org/ifcn/anti-misinformation-actions/#belgium), (https://monopinion.belgium.be/pages/faq), (https://www.stopfakenews.be/)

 Suudi Arabistan

The Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı’ nın 2018 Ekim’de öldürülmesinden sonra Suudi Arabistan’daki yetkililer online sahte haber yapan kişileri 5 yıl hapis cezası ve ağır para cezaları ile tehdit etmektedir.  Yetkililer, Suudi Arabistan’ın siber suç düzenlemelerinin 6. maddesine atıfta bulunarak bu durumun kamu düzenini, dini değerleri, genel ahlakı ve mahremiyeti ihlal ettiğini ve suç oluşturduğunu belirtti. (https://gizmodo.com/saudi-arabia-threatens-anyone-spreading-fake-news-onlin-1829749930), (https://www.poynter.org/ifcn/anti-misinformation-actions)

Türkiye’de durum nedir?

Görüldüğü gibi ifade özgürlüğünün yol açtığı olumsuz sonuçların (dezenformasyon vb.) nasıl önlenebileceği konusunda ülkeler bambaşka düzenlemeler yapmaktadır. Kimi ülkeler bu süreçte vatandaşını bilgilendirip, onu teşvik ederken kimileri de vatandaşlarını ağır cezalar ile korkutmaktadır. Türkiye’de düşünceyi açıklama ve kanaati yayma hürriyeti Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hürriyet aynı zamanda kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme (m.17) ve haberleşme hürriyeti (m.22) ile de yakından ilgilidir. Kişilerin düşünceyi açıklama hürriyeti ancak milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği gibi gerekçelerle sınırlanabilir. “#helpturkey“ etiketi altında yazılan ifadelerin milli güvenliği ve kamu düzenini tehlikeye attığı kabul edilirse kişilerin bu hürriyetleri kısıtlanmalıdır. Bu kapsamda tespit edilmesi gereken ilk şey bu yazıların bu tehlikeleri oluşturup oluşturmadığıdır. Bu tespitten sonra, kişiler Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini alenen aşağıladığından haklarında soruşturma açılmalı ve 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmalıdır (TCK.m.301/1). Ancak bu soruşturmanın açılabilmesi Adalet Bakanlığı’nın iznine tabidir (TCK.m.301/4). Dolayısıyla somut olayda olduğu gibi Adalet Bakanlığı’ndan izin alınmadan, Cumhuriyet savcısının re’sen soruşturma açması bir usulsüzlük teşkil etmektedir. Bu suça ek olarak bu etiketi atanlara TCK.m.213 ve 216 kapsamında da soruşturma açılabilir. 


 

Gonca Alanbay

Stajyer Avukat

 

  1. Soruşturma açılan suçlar

Aşağılama :

 

TCK- Madde 301- (Değişik: 30/4/2008-5759/1 md.)

 

(1) Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

         (2) Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

         (3) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

         (4) Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

 

Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu

 

         TCK- Madde 213- (1) Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

         (2) Suçun silahla işlenmesi halinde, verilecek ceza, kullanılan silahın niteliğine göre yarı oranına kadar artırılabilir.

 

Suçun Basın ve Yayın Yoluyla İşlenmesi

TCK madde 218- Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçunun basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar artırılır .

Ancak, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

 

  1. Benzer olay 

Aynı suçlar hakkında soruşturma 2020 Elazığ depremi sonrası da meydana gelmiştir: 

 

https://www.cnnturk.com/turkiye/deprem-provokatorlerine-milleti-ve-devleti-asagilama-sorusturmasi 

 

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-haberler-depremden-sonra-provokatif-paylasim-yapan-60-kisiye-sorusturma-iste-detaylari-41433332 

 

  1. Gerçekten suç mu?

  2. İfade ve Haber Alma Özgürlüğü

 

1982 Anayasası’na göre ise ifade özgürlüğü “Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti” başlığı altında 26. maddede şöyle düzenlenmiştir: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. 

 

Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.” 

 

  1. Eğer paylaşım suçsa, retweet vb şekilde paylaşmak da suç olacaktır. Konuyla ilgili bazı yargı kararları:

 

T.C. YARGITAY 18.CEZA DAİRESİ

 

ESAS NO:2018/7790/

 

KARAR NO:2019/1445

 

KARAR TARİHİ:16/01/2019

 

KARAR

 

İncelenen dosyada, şüphelinin ad ve soyadının yazılı olduğu @… kullanıcı adlı twitter hesabından müştekiden bahsedilerek paylaşımlar (retweetler) yapıldığının anlaşılması karşısında; CMK’nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli hakkında hakaret suçunun işlendiği hususunda iddianame düzenlenebilmesi için yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüphelinin eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırıdır.

 

T.C YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ

 

ESAS NO.2015/10377

 

KARAR NO.2015/12777

 

KARAR TARİHİ.07/12/2015

 

ÖZET: Twitter üzerinden hakaret içeren bir tweet’in retweet edilmesi sebebiyle yapılan yargılama sonunda yere mahkemece beraat kararı verilmesi sebebiyle inceleme yapılmıştır. Yargıtay 18. Ceza Dairesi verdiği kararlar bu beraat hükmünü “sanığın mahkumiyeti yerine beraat kararı verilmesi” sebebiyle bozmuştur. Yani beraat kararının hukuka uygun olmadığını retweet yapılan hesabın kişinin kendi hesabın kişiye ait olması sebebiyle ceza alması gerektiğini bildirmiştir.

 

1- Sanık …’e yükletilen hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

 

Hakaret eyleminin, dönemin Adana Valisi olan katılan …’un görevinden dolayı gerçekleştirildiği anlaşılmasına rağmen, TCK’nın 125/3-a maddesine göre uygulama yapılması gerektiği düşünülmemiş ise de, karşı temyiz bulunmadığından bozma yapılamayacağı,

 

Anlaşıldığından, sanık … müdafiinin ileri sürdüğü nedenler ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmemiş olmakla, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,

 

2- Sanık … hakkında kurulan hükmün temyizine gelince; Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

 

Ancak;

 

Sanığın, twitter adlı sosyal paylaşım sitesinde diğer sanık tarafından paylaşılan tweeti retweetlediğinin, kendi ikrarı ile de sabit olması karşısında, kamu görevlisine görevinden dolayı zincirleme şekilde hakaret suçunun unsurları itibariyle oluştuğu gözetilmeden, sanığın mahkumiyeti yerine beraat kararı verilmesi,

 

Kanuna aykırı, katılanlar … ve … vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 07/12/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

  1. AİHM Kararları ve Görüşü:

 

AİHM, Türkiye’de bir sosyal medya paylaşımını ‘beğendiği’ için işten atılan memuru haklı buldu: 

https://tr.euronews.com/2021/06/15/aihm-turkiye-de-bir-sosyal-medya-paylas-m-n-begendigi-icin-isten-at-lan-memuru-hakl-buldu 

 

Yukarıdaki karara benzer pek çok dava AİHM’de görülmekte. Bu nedenle Avrupa Birliği Ceza Kanunun 301. Maddesi Hakkında Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu Görüşü’de yayınladı: 

 

https://tr.euronews.com/2021/06/11/avrupa-konseyi-bakanlar-komitesi-nden-turkiye-ye-ifade-ozgurlugu-cagr-s 

 

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye’den ifade özgürlüğünün suç teşkil etmediğini açıkça ortaya koymak için ilgili mevzuatı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) içtihatlarıyla uyumlu kılacak şekilde “ivedilikle” değiştirmesini istedi.

 

Gonca Alanbay